Birleşmiş Milletler’in (BM) geçen hafta yayımladığı uyuşturucu raporu, Türkiye’nin uyuşturucu ölümlerinde Avrupa birincisi olduğunu ortaya koydu.
Bağımlılık konusunun önde gelen isimlerden Prof. Dr. Kültegin Ögel Türkiye'de uyuşturucuya yönelimin temel nedenlerini anlattı.
UYUŞTURUCU KULLANIMI NEDEN ARTTI?
Öğel'e göre Türkiye’de 2005’ten bu yana kişiyi uyuşturucuya iten sebepler değişti:
“Uyuşturucu kullanımı, 2005’e kadar yüksek sosyoekonomik düzeyde daha yüksekti. 2005’ten itibaren bu rakam tersine döndü. Bunun en önemli sebeplerinden biri, sağlıksız kentleşmedir. Örneğin Bağcılar, Pendik, Tuzla gibi yerlere ne kent diyebilirsiniz ne de kent değil. Çünkü buralarda, kentlerin gereği olan parklar, sosyal imkânlar, kültürel imkanlar yok. Çocukların, gençlerin yapabilecekleri bir aktivite yok. En büyük aktivite alışveriş merkezine gitmek. Böyle bir ortamda gençler tabii ki uyuşturucuya kaymaya başlıyor.”
Birgün Gazetesi'nden Meltem Yılmaz'ın röportajı özetle şöyle:
» BM’nin geçen hafta yayımladığı rapora göre Türkiye uyuşturucu ölümlerinde Avrupa birincisi. Bu raporu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de uyuşturucuya bağlı ölümlerdeki rakamsal artışın bir nedeni, ölümleri tespit etmek için yeni yöntemler kullanılmaya başlanmış olması. Dolayısıyla bir anda çok büyük artış olmuş oldu.
» Ancak ölümleri tespit etmek için kullandığımız yeni yöntemlere bağlı olarak sayıların artmış olması, Türkiye’nin uyuşturucu ölümlerinde Avrupa birincisi olduğu gerçeğini değiştirmiyor değil mi?
Tabii, Avrupa ile kıyasladığımızda özellikle 18 yaş altı ölümlerde en üst düzeydeyiz.
» Bir de bildiğim kadarıyla tüm bağımlıların üçte birini oluşturan bonzai ve benzeri yeni nesil kimyasal uyuşturuculara bağlı ölümler hâlâ tespit edilemiyor. Dolayısıyla bonzai ve benzeri maddelere bağlı ölümler, madde kullanıma bağlı ölümler olarak da raporlanmıyor. Bu durumda halihazırdaki ölüm rakamlarının gerçeğin altında olması gerekmez mi?
Evet. Kayıtlar iki türlü. Bir direkt ölümler, bir de indirekt ölümler. BM raporlarındaki gibi kıyaslamalar daha çok direkt ölümler üzerinden yapılıyor. Biz Türkiye’de, dediğiniz gibi, indirekt ölümleri bilmiyoruz. Ne kadar daha fazla ölüm var bunu bilmiyoruz. Ama Avrupa’da indirekt ölümler de takip ediliyor.;
» Bir başka değişle indirekt ölümleri de hesaba kattığımızda, Türkiye’yi madde kullanımına bağlı ölümlerde Avrupa birincisi haline getiren sayı daha da artıyor.
Evet.
EMNİYET RAPORLARI GİZLEMEYE BAŞLADI
» Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı TUBİM de, madde kullanımı hakkında yayımladığı raporları bu yıl itibariyle kamuoyuyla paylaşmaya son verdi. Dolayısıyla biz ülkemizde madde kullanımı gerçeğini, dışardan öğrenmek durumundayız. Bu durumda Birleşmiş Milletler’in raporu ile devam edelim. Bu rapor bize ne anlatıyor?
Bu rakamların ortaya koyduğu gerçek şu ki, biz bağımlımıza bakamıyoruz. “Gel temiz ol” diyoruz ama neden temiz olması gerektiğini anlatmıyoruz. Temiz olmazsa biz ne yapacağız, buna ilişkin bir yöntem uygulamıyoruz, yani zarar azaltma politikalarımız maalesef yok. Bağımlılık apayrı bir alan, farklı bir yöntem gerektiriyor.
» Bonzai, bugün Türkiye’de en fazla tüketilen uyuşturucu madde. Öyle ki tüm bağımlılıkların üçte birini oluşturuyor. Peki bonzaiden önce durum neydi, bonzaiden sonra ne değişti?
Bonzaiden önce en yaygın kullanılan maddeler tiner ve bali idi. Şimdi kullanılan bonzai türü kimyasallar ise daha uyuşturucu maddeler. Kullanan popülasyona baktığınızda da, tiner kullanan popülasyon bonzaiye geçmiş durumda. Bunun en önemli nedeni de bozainin çok ucuz olması. Üretilmesi de daha kolay, satışı da daha kolay, o açıdan da bonzaiye talep daha fazla oluyor.
» Ve yıllardır Bonzai’nin bu kadar üstüne gidilmesine rağmen, bırakın azaltmayı, bugün adeta patlama yaşanıyor. Neden?
Bir grup insan var bu sorunu gerçekten çözmek isteyen ama başka bir grup insan var ki sorunun çözümü için samimi değiller. Ben böyle düşünüyorum.
2005'TEN İTİBAREN YÜKSELİŞİN NEDENİ İNŞAAT
» Söyleşimizin başında kişiyi madde kullanımına iten nedenleri sıraladınız. Peki son yıllarda madde kullanımında değişen eğilimler, farklılaşan nedenler gözlemliyor musunuz?
Uyuşturucu kullanımı, 2005’e kadar yüksek sosyoekonomik düzeyde daha yüksekti. 2005’ten itibaren bu rakam tersine döndü. Bunun en önemli sebeplerinden biri, sağlıksız kentleşmedir. Örneğin Bağcılar, Pendik, Tuzla gibi yerlere ne kent diyebilirsiniz ne de ‘kent değil’ diyebilirsiniz. Çünkü buralarda, kentlerin gereği olan parklar, sosyal imkânlar, kültürel imkânlar yok. Çocukların, gençlerin yapabilecekleri bir aktivite yok. En büyük aktivite alışveriş merkezine gitmek. Böyle bir ortamda gençler tabii ki uyuşturucuya kaymaya başlıyor. Artı, anne babanın yeterli kontrolü de yok çocuk üstünde.
» Söylediğiniz çok önemli. Bugün Türkiye’deki kentleşme modeli, genç bir bireyin dünyasını karşılamaktan çok uzak, onu uyuşturucu gibi arayışlara itmeye ise çok yakın diyorsunuz.
Evet.
SGK UYUŞTURUCU TEDAVİSİNİ ÖDEMİYOR
» Şu an AMATEM’lerde tedavi süresi 21 gün. Bu kadar sürede bir bağımlı nasıl tedavi edilebilir ki?
21 gün detoks içindir. Sonrasında ayaktan veya yatarak tedavilerin olması gerekir. Bir de şöyle bir örnek vereyim: şu an rehabilitasyon merkezleri için gerçekten bir çaba sarf ediliyor. Fakat SGK rehabilitasyonu ödemiyor.
» Tedavinin asıl önemli ayağını karşılamıyor yani?
Karşılamıyor. Dahası, SGK bağımlı kişi 10 günde bir tedaviye giderse parasını ödüyor. Oysa bağımlı kişiyi haftada en az bir kez görmemiz gerekiyor. Demek istediğim bağımlılığa uygun tedavi yöntemlerini henüz geliştirebilmiş değiliz.
EĞİTİM SİSTEMİMİZ UYUŞTURUCUYA İTİYOR
» Uyuşturucu ile mücadeleyi, tedaviden de önce, önleyici adımları göz önünde bulundurarak değerlendirdiğimizde, karşımıza ilk etapta eğitim alanı çıkıyor. Peki, bugün Türkiye’nin eğitim sistemine baktığımızda, bu, bir çocuğun kişisel gelişimini sağlayacağı, kendisine değer vereceği bir disiplin sunuyor mu? Yani halihazırdaki eğitim sistemi, bir çocuğun uyuşturucuya karşı bilinçli olmasını, kendisini korumasını sağlıyor mu?
Çocukları uyuşturucudan koruyacak bir eğitim sistemimiz yok, tam tersine onları daha fazla itiyoruz. Örneğin şu an disiplin yönetmeliğine baktığımızda, eğer bir çocuk uyuşturucu kullanıyorsa okuldan atılıyor. Dolayısıyla madde kullanan bir çocuk bunu kimseyle paylaşamıyor. Uyuşturucu kullanmadan önce de zaten akademik başarısı daha düşük, daha uyumsuz olan çocukları biz tümüyle dışarıya itiyoruz. Bu çocukları sporla tutabilirsiniz oysa ki, ama bakıyorsunuz bugün beden eğitimi dersi yok gibi bir şey. Yani bu çocukları sistemden dışlama tarzında bir eğitim sistemimiz var şu an maalesef. Bir de, bugün Türkiye’de madde kullanımına ilişkin öncelikle araştırma yapılması gereken yerler liseler. Ancak okullarda araştırma yapılmasına ne yazık ki izin verilmiyor, uyuşturucuya özendireceği gerekçesiyle.