Der Spiegel'in yayınladığı skandal dinleme detayları Türkiye gündemine oturdu. Yetkin, bir çok ülkenin Türkiye'yi dinlediğini açıklayan hatta hangi bakanlıkların dinlendiğine kadar detay veren bilgilerle ilgili Türkiye'de çok çarpıcı bir noktaya, telekom şirketlerinin özelleştirilme tarihine dikkat çekti. Bu nedenle Türkiye’deki telekom şirketlerinin işleme merkezlerinin (server) yurtdışında bulunduğunun da altını çizen Yetkin, söz konusu vahim tablodaki riskleri bir bir sıraladı...
Türk istihbarat kaynakları Der Spiegel yayınlarında iddia edilen dinlemelerin büyük oranda uydu haberleşmesine
girilerek, ya da (New York’taki BM Türk Temsilciliğinin dinlenmesinde görüldüğü gibi) bilgisayar korsanlığı yoluyla
yapıldığını düşünüyor.
Ama MİT’in kuşkusunu uyandıran ve çalışma başlatılan bir alan daha var. O da Türkiye’deki Telekom şirketlerinin
yurtdışında bulunan işleme merkezleri, İngilizceden yaygınlaşan adıyla, “server”leri. İstihbarat birimleri şimdi bu konu
üzerinde çalışıyor.
Türk hükümet yetkililerinin telefon ve bilgisayar hesaplarının ister Amerikalılar, ister İngiliz, ya da Almanlar
tarafından 2006’dan itibaren izlemeye alındığı yapılan yayınlarda dikkat çekiyor.
Bu yıl Türkiye’de elektronik haberleşme yapısının neredeyse tamamen özelleştirilmesiyle örtüşüyor.
Türkiye’de elektronik haberleşme pazarının (2012 rakamlarıyla) yaklaşık yüzde 52’sine sahip Turkcell’in hisslerinin
çoğunluğu (Çukurova ile hala ihtilaflı olmakla birlikte) 2005 Mart ayında Finlandiya merkezli uluslararası şirket olan
TeliaSonera tarafından satın alınmış.
Pazarın yüzde 20’sini kontrol eden (Avea markasıyla) TürkTelekom’un kontrolünde. Şirketin çoğunluk hisseleri, yine
2005 Kasım ayında 6,55 milyar dolara (o zaman Lübnan, şimdi Dubai) merkezli, ağırlıkla Suudi sermayesi barındıran
Oger grubuna satılmış. (Hisselerin yüzde 30’u Hazine’de kalmış.)
İngiltere merkezli Vodafone şirketinin Türkiye’deki tercihi ise Telsim olmuş. Türk Telekom’dan bir ay sonra, Aralık
2005’te Telsim çoğunluk hisselerini 4,55 milyar dolara satın almış Vodafone; yine 2012 rakamlarıyla pazarın yüzde
28’ini kontrol ediyor.
Yani 2005 sonu itibarıyla ikisi devletin el koyduğu özel şirketler, biri de devlet şirketi olmak üzere üç şirket de
özelleştirilmiş. İnsanın aklına telekomünikasyon özelleştirmeleri yapılırken güvenlik gerekçesiyle karşı çıkan
muhalefet sözcüleri geliyor.
Adını vermek istemeyen bir istihbarat yetkilisi dün telefonda şunları söyledi: “Hem internet üzerinden, hem de
doğrudan yapılan telefon görüşmelerinin Türkiye’de kurulu işleme merkezlerinden pek kuşkumuz yok, buraların
güvenliğini sağlayabiliyoruz. Ancak yurtdışında kurulu merkezler, o ülkelerin istihbarat servislerinin kontrolünde; o
merkezler üzerinden geçen haberleşmeye erişim sağlamaları mümkün, dolayısıyla risk oluşturuyor. Bu ihtimallere
bakılıyor.”
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de elektronik haberleşmeyi sağlayan şirketleri töhmet altında bırakmak değil, ama
sızıntı kaynaklarını bulmak, istihbarat kaynağımın da vurguladığı üzere.
Bu pilav daha çok su kaldıracak gibi, devam edeceğiz.