Soma’da 7 yıl önce Erdoğan’ın müşaviri Yusuf Yerkel’in madenci Erdal Kocabıyık’a attığı o tarihi tekmeyi ölümsüzleştiren gazeteci Mehmet İnmez, hesabı sorulmayan 301 canın ölüm yıl dönümünde gelinen noktayı anlattı.
301 maden işçisinin su basması ve çıkan yangın sonrası yaşanan ihmaller nedeniyle toprak altında hayatını kaybettiği, sorumluların yargılanamadığı Soma faciasının üzerinden 7 yıl geçti. Bugüne kadar yitirilen 301 canın hesabı sorulmadı. 301 madencinin yaşamını yitirdiği, sorumluların hesap vermediği Soma faciasının 7. yılında pandemi nedeniyle yarın sessiz bir anma yapılacak.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre faciada onlarca çocuk yetim, onlarca anne baba evlatsız ve eşsiz kaldı. Aynı maden, isim değiştirerek halen çalışırken Soma’da değişen hiçbir şey olmadı. Acıları dinmedi. Soma’da 7 yılda ne adalet geldi ne ailelerin, çocuklarının acısı azaldı.
Soma’da facianın ardından bölgeye giden dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı protesto eden grubun içerisinde yer alan madenci Erdal Kocabıyık, Başbakanlık Müşavirlerinden Yusuf Yerkel tarafından yerde tekmelendi.
Gazeteci Mehmet İnmez, Türkiye tarihinin en büyük maden faciasının yaşandığı günü işte böyle anlatıyor:
13 Mayıs 2014… Madende ölen işçilerin 3-15-50-70-150 ve 301 olarak açıklandığı tarih… Sonuç, 301 şehit, babasız evlatlar, eşsiz kalan kadınlar, yıkılan aileler..
Ailelerin umutsuzluğu, çaresizliği, acısı ve gözyaşları hâlâ aklımda ve üzerimde… Soma denilince akla eşini, oğlunu ve babasını kara mezardan çıkması için yalvarılan, dua edilen anlar geliyor..
Kara mezardan ilk sağ kurtulan ve hâlâ yaşadığına inanamayan alkışları duyunca, yüzünde gülümsemeyle “Yaşasın yaşıyorum” diyerek elini kaldırıp bağıran bir madenciyi hiç unutamadım.
Ya ölmüş oğlunun üzerindeki battaniyeyi kaldırıp kara gözlü, kara yüzlü solmuş oğlunun bedenini gören annenin haykırışı… Çırpınarak “o benim oğlum” olmasın diyen anneler…
Yüreği temiz madenci
“Çizmemi çıkarayım, sedye kirlenmesin” diyen, yüreği temiz olan o madenci kardeşim..
Adınıza “şehit” diyerek teselli ettiğimiz madencilerimiz, sizleri unutamadım, 301 şehidin tek tek fotoğrafları hâlâ arşivimde..
7 yıl geçti ama ben hâlâ gazeteci olarak güneşin kaybolduğu, karanın çöktüğü acıların, feryatların yükseldiği Soma faciasının nedenini öğrenemedim…
Soma faciası haberinden geldikten sonra oğlum sormuştu, “Baba, işçiler neden öldü” diye. Ben cevap veremedim, mahkemeye çıkanlara da sordular, “Neden öldüler” diye, onlar da cevap veremedi.
Bilen var mı?
Neden öldüler?
Peki, ya o madenci yakınına atılan tekme… Onun hesabı soruldu mu? Basit bir özür ile geçiştirilen o tekme unutulacak mı?
Pandemi nedeniyle Soma Kaymakamlığı, şehitleri anmak için yazılı izin yerine sözlü izin verdi. 301 madencinin sadece yakınları mezarını ziyaret edecek.
CEZALARINI ÇEKMEDİLER!
Daha önce ağabeyini maden faciasında yitiren ve 7 yıl önce eşini kaybeden Naciye Kaya, “Madencilerin ölümüne sebep olanlar, katiller bayramda çocukları, eşleri, anne ve babaları ile beraber olacak. Ama biz canlarımızın acılarını yaşayacağız. Cezalarını çekmediler. Çektiğimiz acı yetmiyor gibi adaletin yerini bulmaması canımızı daha çok yakıyor. Bizim acımız asla bitmeyecek” diyerek ölümlere neden olanların bir gün ceza alması için hukuk önünde mücadele edeceklerini ifade etti.
BATTANİYEYE SARILI BEDENLER
Maden ocağında oğlunu kaybeden Soma 301 Madenciler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı İsmail Çolak, evladını kaybedişinin üzerinden geçen 7 yılı hâlâ gözleri dolarak anlatıyor.
“13 Mayıs acıların yılı” diyerek “Battaniyeye sarılı bedenlerin insan bedeni olmaktan uzak birer nesne gibi madenden çıkarılışını izleyeli 7 yıl oldu. Yıllarca ölümlere neden olanların yargılanmasını sorumluların ceza çekmesini istedik. Ama ölümlere neden olanlar kişi başı 1 hafta bile yatmadı. Her yeri arşınladık. Ama bu ülkeyi insan mezarlığına çevirenler ceza almadı. Sonuç koca bir hiç” dedi.
Adalet istediklerini bir kez daha yineleyen Çolak, “Soma bir katliamdır. İşçiler, bu ülkede iş cinayetine kurban gitti. Bedeni ölmeyenlerin vicdanları, ruhları öldürülmektedir. Bu ülkede katillerin sırtı sıvazlanmasın. Bu ülkede adalete olan özlem elbet bir gün son bulacaktır” diyerek adaleti bir gün getireceklerini söyledi.
ADALET OLMAYAN TÜRKİYE’DE ADALET ARIYORUZ
Faciada eşini yitiren Gülten Kavas ise yaşanan adaletsizliğe rağmen pes etmeyeceklerini söyledi. Kavas, “Dinmeyen acı, gelmeyen adalet var. İkisinin arasında yaşamaya çalışıyoruz. Adalet olmayan Türkiye’de adaleti arıyoruz. Her geçen yıl davada yaramız yerinden deşiliyor. Çocuklarımız toprak altında çürüdü. Suçluları cezaevinden çıkardılar, şimdi suçlu arıyorlar. 7. yıla girdik acımızı dahi yaşayamıyoruz. Şehitliğe dua etmeye gitmek istiyoruz, ona dahi yasak getirdiler. Ama adalet aramaya devam edeceğiz. Pes etmeyeceğiz” dedi.