Soma faciasından yaralı kurtulan madencilerin ifadeleri kan dondurdu

Soma maden faciasına ilişkin Akhisar Ağır ceza Mahkemesi'nde görülen davada, madende yaşam savaşı veren işçilerin ifadeleri kan dondurdu. Mağdur işçiler gaz maskelerinin çalışmadığını, küf geldiğini, maskeden ağızlarının yandığını, ocağa denetime müfettişlerin geleceği bilgisini önceden aldıklarını ve denetim yapılacakı yerlerde düzenleme yapıldığını anlattı.

Davada bugün, yaralı kurtulan işçilerin şahit olarak ifadeleri alındı. Mahkeme heyetinin yarın günü vereceği ara karardan önce davet edilen 13 işçiden 11'inin dinleneceği davada, ilk olarak Bilal Altıntaş ve Ceyhan Bağdatlı söz aldı.

'GAZ MASKELERİMİZDEN KÜF GELDİ'

Maden ocağında hazırlık biriminde yedek işçi olarak görev alan ve 4,5 yıldır madende çalışan Bilal Altıntaş'ın anlattıkları adeta kan dondurdu. Kaza meydana geldiği sırada elektriğin kesildiğini, kendilerinin hiçbir şeyden haberleri olmadığını ve yoğun dumandan dolayı gaz maskelerini taktıklarını ancak maskelerden 40 dakika sonra küf gelmeye başladığını söyledi. Amirlerin talimatıyla yaşam odasına sığındığını ancak temiz havanın pis havaya çevrilmesiyle bayıldığını belirten Altıntaş, "Olaydan önce çalışıyorduk, baca sürüyorduk. Kasa attıktan sonra yeryüzüne çıkmak istedik ama yol duman içindeydi, 145 kişiydik. Elektrikler kesildi o anda ama ne olduğunu bilmiyorduk. Pis hava gelince bayıldık. Uyandığımda kurtarma ekipleri gelmişlerdi. Üzerimde iki kişi yatıyordu, birisi çırpınıyor, diğeri hiç kıpırdamıyordu. Muhtemelen kıpırdamayan ölmüştü. Maskem 40 dakika ya çalıştı ya çalışmadı. Maskelerin çoğu küflü çıktı, ağzıma küf geliyordu. Yaklaşık yarım saat soğuk hava verdi, sonra kesildi. 4,5 yıl aynı maskeyi kullandım ve sadece bir sefer maskelerimiz kontrole alındı." dedi.

'TELEFONLAR ANAYOLLARDA BULUNUYOR'

Maden ocağında iş güvenliği eğitimleri almadıklarını, sadece kağıt üzerinde üç gün eğitim verildiğini belirten Altıntaş, pratik eğitim verilmediğini ve böyle bir olayda ne yapacaklarının kendilerine anlatılmadığını iddia etti.

Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, "Haberleşme konusunda sıkıntı yaşadınız mı? Nasıl haberleşiyordunuz?" sorusu üzerine Altıntaş, "Haberleşme yok. Bir cihaz var, onunla 10 sefer işaret verdiğinizde alarm veriyor ancak o cihaz anayolda bulunuyor. Bizim bulunduğumuz yerde telefonda yoktu, telefonlar da anayollarda ve yaklaşık 60 metre uzağımızdaydı." dedi.

'MADENDE ISINMADAN DOLAYI SICAK SUYUN ALTINDA BANYO BİLE YAPTIK'

Maden ocağında faciadan önce bir göçme yaşandığını söyleyen Altıntaş, sıcaklık artışı ve ısınmalar olduğunu dile getirdi. Kazadan önce açılan kılçık bacada yoğun bir sıcaklık artışı olduğunu aktaran Altıntaş, "İşçiler bu konuda çok şikayetçiydi. Çalışanlar, aşırı ısınmadan dolayı oturup dinleniyorlardı. O bölgedeki kömürün yanmasından dolayı ısınma oluşuyordu. Oralara küllü su verilmesi gerekiyordu ancak yapılmadı herhalde. Isıtılan alanı soğutma sırasında, sıcak suyun altında banyo bile yaptık." şeklinde konuştu.

'DİNAMİT ATIMLARINDAN SONRA ÖLÇÜM YAPILMAZDI'

Mahkeme Başkanı Ballı'nın, amirlerine konuyla ilgili bilgi verip vermediklerini sorması üzerine Bilal Altıntaş, "Amirlere söylememize gerek yok, onlar zaten sürekli o alanlarda geziyor. Söylesen, 'Biz her şeyin farkındayız, sen işine bak.' diyorlardı." diye konuştu. Dinamit atımlarından sonra ölçüm yapılmadan üretime geçildiğini söyleyen Altıntaş, ocakta da yangın söndürme cihazları olmadığını, sadece gaz ölçüm cihazları bulunduğunu iddia etti.

'MÜFETTİŞLER GELMEDEN ÖNCE HABERİMİZ OLUR, DÜZENLEME YAPARDIK'

Maden ocağını denetleyen müfettişlerin geleceğinden her zaman bilgileri olduğunu ve ocakta onlar gelmeden düzenlemeler yaptıklarını belirten Altıntaş, şöyle devam etti: "Müfettişler gelmeden 7-10 gün önce haberimiz olurdu. Nereye gireceklerse o alanda düzenleme yapıyorduk. Çalıştığımız yeri bir keresinde bantla kapattık, müfettişler gelecek diye. Bazı bölgelere sensör koyardık. Olan bir şeyi daha güzel göstermeye çalışıyorduk. Müfettişin habersiz geldiği olmadı. Müfettişler güvenli ve yavaş ilerlememizi söylerdi, bizse hızlı ilerlerdik. Devletin bize söylediği 1 metre ilerlemeyken biz günde 5 metre ilerliyorduk. Müfettiş geldiği zaman ilerlemeyi durduruyorduk, gerekirse yaptığımız alanları kapatıyorduk."

'MASKEM AĞZIMDA ALEV TOPU OLDU'

Faciadan beş gün önce işe başlayan, daha önce askerliğe gitmeden de 2,5 yıl aynı madende çalışan Ceyhan Bağdatlı ise askerlikten geldiği zamana göre madende sıcaklığın fazlalaştığına dikkat çekti. Kaza sıransında taban temizlediklerini ve işlerini bitince yeryüzüne çıkmak için hareket ettiğini anlatan Bağdatlı, yukarı doğru çıkarken arkasından yoğun, siyah bir duman geldiğini, halsizleştiğini, ayaklarının uyuşmaya başladığını belirtti. Dumandan dolayı taktığı gaz maskesinin ağzını yakmaya başladığını söyleyen Bağdatlı, "Maskem ağzımda alev topu oldu. Tişörtüm terden ıslaktı, onu emerek yukarı çıkmaya çalıştım. Maskeyi kullanamayınca attım." dedi. Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'nın, tehlikeli durumlarda ne yöne gidecekleri ve sığınacakları konusunda bilgi sahibi olup olmadığını sorusuna şöyle cevap verdi: "Tehlikeli durumlara karşı eğitim verildi ancak ocakta riske karşı bir eğitim yoktu. Tam yerleri bilmesem de bir revir vardı, orayı biliyorum. Başka yer öğretilmedi."

Faciadan sonra bir yıl boyunca kolunu kullanamadığını belirten Bilal Altıntaş ve halsizlik şikayetleri yaşayan Ceyhan Bağdatlı, sanıklardan şikayetçi olmadıklarını söyledi. Duruşma, diğer şahitlerin dinlenmesiyle devam ediyor. CİHAN
27 Ağustos 2015 17:05
DİĞER HABERLER