Spor yapmak isteyen kadınları kimler kullanıyor

Dünyanın birçok yerinde kadınlar ve kız çocukları spor yapamamaktan dolayı mağduriyet yaşıyor
NURULLAH KAYA -SAMANYOLUHABER.COM

Dünyanın birçok yerinde kadınlar ve kız çocukları spor yapamamaktan dolayı mağduriyet yaşıyor. Daha kötüsü, her şeye rağmen spor yapmak isteyen birçok kadın tacize uğruyor. Spor yapmak kadınların da en büyük hakkı. Ancak onlar bir dizi sorunla karşılaşıyorlar. Erkeklerle aynı ortamda olmak istemeyenler, spor yaparken mahremiyet mesafesi veya alanı talep edenler, vücutlarını göstermek istemeyenler, erkek yerine kadın antrenör tercih edenler, büyük spor turnuvalarında zorunlu tutulan kıyafetlerigiymek istemeyenler… Tüm bunlar kadınların spor yapmasını zorlaştırıyor. 

Kadınların spor yaparken yaşadıkları birçok sorun var. Bu durum her ülkede farklı bakış açılarıyla karşılanıyor. Yaklaşık 35 yıldır birçok farklı profesyonel sporun için bulunan biri olarak tüm bu sorunlara elimden geldiği kadar sosyolojik, ticari ve teolojik bir bakış açısı getirmeden önce bu tartışmanın son günlerde nereden çıktığını kısaca yazmak istiyorum. 

Devam eden Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Almanya Jimnastik Takımı’nın kadın sporcuları olimpiyatlara vücutlarını örten uzun mayoyla çıkma kararı aldı. Kadınların sporda cinsel bir obje gibi görülmemesi gerektiğini belirten Alman sporculara dünyanın her yerinden büyük destek geldi. Alman jimnastikciler konuyla ilgili uzun bir açıklama yaptı. Olayın yankıları devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde de Avrupa Volaybol Şampiyonası'nda bronz madalya için İspanya ile karşı karşıya gelen Norveç Kadın Takımı, maça giymeleri istenen bikini altları yerine şortla çıktı. Şampiyona başlamadan önce Norveçli yetkililer Uluslararası Hentbol Federasyonuna başvurarak kadınların bikini altı yerine şort giymesine izin verilmesini istemiş, ama bu talepleri reddedilmişti. Üstelik sadece reddedilmekle kalmayıp, bunun bir kural ihlali sayıldığı belirtilmiş ve takım maça şortla çıkınca da oyuncu başına 177 dolar cezaya çarptırılmışlardı. Norveçli kadınların durumuna sosyal medyadan büyük tepki geldi. Hatta ünlü şarkıcı Pink, yaptığı açıklamada takımın cezasını ödeyeceğini söyledi. 



Aslında bu durumun fitilini ateşleyen olay Amerika Jimnastik Takımı’nda yaşanan skandal gibi görünüyor. Neydi bu skandal. Üçü 13 yaşının altında olan kız çocuklarına tıbbi tedavi uyguladığı sırada cinsel tacizde bulunduğu suçlamasını kabul eden Amerikalı Larry Nassar, geçen yıl aralık ayında görülen üç davada 60 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları'nda 4 altın madalya kazanarak bu branşın en ünlü isimlerinden biri olan 20 yaşındaki Biles, ABD'li cimnastikçiler Gabby Douglas, McKayla Maroney ve Aly Raisman'ın ardından Nassar hakkında taciz iddiasında bulunan isimler arasına katılmıştı.  Biles, "Hikayemi anlatmaktan korkmuyorum. Bu sporu çok seviyorum ve hiçbir zaman pes etmeyeceğim. Bir adamın ya da ona imkan sağlayanların benim sevgimi ve neşemi çalmasına izin vermeyeceğim. ABD Jimnastik Takımı yetkilileri ve ABD Olimpiyat Komitesi beni hayal kırıklığına uğrattı. Madalya getirerek üzerimize düşeni yapıyoruz. Siz de karşılığında üzerinize düşeni yapamaz mısınız? Bu mide bulandırıcı. Birçok atleti yüzüstü bıraktılar. Çoğu reşit bile değil. Bunun daha büyük bir sorun olduğunu düşünmüyorlar mı?” açıklamasını yapmıştı.  Ocak 2020’de, yetkililer Nassar’ın cinsel istismarda bulunduğu sporcular için 215 milyon dolarlık ödeme yapılması planlandığını söylemişti. 

Bizim yakından takip ettiğimiz Türkiye’de de durum farksız.  Kadın sporcuların yaşadığı tacizlere aslında yabancı değiliz. Milli takım düzeyinde atletizm, karate ve halterde yaşanan skandal taciz olayları hala hafızalarımızdaki yerini koruyor. Dünya genelinde kadın sporcuların yaşadığı ve medyaya yansıyan taciz olaylarını yazmaya kalksak malesef kalın bir kitap olur. 

Ancak hem gelişmiş hem de gelişmemiş ülkelerde bu duruma karşı hızlı ve köklü çözümler çok yavaş alınıyor. Öncelikle güzel bazı örnekleri hatılayıp sorunun kaynağına tekrar dönelim. Olimpiyat Komitesinin verdiği izinle 2012 Olimpiyatları‘na  katılan Tunuslu bayan halterci Ghada Hassine, ilk kez başörtüsü ve mayosunun içine giydiği kollu badi, tayt ve türbanıyla podyuma çıkarak olimpiyatlar tarihine geçmişti. Bir sonraki olimpiyatların yapıldığı Brezilya'da eskrim dalında yarılan Ibtihaj Muhammad, ABD adına olimpiyatlara katılan ilk başörtülü sporcu olmuştu. Ayrıca bu olimpiyatlarda kadın plaj voleybolunda yarışan Mısırlı sporcular maçlarına türbanla çıkmış ve bu durum dünya genelinde ilgiyle karşılanmıştı.  

KADIN BEDENİ PAZARLAMA ARACI OLARAK KULLANILIYOR

Kadınların spor yaparken karşılaştıkları sıkıntıların çözülememesi ve artmasının ardında iki temel faktör var. Bunların ilki zengin sermaye sahipleri ve son karar verici mevkidekiler, diğeride bulundukları pozisyonu suistimal eden erkekler.  Öncelikle büyük sermaye sahiplerine değinelim.  Bunların sporda dünyaya verdiği yönler insanların yaşam alışkanlıklarını ve davranışlarını şekillendiriyor. Bu insanlar veya  şirketler öncelikle kadın sporcuları veya spor yapan kadınları cinsel bir obje olarak görüyor ve kadınları ticari bir ürün gibi pazarlama aracı olarak kullanıyorlar. 

Spor ürünlerinin pazarlamasında genelde ürün, tema, hedef ve spor odaklı bir yaklaşım tarzı sergilenir. Bu noktada çok büyük paralar kazanmak isteyen sermaye sahipleri, spor ürünleriyle ilgili reklamı yaparken öncelikli hedefleri ürüne dikkat çekmek ve tüketiciler tarafından hemen satın alınmasını istemektir. Bu noktada daha çok reklamlarda kadınlar kullanılarak cinsel duygular ön plana çıkarılmaya çalışılmaktadır. Kadınlar reklamlarda kullanılırken ne kadar dikkat çekerlerse ürüne olan ilgi de o kadar artacağı düşünülmektedir. Bu yüzden kadınlara giydirilen spor kıyafetleri cinsel duyguları açığa çıkaracak şekilde tasarlanmaktadır.  Bunun için örneğin dünyanın tanınmış mankenleri, sporcuları spor kıyafetleri için reklamlarda sık sık boy göstermektedir.

Konunun bir başka yanı da bu pazarlamanın kadın tüketiciler üzerindeki etkisidir. Satın aldıkları markaları kısa sürede etrafına tavsiye etme eyliminde olan kadınlar, daha zayıf, daha sağlıklı daha güzel ve daha bakımlı olmaya özendirilmek için reklamlar ve spor gizli bir pazarlama yöntemi olarak kullanılmaktadır. 5-6 yaşında başladığı sporu günde yaklaşık 4-5 saat antrenman yaparak 10-15 yıl sürdürüp mevcut mükemmel vücuduna ve performansına sahip olan sporcunun giydiği ayakkabıyı, spor kıyafeti  veya reklamını yaptığı yiyeceği almakla hemen onun gibi olacağını sanan milyonlarca hatta milyarlarca insan yaşıyor dünyada. 

Ayrıca birçok konuda özellikle de mahremiyet konusunda zihni tam olgunlaşmamış ve ilerde bunula ilgili birçok konuyu normal karşılaması için hedef kite olarak gençler seçilmektedir. Spor salonlarında ve spor dallarınını dünya şampiyonlarında ve olimpiyatlarda  daha çok gençler yer almaktadır. Çünkü üst düzey sporu ancak onlar yapabiliyorlar.  Gençlerin daha küçük yaşlarda bedenlerini gösteren kıyafetleri giymeye alıştırıldıkları bir pazarlama yöntemi seçilmekte böylece uzun vadeli yatırım yapılmaktdır. Gerisi doğal olarak gelmekte. Her konuda olduğu gibi kıyafettede kendilerine aldıkları rol modelleri sorgulamdan tercih eden gençler, özellikle lise öğrencileri gündelik yaşamda sporcuların tercih ettiği kıyafetleri giyme yönünde tercihte bulunmaktalar. Örneğin dünyaca ünlü bir futbolcu veya voleybolcu dar kıyafet giyse gençler dar, bol kıyafet giyse gençler hemen bol kıyafet giymek istemektediler. Örnekleri çoğaltmamız ve daha da özelleştirmemiz mümkün. Kadın voleybol takımlarına ped firmaları sponsor olurken otomobil yarışlarında veya boks müsabakalarında resmi spor alanında hiçbir yetkisi ve etkisi yokken bikinili kadınlar boy göstermekte. Bunun spora veya sporcuya hiçbir katkısı yokken burada tamamen pazarlama stratejisi olduğu açıkca görülmektedir. Örnekler ve detaylar fazlasıyla artırılabilir. Dünyada kadınların geri planda olmasını ve ezilmesini istemeyen birçok iyi niyetli projeler ve reklamlarında olduğunu unutmayalım. Yani kadınların olduğu her reklama veya düşünceye olumsuz bir yaklaşım tarzı sergilemek hepten haksızlık olur. Daha çok kadınların kendi içerisindeki özgüven ekikliğini bir cesaretlendirme unsuru olarak kullanılan bu iyi niyetli çalışmalar sonucunda kadınlar başta spor ve sanat olmak üzere hayatın bir çok yerinde hak ettiği yere gelmiş hatta birçok konude erkekleri de açık ara geride bırakmayı başarmıştır. 
Konunun bireysel yönlerine ve teolojik kısmına ise yarın devam edeceğiz. 

27 Temmuz 2021 18:29
DİĞER HABERLER