HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, terör örgütü PKK'nın kaçırdığı asker ve polislerin ailelerini Meclis'te HDP Grup Yönetim Salonu'nda kabul etti.
Görüşmeye, PKK tarafından kaçırılan polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak'ın sözleri damgasını vurdu. 5 aydır eşinden bir haber alamadığını anlatan Yabalak, "Ayağınızın altını öpeyim, siz yapacak durumdasınız. Çok doluyum, patlamaya hazır bomba gibiyim. Biz her gün kanallara mı çıkalım? Kim ne derse desin yalvarıyorum; 'polisin, askerin annesi yalvarıyor' desinler; yalvarıyorum. Ne olur bir seslerini duyalım, en yakın zamanda bir yüzlerini görelim, seslerini duyalım." diye konuştu.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, terör örgütü PKK'nın kaçırdığı asker ve polislerin ailelerini Meclis'te HDP Grup Yönetim Salonu'nda kabul etti. Görüşmede Astsubay Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey, polis memuru Vedat Kaya'nın babası Şeyhmus Kaya, abisi Asaf Kaya, annesi Emine Kaya; Diyarbakır-Bingöl yolunda terör örgütü PKK tarafından kaçırılan polis memuru Sedat Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak, annesi Ünzile Yabalak; asker Müslüm Altıntaş'ın babası Şevket Altıntaş ve annesi Songül Altıntaş, hazır bulundu. Terör örgütü PKK'nın kaçırdığı askerler arasında bulunan Adil Kavaklı'nın babasının vefat ettiği öğrenildi. Tunceli'nin Pülümür ilçesinde yol kesen PKK'lılar tarafından kaçırılan Kavaklı'nın ailesi, bu sebeple Meclis'teki görüşmelere gelemedi.
Ailelerin çok büyük bir mağduriyet ve tanımlanamaz sıkıntılarının olduğunu dile getiren HDP'li Baluken, konuya ilişkin halen kılını kıpırtmayan devletin olduğunu ve Meclis'in devreye girmesini istediklerini söyledi. Astsubay Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey, çocukların bir an önce kendilerine kavuşturulması için HDP'den yardım istediklerini söyledi. Özbey, "95 gündür en ufak bir haber almış değilim. Bunu bir düşünün. Çocuklarımızın en azından bir sesini duyalım dedik ama bir cevap alamadık. Başbakan ile görüştük. Elinizden gelenin yapın. Bu savaşı bitirin, bu savaşın kimseye faydası yok. Bu savaşın sonu ve ölümlerin sonu yok. Anne-babanın ağlamalarının sonu yok. Konuşarak bitirelim; neyi paylaşamıyoruz. Bakın işimizi gücümüzü bırakmışız. Üç kızım var, psikolojisi bozuldu. Oğlumun psikolojisini bilmiyorum; ne haldedir, ne yiyip içiyordur. Elinizden ne geliyorsa bizi bu ızdıraptan kurtarın." diye konuştu.
Diyarbakır-Bingöl yolunda terör örgütü PKK tarafından kaçırılan polis memuru Sedat Yabalak'ın annesi Ünzile Yabalak, "5 ay geçti. Evlatlarımızın sağ salim gelmesini istiyoruz. Bu evlat benim; bu duruma gelene kadar ne çektim Allah bilir. 5 aydır sesini duymadım, inşallah sağ salim gelir. Birleşin, biz kardeşiz. Kendi evlatlarınız, bütün milletin evladı bu durumda olsa bir dakika düşünseniz ne duruma gelirsiniz. Çocuklarımız, analarımız yanmasın. Biz yandık, başkaları yanmasın. Biran önce çözüm bulun, anlaşın. Biz çok büyük şey istemiyoruz; evladımızı, canımızı istiyoruz. Bundan başka isteğimiz yok. Buda bizim doğal hakkımız. Bu çocuğum, gözüne bakamaz oldum; fotoğrafta bakıyorum. Günün, saatin nasıl geçtiğini bir Allah bilir." şeklinde konuştu.
"ÇOCUĞUM BABASINI UNUTUYOR; GÖNDERDİĞİ NOTTA VİDEOLARIMI İZLETTİRİN DEMİŞ"
Yabalak'ın eşi Burcu Yabalak da şöyle konuştu: "İsmimi söylemekten bıktım. Can Dündar tutuklandı; yeri, yurdu, ne yediği belli. Hergün kapısında nöbet tutuyorlar. Tabii biz hukuku bilemeyiz. Bizim eşimizi, çocuklarımızı götürenler, çıkıp demeli 'şurdalar, bunu istiyoruz.' Ne şartlarda yaşadıklarını bilmiyoruz. Adil, merhametli olmak gerekiyor. Bir sesini duyalım, yüzünü görelim; böyle vicdansızlık olmaz. Çocuğum babasını unutuyor; gönderdiği küçük notta 'videolarımı izlettirin' demiş. 1 yaşındaki çocuk unutuyor. Ben eşimin yüzünü unutum. Fotoğraflara baksam da unutuyorum. Can istiyorlarsa zaten ölüyüz. Bir canımız var, en fazla verebileceğimiz. Ne istiyorlar, medeni bir şekilde söylesinler. Ne yaptınız; hiç bir şey yok. Gizlilikle yürütülecek ne var? Bu aileler buraya gelene kadar neler çektiler; kimse anlamıyor. Sadece benim gözyaşlarımda hepsi boğulur. Ağlamayayım diyorum, derdimi söyleyeyim diyorum. Bazen gazeteci olup tutuklanasım geliyor: bazen gidip bir yerde kendimi öldüresim geliyor. Belki daha kıymetli olurum diye. Ben bir anneyim. Hayatımda bir gazeteci görmedim; şimdi her yerde ben çıkıyorum. Çocuklarım 'anne ne olur çıkma' diyorlar artık. Öğretmene 'ne olur bizim hakkımızda kimseye bir şey söylemeyin' dedim. Dün Ankara'da şehit ailesine gittim; 'kimse anlamaz seni' dedim. Çok acıdım, şehidi rüyamda gördüm; 'Ben göreve gidiyorum, kurtarıp getireceğim sana' dedi. Herkes eve git diyor; nasıl eve gideyim? Bekliyoruz ama neyi beklediğimizi bilmiyorum. Buraya geldiğimde hep boynu bükük dönüyorum. Türk bayrağıyla sarılı dönmesin Allahım.
'POLİSİN, ASKERİN ANNESİ YALVARIYOR' DESİNLER, YALVARIYORUM
Her dakika beni arıyordu; 5 aydır aramıyor. Zeynep'in sesini kaydettim gönderiyorum ama cevap yok. Ayağınızın altını öpeyim, siz yapacak durumdasınız. Çok doluyum, patlamaya hazır bomba gibiyim. Biz her gün kanallara mı çıkalım? Kim ne derse desin yalvarıyorum; 'polisin, askerin annesi yalvarıyor' desinler; yalvarıyorum. Ölümlerle bir şey sonuçlanmayacağını herkes biliyor. Artık gözyaşına doyun; cehennemi yaşıyoruz. Eşimizin, çocuğumuzun sağ olduğuna dair bir bilgi verin. Ne olur bir seslerini duyalım, en yakın zamanda bir yüzlerini görelim, seslerini duyalım. Bırakılacağına inanıyorum ama o güne kadar ne olur bilmiyorum."
'ÖLSÜNLER, KAFAYI ÜŞÜTSÜNLER ÖYLE Mİ GELSİNLER?'
Asker Müslüm Altıntaş'ın annesi Songül Altıntaş da şöyle konuştu: "Diyecek fazla birşey yok. Her zaman dediğimiz şey; çocuklarımızı bıraksınlar, yeter artık dayanamıyoruz. Oğlum gelirse bu sefer ne halde, aklı başında gelecek mi, psikolojisi yerine gelecek mi? Hele bir bıraksınlar, doktorlarla bir hallederiz. Niye bize bu işkenceleri yaptırıyorlar; ne suçları var? Biraz daha fazla çaba gösterin. Kim istiyorsa, ellerini ayaklarını öpelim. Para mı, yalvartmak mı istiyorlar? Yeter artık, içimiz yanıyor. Öyle bir ateş ki tarif edilemez bir şey. Oğluma bakıyorum, sanki 'anne beni gel kurtar' diyor. Vatani görevini yapmaya gitmiş; bu işkenceyi niye yapıyorlar? Ne anlaşma varsa devletle var. Ne bizim, ne çocukların dayanacak gücü kalmadı. Ölsünler, kafayı üşütsünler; öyle mi gelsinler? Yeter artık."
Terör örgütü PKK'nın kaçırdığı askerler arasında bulunan Adil Kavaklı'nın babasının da vefat ettiğini dile getiren Altıntaş, "Kimsesi yok; yetim kaldı. Annesi var gelemiyor. Biz aynı zamanda onlar adına da burdayız. Biz de ne zor şartlarda geldik." ifadelerini kullandı.
"ÇOCUĞUMUN GÖZÜNE BAKAMAZ OLDUM"
Asker Müslüm Altıntaş'ın babası Şevket Altıntaş da "Benim vücudum kaldırmıyor. Ayda 5-6 defa acile gidiyorum. Biz netice istiyoruz; söz değil icraat istiyoruz. Ben neticeye bakmak istiyorum. Psikolojik tedavi görüyorum. Maddiyat konusunda söyleyemeyecek kadar zor durumdayım. Çocuğumun resmine bakamıyorum." dedi.