Dönemin İşçişleri Bakanı Süleyman Soylu olarak "Cumhuriyet'in en büyük uyuşturucu operasyonu" olarak nitelendirilen "Batalık" operasyonu kapsamında hakkında dava açılan tüm sanıklar, geçtiğimiz günlerde beraat etmişti. Mahkeme tarafından verilen beraat kararlarının gerekçesi açıklandı.
Dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından "Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu" olarak nitelendirilen "Bataklık" davasında 73 sanık hakkında verilen beraatin, gerekçeli kararı ortaya çıktı.
Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi, uluslararası uyuşturucu kaçakçıları Çetin Gören ve Nejat Daş'tan ele geçirilen yüklü miktardaki paraların uyuşturucu ticaretinden elde edildiğine ilişkin delil olmadığını, bu nedenle bunların "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" olarak kabul edilemeyeceğini kaydetti.
DW Türkçe'nin haberine göre mahkeme, sanıkların bu paraların nereden elde ettiğini açıklayamamasının "kara para aklama suçunu" oluşturmayacağını ifade etti.
ÇETİN GÖREN HOLLANDA VE BREZİLYA'DA 12 YIL HAPSE ÇARPTIRILDI
Gerekçeli kararda Çetin Gören'in Hollanda'da yargılandığı uyuşturucu davasına işaret edildi. 8 Ekim 2012 tarihinde Ekvador'dan Belçika'nın Anvers Limanı'na Fruitline International B.V. Şirketi tarafından gönderilen 8 bin 023,75 kilogram ağırlığında kokain muz kolileri içerisinde ele geçirilmişti. Gören'in evinde 4 Mayıs 2012 tarihinde yapılan aramada da söz konusu muz konteynerine ilişkin e-posta yazışmaları ve 883 bin Euro para bulunmuştu.
Rotterdam Bölge Mahkemesi, Gören'i 2016 yılında Hollanda Uyuşturucu Madde Kanunu'nda belirtilen suçları işlemeyi amaçlayan bir örgüte lider olarak katılmak, kara para aklamak, evrakta sahtecilik suçlarından 12 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Bu yargılamaya işaret eden Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi, Hollanda mahkemesinin paranın kazanılması ile paranın konutta bulunması arasındaki uzun süre dikkate alındığında söz konusu tutarın sanık tarafından doğrudan işlenmiş bir suçtan edinildiği kanaatinin oluşmadığını ifade ettiğini anımsattı. Kararda, "Burada dikkat edilmesi gereken husus mahkeme kendi yerel mevzuatına uygun olarak sanık tarafından kaynağı açıklanamayan parayı karapara saymış ve muhtemelen herhangi bir suçtan elde edinilmiş olabileceği kanaatiyle mahkumiyet hükmü kurmuştur" denildi.
"AÇIKLANAMAYAN PARAYI 'KARA PARA' SAYMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Hollanda yasalarına karşın Türk yasalarının kaynağı açıklanmayan paraların karapara sayılmayacağını belirten mahkeme, "Yürürlükteki mevzuatımız, doktrin, yerleşik Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre Türk Hukukunda kaynağı açıklanamayan parayı 'kara para' saymak mümkün değildir. Bu nedenle söz konusu Rotterdam Bölge Mahkemesi kararında öncül suçtan bir gelir elde edildiğinin kesin olarak tespit edilemediği anlaşılmıştır" görüşüne yer verdi.
MAHKEME: KAYIT DIŞI PARA KARA PARA SAYILAMAZ
Kararda, "5237 sayılı TCK'nın 282. maddesinin 1. fıkrasında tanımlı kara para aklama suçunun konusunu oluşturan mal varlığı değerlerinin, hangi öncül suçtan ve ne miktarda elde edildiğinin verilen hükümde net olarak belirtilmesinin zaruri olduğuna" işaret edildi. "Öncül suçun işlenip işlenmediğinin, işlenmiş ise kim tarafından, nerede ve ne zaman işlendiğinin, bu suçtan hangi mal varlığı değerinin ve ne miktarda elde edilmiş olduğunun mahkeme hükmünde kesin olarak tespit edilmesi gerektiği" anlatılan kararda, bu tespitlerin "öncül suçlar yönünden yurt dışı mahkeme kararlarında bulunmadığı" belirtildi.
Sanıkların ele geçirilen mal varlığı değerini nereden elde ettiğini açıklayamaması durumunda bunların suç yoluyla elde edildiği kanaatine varılamayacağı ifade edilen kararda, "Kayıt dışı para ile suçtan kaynaklanan gelirin ayrı kavramlar olduğu, dosyamız kapsamında ele geçirilen mal varlığı değerlerinin öncül suçlar ile olan bağlantısının somut ve kesin bir biçimde kurulamadığı anlaşılmakla aklama suçunun unsurlarının dosyamızda oluşmadığı mahkememizce sabit görülmüştür" denildi.
Kararda, Çetin Gören'in hesaplarına 2020'ye kadar giren bir milyon 742 bin TL ve çıkan bir milyon 627 bin TL'nin nereden elde ettiğini açıklayamaması durumunda bunun doğrudan bir suçtan elde edildiğinin kabulüne ilişkin bir karinenin Türk hukukunda mevcut olmadığı kaydedildi.