Spiderman değil, Seyit Onbaşı

Spiderman değil, Seyit Onbaşı
Çanakkale Destanı ilk kez üç boyutlu animasyonda.
Öğrencilerinin Çanakkale Savaşları hakkındaki bilgisizliklerini gören resim öğretmeni Fatih Gülbahar ve ekibi iki yılı aşkın bir süre çalışarak Çanakkale Destanı’nı anlatan üç boyutlu bir animasyon film hazırladı. Superman’den Sünger Bob’a; Spiderman’den Batman’e yüzlerce çizgi film kahramanının ekranlara konuk olduğu günümüzde, kendi tarihimizin ve değerlerimizin çocuklarımıza kazandırılması gerektiğini düşünen Fatih Gülbahar ve ekibi tarafından hazırlanan ‘Çanakkale Destanı’, Çanakkale Savaşları’nın ilk üç boyutlu animasyonlarından biri olma özelliğini taşıyor. Nil Production tarafından piyasaya sürülen animasyon film, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla hazırlanmış. Animasyon filmde kullanılan çoğu sahne bir yandan savaşın en acımasız yanını gösterirken bir yandan da vatanını canı pahasına korumaya çalışan Mehmetçik’in efsanevi mücadelesini anlatıyor. Farklı görüntü ve ses efektlerinin kullanıldığı filmde seçilen müzikler de filme ayrı bir renk katıyor. Savaşı anlatan bölümlerde kullanılan patlama ve yangın sahneleri ilgi çekiyor. Gerçek görüntüler ve fotoğraflarla desteklenen filmin seslendirmesinde de profesyonel bir ekip görev almış. Filmde; 18 Mart günü tabyadan tabyaya koşan Cevad Paşa’dan Nusret Mayın Gemisi’nin Kaptanı Tophaneli Hakkı Bey’e Anafartalar’da düşman birliklerine geçit vermeyen Yarbay Mustafa Kemal’den Ezineli Yahya Çavuş’a kadar birçok kahramanın destanları anlatılıyor. Animasyonda, Çanakkale’nin sembol isimleri olan Esad Paşa’ya, Seyyit Onbaşı’ya da yer verilmiş. Filmin animasyonunu hazırlayan ve senaryosunu kaleme alan Fatih Gülbahar, Konya’da resim öğretmenliği yapıyor. Yedi yıldır animasyonla uğraşan Gülbahar, Çanakkale destanının öğrenciler tarafından daha iyi öğrenilmesi amacıyla yola çıkmış. Kendisini harekete geçiren etkenin Darülfünun müderrislerinden İsmail Hakkı Bey’in, “Çanakkale Müdafaası yapılmış ve kazanılmıştır. Lakin vazife yalnız askerler ve kumandanlar için bitmiştir. Herkes bilsin ki, burada kanlarını akıtanlar hep bu tarih, bu namus ve fazilet için öldüler. Onların kan borcunu ödemek lazımdır.” sözleri olduğunu belirten Gülbahar, “Şairler destanlarını yazsınlar, ressamlar levhalarını çizsinler, heykeltıraşlar abidelerini ortaya koysunlar, muharrirler hikâyelerini yazsınlar, sağ kalanlar da rahmet okusunlar. Biz de diyoruz ki; eğitimciyiz, bu konudaki ihtiyacı bizden iyi kimse bilemez.’ diye düşündüm.” diyor. Filmin senaryosu 18 Mart’ta başlayıp ağustos sonuna kadar 6 aylık süreci kapsıyor. Gülbahar, bu zaman diliminde yapılan savaşların ve destansı olayların kahramanlarına sadık kalarak filme uyarladığını ifade ediyor. Filmi yayınlayan Nil Production Yayın Yönetmeni Faruk Vural, “Ülkemizde her televizyonun günde ortalama üç dört saat çizgi film yayını yaptığı dikkate alındığında çizgi filmlerin önemi daha iyi anlaşılıyor. Bu filmlerin tamamı ithal ediliyor. Filmlerin kendi kültürümüzden çok uzakta çocukların ruh dünyalarında şiddet, argo, kültür erozyonu, gibi pek çok olumsuzluğu beraberinde getirdiğini görüyoruz. Böyle bir durumda animasyonların önemi çok daha iyi anlaşılıyor.” diyor. Ekibe Mustafa Kemal’in anlattığı Bombasırtı’nda yaşanan bir olay ufuk açmış. Atatürk’ün, “…Siperler arasında mesafemiz sekiz metre, yani ölüm muhakkak, muhakkak... Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor; ikincidekiler, onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar şayanı gıpta bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir fütur bile göstermiyor; sarsılmak yok! Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim, Cennet’e girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet çekerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren şayanı hayret ve tebrik bir misaldir.” sözüyle ortaya koyduğu Çanakkale ruhunu gençlere ve çocuklara kazandırmayı maksat edinen filmde, Çanakkale’de çarpışan askerlerin bir ellerinde Kur’an tuttuğu diğer ellerinin tetikte beklediği sahneler izleyenlerin yüreklerini burkuyor. Filmde sadece Türk cephelerine de yer verilmemiş, savaşı yabancıların gözüyle de değerlendiren sahnelerde yabancı komutanların boğaza yaptıkları saldırıların içyüzüne ulaşılmaya çalışılmış. Zaman zaman arka planda kullanılan haritalar da savaşın cereyan ediş şeklini ortaya koyuyor. DVD ve CD formatındaki film 76 dakika uzunluğunda. Bu topraklar için alınan bir ‘Şehadetname’ Eğitimci yazar Halide Alptekind daha önce defalarca ziyaret ettiği Çanakkale’ye bu sefer romancı olarak gözlem yapmak için gitti. İstanbul Lisesi’nin kayıtlarını araştırdı. Birçok belgeyi inceledi ve romanı yazdı. Şehadetname, Osmanlı’da diploma manasına geliyor. Roman kahramanları olan İstanbul Sultanisi öğrencilerinin Çanakkale’de aldıkları hem bir diploma hem de en yüce mertebenin belgesi. Ölüm ile hayat, esaret ile hürriyet arasında kıl kadar mesafenin kaldığı bazı zamanlar vardır. Böyle bir zamanda yola çıkar İstanbul Sultanisi’nden elli yiğit genç. Geride gözü yaşlı yakınlarını bırakırlar. Çanakkale’de açan birer Cennet gülü olurlar sonra; ardından okulları sarı ve siyaha boyanır. Mezar taşlarına yazılamasa da isimleri, tarihin sayfalarına altın harflerle kazınır. Sultani’den alamadıkları diplomayı cephede alırlar. Yitik Hazine Yayınları’ndan çıkan roman, sayıları iki şehir nüfusunu bulan kahramanların “bu topraklar için toprağa girişinin” destanı. ALİ PEKTAŞ - Zaman Pazar
11 Mart 2007 18:23
DİĞER HABERLER