İstanbul eski Belediye Başkanı Nurettin Sözen, 'Erdoğan'ın söylediklerini ne Menderes, ne Özal, ne Demirel, ne bir başkası söylemedi. 30 defa söyledim. Yalan söyleyerek, demagoji yaparak 30 yıl önceki söylentileri bugün kullanmanın halkımız açısından, ülkemiz, kentimiz açısından bir yararı var mı?'' dedi.
İstanbul'un Büyükşehir eski Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen, 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesi başkanlık döneminde İstanbul için neler yaptıklarını, İstanbul'un sorunlarını anlattı.
Erdoğan'ın eleştirilerine de yanıt veren Sözen, "28 yıl öncekini konuşuyor. 'Camileri ahır yaptık' diyor. Bunu ne Menderes, ne Özal, ne Demirel, ne bir başkası söylemedi" diye konuştu.
artigercek.com'un haberine göre Sözen, eleştirildiği su kesintileri için "olağanüstü önlemler" aldık derken, çöp yığınları eleştirileri için ise, "5 yıl içerisinde 2 defa yapılmış olan işçi grevinde biriken çöplerdir. Grevi olmayan bir toplumda yaşamaktansa, çöp yığınlarıyla demokrasi içinde, sendikası, toplu sözleşmesi olan, grevi olan bir düzende yaşamayı yeğlerim diyorum" dedi.
1989-1994 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Nurettin Sözen, bugüne kadar çok konuşulan çöp dağları, İstanbul'un su kesintisi, çöp sorunu, doğalgaz projesi gibi konulara kendi dönemlerinde çözüm bulduklarını söyledi. Sözen, İstanbul'un doğalgaz projesi için "Dünyanın en büyük kent doğalgaz projesidir. Çünkü Avrupa ve Asya'da aynı anda başlamıştır ve bugün 15 milyonu bulan nüfusun ihtiyacını karşılamaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde bu boyutta bir doğalgaz projesi yoktur" diye konuştu.
Sözen belediye başkanlığı dönemiyle ilgili çok konuşulan çöp sorununa dikkat çekerek, şunları söyledi:
"Çöp projesi dünyanın en büyük projesidir. Çünkü İstanbul'un en önemli sorunuydu çöp projesi. 'Nasıl çözelim?' diye bu konuyla uğraşırken Amerika'nın hibe projesi, ücretsiz olarak çöp projesini Amerikalılar üstlendi. Dünyanın en büyük projesi çünkü bütün İstanbul'un çöp sorununu çözüyor.
Kantonlar, kentler veya cumhuriyetler boyutunda değil. Bütün İstanbul'un çöp projesi çözülmüştür ve çok moderndir, çok ileridir. Yalan ve yanlış bir şekilde üst geçitlere 'elektrik üretiyoruz' yazıyorlar ama bizim projemize aittir. Çöp suyu biyolojik arıtmaya tabi tutulmaktadır, çöp depolarına gidinceye kadar ayrı bir depoları vardır, orada geri kazanım yapılmaktadır. Bu nitelikleriyle çöp projesi dünyanın en büyük projesidir.
ÇÖP PROJESİ, HAVALİMANINDAN BÜYÜK
Havalimanı diyor ya dünyanın en büyük projesi, bana göre İstanbul'un çöp projesi. Havalimanından daha önemli bir proje. Orada istismar edilen bir olay var. Çöp yığınlarından bahsediliyor. Söz konusu çöp yığınları 5 yıl içerisinde 2 defa yapılmış olan işçi grevinde biriken çöplerdir.
Demokrasi içerisinde eğer sendika varsa, toplu sözleşme varsa ve grev varsa bunları anlayışla karşılamak gerekiyor. Bana bu soru sorulduğu zaman; demokrasisi olmayan, sendikası olmayan, grevi olmayan bir toplumda yaşamaktansa, çöp yığınlarıyla demokrasi içinde, sendikası, toplu sözleşmesi olan, grevi olan bir düzende yaşamayı yeğlerim diyorum" şeklinde konuştu.
İSTANBUL'UN SUSUZLUK SORUNU
Sözen, belediye başkanlığı dönemindeki su sıkıntısı çözümü konusunda, "Aldığımız önlemler olağanüstü önlemler" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Susuzluk, ne yapalım? Çok yağdı ne oldu, onlarca insan öldü, onlarca araba, mal mülk ziyan oldu. Bu sana bağlı değil. Altyapı yani su borusu değişikliği konusunda benden evvel ve benden sonraki başkanlar döneminin iki katına yakın üstünlüğümüz ve fazlalığımız var. Ne yapmışız su konusunda; Türkiye'nin en büyük tankeriyle Yalova'dan İstanbul'a su taşımışız.
TÜRKİYE'DE İLK YAĞMUR BOMBASI
Türkiye'de ilk defa Amerika'dan getirtilen yağmur bombası kullanılmıştır. Haliç'in altında boru geçirmişiz her ilçenin ihtiyacını karşılayacak önlemler almışız. Uzmanların yardımıyla. Üzeri açık kanalların üzerini kapatmışız. Çok önemli projelerin doğması o döneme rastlıyor. Örneğin Sazlıdere Barajını yapmışız ve Devlet Su İşlerine devretmişiz.
Istranca Dereleri gibi çok mucize bir projenin, regülatörlerle şebeke suyuna bağlanmasını sağlamışız. Bunun için Devlet Su İşleri karşı çıktı, Özal'ı ilk kez ziyarete gittim meselenin derhal hayata geçmesi için. Biz Özal ile yemek yerken Devlet Su İşleri Genel Müdürü, oyalayıp 6 aydan beri getirmediği onayı getirdi. Trakya'daki milletvekillerine, oranın hakkına tecavüz olmadığına dair brifing verdik. 7 projenin temelini rahmetli Erdal İnönü ile beraber attık. Bunlar 7 baraj ve ihalesi yapıldı."
"30 YIL ÖNCEKİ SÖYLENTİLERİ BUGÜN KULLANMANIN BİR YARARI VAR MI?"
Nurettin Sözen, kendisine yöneltilen, 'çöp dağları, su kesintileri' gibi eleştiriler için , "Yoruldum bunu anlatmaktan" diyerek şunları söyledi:
"Çok kitap var, çok yayın var, çok röportajım var ama karşıdaki bunları dinlemiyor çünkü o şuna inanmış, 'Bu çok etki yapıyor. Ben bunu oya dönüştürüyorum, söylersem bana inanıyorlar'. Ben Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım, milletvekilliği yaptım. Ama o genel başkan, belki genel başkanın ağzından söylenmesi gerekir.
Benim genel başkanlarım da bu konulara, böyle polemiklere, ülkenin tümünü ilgilendirmeyen istismar konularına değinmeyi herhalde tercih etmediler. Ben burada bir eksiklik görüyorum. Genel başkanlarımız ya da genel sekreter düzeyinde olmalı. Ben konuşursam 1-2 sütun yer ayrılır ama genel başkan öyle bir şey söylese 5 sütun ayırırsınız. Belki genel başkanlarımıza bu seçim sırasında bunları daha geniş bir şekilde halkımıza anlatma fırsatı doğacak.
28 yıl öncekini konuşuyor. 'Camileri ahır yaptık' diyor. Bunu ne Menderes, ne Özal, ne Demirel, ne bir başkası söylemedi. Bizim yetiştiğimiz İnönü ekolünün, okulunun öğrencileri bu tür yalanlarla, demagojiyle siyaset yapmaz. Bunları biz reddederiz. Bunlar yanlış. 30 defa söyledim. Yalan söyleyerek, demagoji yaparak 30 yıl önceki söylentileri bugün kullanmanın halkımız açısından, ülkemiz, kentimiz açısından bir yararı var mı? Hiçbir yararı yok. Olmuş bitmiş bir olay. Grevse olmuş bitmiş, suysa tesis yapılmış, doğalgazsa çakır çakır işliyor."
HİÇ NİKAH KIYMADI
Nurettin Sözen, belediye başkanlığı döneminde neden hiç nikah kıymadığını şu sözlerle açıklıyor: "Anlayışım şu; büyükşehir belediye başkanı belli seçkin insanların nikahını kıyıyor. Ünlü insan, sanatçı, futbolcu, zengin. Sıradan vatandaşların nikahına gitmiyor. Bu iş için ilçe belediyelerinde nikah memurları var. Bunların sayısı da bir hayli fazla. İlçe belediye başkanı kıymayacak, nikah memur kıymayacak, belediye başkanı kıyacak, ben bunu bir haksızlık ve zaman israfı olarak görüyorum."
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı konuşmada, "CHP bu işten anlamaz. Ben İstanbul’u CHP’den aldım. İstanbul neydi biliyor musunuz? Susuzdu, çöp dağları vardı. Hava kirliliği tavan yapmıştı. Susuzluğun olduğu İstanbul’a 180 kilometreden dağları delerek su getirdik. 2040 yılına kadar su sıkıntısı çözdük. İzmir’de bile su sıkıntısı vardı, biz çözdük.
Baraj yapmak belediyelerin görevidir, yapamadılar biz yaptık. Şimdi inşallah İzmir’i de alacağız, ona hazırlanıyoruz. Hep birlikte gayret göstereceğiz. İstanbul’da çöp dağları yükselmişti. Ümraniye Belediyesinde çöp patladı, 39 vatandaşımız öldü. CHP’li belediyeydi. Herkes bunu unuttu. Kimse bunun hesabını sormuyor. Bay Kemal bundan haberin var mı?
Önce bunun hesabını ver. Hava kirliliği almış başını gidiyor, gazeteler maske dağıtıyordu. CHP demek çöp demektir. CHP demek susuzluk, hava kirliliği, yolsuzluk, yasaklar demektir. Biz bunları kaldırdık. Şimdi daha iyi olacak inşallah. Kurulduğumuz günden beri merkezi yönetimde, mahalli idarelerde Cumhuriyet tarihinin tamamında yapılanların 10 katı hizmetler kazandırdık" ifadelerini kullanmıştı.