MEB’in dershaneleri ve etüt merkezlerini kapatma hazırlığı, kamuoyunda büyük tartışma başlattı.
Böyle bir teşebbüs 12 Eylül darbesinden sonra da gündeme gelmiş, Kenan Evren yönetiminin çıkardığı dershaneleri kapatan yasayı bir yıl sonra Turgut Özal, yürürlüğe girmeden kaldırmıştı. 28 Şubat’ta da birçok dershaneye üst üste müfettişler gönderilmiş ama kapatma amaçlı kanun hazırlanmamıştı.
Zaman'da yer alan habere
göre, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) bütün dershane ve etüt merkezlerini kapatma hazırlığına benzer girişim 12 Eylül 1980 askerî darbe döneminde de yaşanmıştı. Kenan Evren’in direktifleriyle dershanelerin kapatılması veya özel okul olarak faaliyetlerine devam etmesine imkân tanıyan düzenlemeyi Ulusu hükümeti 16 Haziran 1983’te yasalaştırdı. 1 Ağustos 1984’ten itibaren bu kurumların kapısına kilit vurulacaktı. Ancak Turgut Özal iktidara geldikten sonra bu yasayı yürürlükten kaldırdı. 28 Şubat postmodern darbe sürecinde de birçok dershaneye üst üste müfettişler gönderildi ama kapatma amaçlı bir kanun hazırlanmadı.
Şimdi ise MEB’in dershaneleri ve etüt merkezlerini kapatmak için kanun taslağı hazırlaması, toplumun tüm kesimlerinden büyük tepki çekti. Fatih Dershaneleri Genel Müdürü Sezai Eyüpoğlu, serbest piyasa şartlarında dershane kapatmanın ancak Kuzey Kore’de, Mısır’daki darbe ortamında yapılabileceğini söyledi. Türk Eğitim Derneği (TED) Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu eğitimdeki sosyal adaletsizliği körükleyecek düzenlemenin yargıdan döneceğini ifade ederken Eksen Dershaneleri Kurucusu Mehmet Sevgin şöyle konuştu
: “Eğitim sistemimizde istikrar yok, bu bizi çok etkiliyor. Başbakan’ın da dershane konusunda doğru bilgilendirildiğini düşünmüyorum.”
MEB, taslağı inkar edemedi mesnetsiz ithamlarda bulundu
Milli Eğitim Bakanlığı, dün dershanelerin kapatılmasıyla ilgili yasa taslağı hazırlandığına ilişkin haberi yalanlamadı. Bakanlık, haberin içine kamuoyunu yanlış yönlendirecek yalan unsurların monte edildiğini öne sürdü. Ancak haberde yayınlanan yasa taslağının metni, Bakanlık açıklamasının doğru olmadığını ortaya koydu.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), dershane ve etüt merkezlerinin kapatılması için bir yasa taslağı hazırlandığını doğruladı. Tepkiler üzerine taslağın yer aldığı haberlere ilişkin yazılı bir açıklama yapan Bakanlık, dershanelerin kapatılması için yasa hazırlığı içinde olunduğunu itiraf etti. Buna rağmen söz konusu haberleri dolaylı yoldan yalanlama yoluna gidildi. “Haberler içine Millî Eğitim Bakanlığı’nın mevzuat çalışmaları ile ilgili, kamuoyunu yanlış yönlendirecek yalan unsurların monte edildiği görülmektedir.” ifadeleri kullanıldı. Ancak açıklamada, taslakta da 31. maddenin içinde f bendi altında yer alan yüklü para cezalarına ilişkin hazırlıklar görmezden gelinerek, maddi yaptırım maddelerinin olmadığı öne sürüldü. Taslağın haberlere konu olan diğer bölümlerinin somut ifadelerle yalanlanmaması ise dikkat çekti. Ayrıca, kanunun Meclis’te ‘oldubitti’ ile değil, olağan süreçlerden sonra yasalaşacağı savunması getirildi.
Kanun taslağına ilişkin gün boyunca suskunluğunu sürdüren Bakanlık, akşam saatlerinde yazılı açıklama yaptı. Haberleri suçlayan ifadeler açıklamanın daha ilk cümlelerinde yer aldı: “Zaman Gazetesi’nde ‘Eğitime Büyük Darbe’, Samanyolu Haber Kanalı’nda ‘Eğitimde Sıkı Yönetim Dönemi’ başlıklı haberlerin içine, Millî Eğitim Bakanlığı’nın mevzuat çalışmaları ile ilgili, kamuoyunu yanlış yönlendirecek yalan unsurların monte edildiği görülmektedir. Sosyal medyada ise bu yalan haber unsurları ekseninde, ‘Eğitime Darbe Planı’ başlığı ile sistematik bir kampanya yürütülmektedir.”
Açıklamanın can alıcı bölümlerinden biri de dershanelerin kapatılacağının ve bu yönde çalışma yürütüldüğünün aktarılmasıyla ilgili paragraf oluşturdu. “Bakanlığımız, 2010-2014 MEB Stratejik Planı’nda da kamuoyuna açıklandığı üzere dershanelerin özel okullara dönüşmesini kolaylaştıracak bazı teşvikleri öngören bir yasa önerisi hazırlığı içindedir.” ifadeleri kullanıldı. Bu hazırlıklar esnasında en çok riayet edilen hususun, hiç kimsenin mağdur edilmemesi olduğu ileri sürülürken, ‘özel sektörün eğitimde daha etkin biçimde yer alması ve okul dışı alternatif programlar uygulayan kurumlara bağımlılığın ortadan kaldırılması’nın amaçlandığı iddia edildi.
Bakanlık, taslakta yer alan hükümler içerisinde sadece cezalarla ilgili maddeler konusunda net yalanlamaya gidebildi. Taslakta yer almasına karşın yalanlanan cezalarla ilgili ifadeler şöyle: “Bu kapsamda, ‘haberde’ ileri sürüldüğü gibi dershanelere para cezası uygulamak, sıkıyönetim uygulamaları getirmek, yazı-reklam-broşür yayınlayan dershanelere maddî yaptırım getirmek gibi alenen yalan ve ilgili kamuoyunu kışkırtıcı ifadeler taslak metinde kesinlikle bulunmamaktadır. Tam aksine Bakanlığımızca yapılan ve yakında ayrıntıları paylaşılacak olan çalışmalarda, dershanelerin özel okula dönüştürülmesi için birçok alternatif ve teşvikler öngörülmektedir.” Açıklamada ayrıca, taslağın içeriğiyle ilgili olmayan kanunlaşma sürecine de değinildi. Meclis’te ‘oldubittiye getirilmeyeceği’ mesajı, “Bu haberlerde yer alan bir diğer yalan da, söz konusu yasal düzenlemelerin TBMM’de olağan yasalaşma süreçlerinin dışına çıkılarak yapılacağı iddiasıdır.” ithamıyla verildi.
İşte taslakta yok denilen maddeler
MEB’in açıklamasında özellikle ceza maddeleri üzerinde duruldu ve bunların yalan olduğu ileri sürüldü. Ancak söz konusu hükümler taslağın 31. maddesinde tek tek sıralanıyor. O ifadeler özetle şöyle:
(5) Bu kanuna ve uygulanmasına ilişkin yönetmeliklerde gösterilen koşullara uymayan dönüşüm kapsamında kurulan eğitim kurumları ile mevzuata aykırı ya da izinsiz eğitim faaliyeti gösterenler hakkında, diğer mevzuattaki ceza hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu maddede belirtilen cezalar uygulanır.
(6) Bu maddede öngörülen para cezaları, denetleme elemanları tarafından tayin edilir ve 7 gün içinde ödenmesini teminen, ilgiliye ve mahalli mal müdürlüğüne ceza tutanağı verilir. Bu süre içinde ödenmeyen para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
(7) Bu kanun kapsamındaki eğitim kurumları ile izinsiz ya da mevzuata aykırı eğitim faaliyeti görenlere, denetimi yapan elemanlar veya Bakanlıkça uyarma cezası verilir.
(8) Para cezaları aşağıda belirtilen durumlarda ve miktarlarda eğitim faaliyetini gören kurumun sahibine uygulanır:
a) Uyarma cezasına rağmen, düzeltmenin yapılmaması veya yeni uyarma cezasını gerektiren fiillerin tespiti ile bu kanunda belirtilen veya Bakanlıkça istenilen belgelerin süresi içerisinde verilmemesi veya yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi hallerinde beş yüz bin lira para cezası.
b) Yazı, reklam, afiş, broşür ve benzeri araçlarla Bakanlığın veya müşterilerin yanıltılması veya müşteriye taahhüt edilen hizmetin verilmemesi veya eksik verilmesi halinde, özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bir milyon lira para cezası.
c) Bakanlıktan izinsiz, özel eğitim kurumunun tümünün veya bir kısmının devredilmesi, kiraya verilmesi, ortaklık statüsünün veya türünün değiştirilmesi halinde bir milyon lira para cezası.
d) Onaylı tarifenin haricinde fiyat uygulanması halinde fazla alınan ücretin 20 katı para cezası.
(9) Para cezaları, ilk cezanın tebliğinden itibaren bir yıl içinde ikinci kez para cezası gerektiren hallerde uygulanmış olan birinci para cezası ile ikinci para cezası toplamına esas teşkil eden tutar kadar verilir.
Özel öğretime darbe taslağı Anayasa'ya aykırı
Dershanelerin ve etüt merkezlerinin kapatılmasını öngören taslak, eğitimcilerin sert tepkisini çekti. Bunun darbe dönemlerinde bile yapılmadığını hatırlatan eğitimciler, taslağın Anayasa’ya da aykırı olduğuna işaret etti: “Özel okullar, sürücü kursları, hepsi aynı kanunla kuruldu. Sadece birini kapatmak, eşitlik ilkesini yok saymak olur.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nda Müsteşar Yusuf Tekin başkanlığındaki bir ekip tarafından hazırlanan ve dershanelerin yanı sıra etüt eğitim merkezlerinin de kapatılmasını öngören kanun taslağı, eğitim camiasını ayağa kaldırdı. Dershanelerin eğitim sisteminin açıklarını kapattığına dikkat çeken meslek birlikleri, bu kuruluşların kapısına kilit vurulmasının sosyal adaletsizliği körükleyeceğini ve fırsat eşitliğini ortadan kaldıracağını belirtiyor. Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, “Bugün dershaneleri kapatmayı düşünen yarın özel okulları da kapatabilir.” diye uyarırken, Türk Eğitim Derneği (TED) Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, polisiye tedbirlerden önce dershaneye olan ihtiyacın ortadan kaldırılması gerektiğini vurguluyor. Taslağa özel okulların teşviki gibi birçok maddenin ‘süs’ olarak eklendiğini düşünen Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Danışmanı Turgay Polat, asıl kurslara darbe vurulmak istendiğini belirtiyor. Özel Dershaneler Birliği Dernek Başkanı Sezai Özel ise söz konusu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılık teşkil edeceğine dikkat çekiyor. Özel dershane ve etüt eğitim merkezlerinin 5580 sayılı kanunla kurulduğunu hatırlatan Özel, “Bu kanunla özel okullar, sürücü kursları, okulöncesi eğitim kurumları, özel eğitim rehabilitasyon merkezleri, özel dershaneler ve muhtelif kurslar kuruldu. Bunlardan sadece ikisini kapatır, diğerlerine ‘devam edin’ derseniz bu hem Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine hem de 48. maddede yer alan çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı olur.” diyor. Taslağın hayata geçmesi durumunda bütün kanuni haklarını sonuna kadar kullanacaklarını dile getiren Özel, öğrencilerin, velilerin ve dershane yöneticilerinin görüşleri alınmadan yapılacak bir düzenlemenin eğitimde büyük bir kaos oluşturacağını söylüyor. Taslağı değerlendiren eğitimcilerin görüşleri özetle şöyle:
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan: MEB’in dershanelerin kendi açığını kapattığını, öğrencilerin istikbalini kazanmada yardımcı olduğunu kabullenmesi gerekiyor. Özellikle etüt eğitim merkezlerinin kapatılmasını anlamış değilim. Bu düzenleme yasalaştığı gün bir basın açıklaması yaparak okulumu kapatacağımı söylemem gerek. Çünkü dershaneleri kapatma fikri yarın bir gün özel okullar için de uygulanabilir.
Türk Eğitim Derneği Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu: Dershaneleri kaldırdığınızda illegal dershane yolu açılır. Çünkü evlatlarının geleceğini düşünen aileler apartman katlarında özel ders verenlerin peşinde koşacaklardır. Türkiye’de eğitimdeki sosyal adaletsizlik dershane kapatarak ortadan kaldırılamaz. Dershaneler kapatılınca işsiz kalan öğretmenleri devletin KPSS şartı olmadan alacağı söyleniyor. Bu hukuktan döner. Kendini KPSS’ye hazırlayan işsiz öğretmenlerin suçu nedir?