Ticaret yapmak dışında Kaynak Yayın Grubu ile ilişkisi olmayan okul ve dershanelere “organik bağ var” denilerek kayyım atanmasına hukukçu ve eğitimcilerden sert tepki geldi. TBB eski Başkanı Coşar, “Yürütülen cadı avının eğitime uzanması Anayasa ile teminat altında olan bir hakka saldırıdır” dedi.
17 Aralık sonrası kurulan proje hakimlikler eliyle işlenen hukuk cinayetlerine bir yenisi daha eklendi. En son Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimi Bayram Aydoğdu, Kaynak Holding’le organik bağı olduğu iddiasıyla eğitim kurumlarının bulunduğu 12 şirkete de kayyım atadı. Söz konusu eğitim kurumlarının Kaynak Holding’ten, yemek, gıda, kırtasiye, ders araç ve gereçleri alması holding bağlantısına delil olarak sunuldu.
KAYYIM ATANMASI GARABET Türkiye’de ve uluslararası çapta başarılarıyla ünlenen okulların Kaynak Holding’in bünyesinde olmamasına rağmen hakimliğin kayyım ataması hukukun bir kez daha çiğnenmesi olarak kayıtlara geçti. Sulh ceza hakimliklerinin Kaynak Holding’le ticari ilişkisi dışında bağlantısı olmayan okullara yönelik organik bağ adı altında kayyım ataması ‘garabet’ olarak nitelendirildi. Organik bağ kavramı TCK’da suç olarak tanımlanmıyor Kayyım atamasının gerekçesi yapılan organik bağ kavramı Türk Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmıyor. Kaynak Holding’in bünyesinde bulunmayan okullara kayyım atamasının kayyım maddesini öngören TCK’nın 133. maddesine de aykırı olduğu belirtiliyor. Maddeye göre kayyım ataması ‘suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi’ şartlarına bağlanmış durumda. Ancak Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimi Bayram Aydoğdu’nun, bünyesinde okullar bulunan şirketlere kayyım atama kararında, eğitim faaliyeti bulunan okullarda, örgüt faaliyeti kapsamında suç işlendiği yönünde kuvvetli şüphe ve maddi gerçeği ortaya çıkarılması şartları bulunmuyor.
TAM BiR HUKUK REZALETi Türkiye Barolar Birliği Eski Başkanı Vedat Ahsen Coşar: Kayyımlar aracılığıyla bu şirketler, yok edilinceye kadar gidecekler galiba. Amaç biraz ona yönelik. Gaye, üzüm yemek değil bekçiyi dövmek. Hem kayyımlar hukukun verdiği sınırın dışına çıkıyorlar hem de hakimler denetim görevini yerine getirmemek suretiyle hukuku ihlal ediyorlar. Kayyım mahkemenin denetiminde görev yapar. Mahkeme ondan hesap sorar. Normal bir hukukta sistem böyle işler. Anlaşılan o ki ya mahkemeler denetim görevini yapmıyor ya da kayyımlar yasanın verdiği sınırlarda kalmıyor. Tam bir hukuk rezaleti. Amacının dışına çıkıyor. Okullar kayyımı ne ilgilendirir? Eğer gerçekten Kaynak Holding ile bağlantısı yoksa, kırtasiye alışverişini yapıyorsa onunla benim aramda organik bir bağ ya da iş birliği olduğu anlamına gelmez. Eğitim hakkı temel bir insan hakkıdır. Yürütülen cadı avının eğitim ve öğretime uzanması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa ile teminat altında olan bir hakka saldırıdır.
BiR GRUBU TASFiYEYE YÖNELiK HAREKETLER Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk: Bu yapılanları, hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırabilmek mümkün değil. Düşman kamplar yaratarak, sanal düşmanlarla bir hukuk devleti yoluna emin adımlarla devam edilemez. Usulsüzlük yolsuzluk varsa elbette üzerine gidelim. Ancak böyle olmadığını biz de kamuoyu da biliyor. Bu kararlarla Türkiye Cumhuriyeti dünyada güvensiz, demokrasisi olgunlaşmamış 3. dünya ülkesi olarak algılanır. Ülkemize yansıması da olumlu olmaz. Bu uygulamaların Türkiye’nin huzuruna mutluluğuna kapı açmayacağını hepimiz biliyoruz. Bir grubu tasfiyesine yönelik hareketler bunlar. Kayyım ataması bu okulları bitirir. Yapana da ülkeye de hiçbir fayda sağlamayacaktır.
HUKUK SUiSTiMAL EDiLiYOR Avukat Ergin Cinmen: Organik bağın olup olmadığı ancak bir yargı kararıyla ortaya çıkabilir. Suç örgütü, suç örgütünün illegal olarak yan örgütleri ve bir mahkeme kararıyla doğrulanması ve kesinleşmesi lazım ki kayyım atanabilsin. Böyle bir aşama bildiğim kadarıyla söz konusu değil. Bunlar geçerli değil. Bu konuda hukuk yollarına başvurulduğunda kaldırılması gerekir. Siyaseten verilmiş bir karar. Hukuk siyasete aracı oluyor. Çok açık bir hakkın kötüye kullanılması, hukukun suistimal edilmesi durumu var. Ülkede maalesef bolca görülüyor. Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Halkın siyaset yoluyla bu anlayışı ortadan kaldırması düzeltir. Bu süreci Türkiye nasıl atlatacak? Türkiye’de hukuka güven olmadığı zaman bu önce yatırımlara zarar verir sonra da ekonomik krize yol açar. Kötü bir gidişatın zincirinin halkalarını yaşıyoruz.
SÖZÜN VE HUKUKUN BiTTiĞi YERDEYiZ! Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca: Okullara kayyım atanması kesinlikle kabul edilebilir bir durum değil. Sözün, hakkın ve hukukun bittiği süreçteyiz. Hükümetin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın böyle bir uygulamaya yönelmeye hakkı yok. Bu okulları kayyım müdahalesiyle siyaseten hedefe koymak öğrenciler açısından tam travma. Türkiye’de aklın bittiği yere hızlıca gidiyoruz. Kayyımın yasal olarak böyle bir yetkisi ve hakkı yok. O zaman herkes tek bir siyasi partinin üyesi olalım, bütün siyasal gruplar, meslek odaları örgütlere kapatılsın o zaman. Kayyım okulda kendi gibi düşünmeyen öğrencileri okuldan da mı atacak? Bunu da mı denetleyecek. Bunlar son derece çirkin, saçma ve dayanılmaz boyuttaki saldırılar.
ÖZGÜR DÜŞÜNCE