Türkiye'deki ekonomik göstergelerin ibresinin şaşmasının ardından uluslararası derecelendirme kuruluşları, hem kredi notunu düşürdü hem de bankalara uyarılarda bulundu.
Uzun zamandır AKP'ye yapılan, 'önlem al' çağrıları kişisel iktidar hırsı inatlaşmasında sağır kulaklara sesini duyuramazken, şimdilerde geri dönüşü çok zor bir ekonomik krizin içine hızla çekiliyor ülke.
Karar Gazetesi köşe yazarı İbrahim Kahveci de bu durumu, 'Su seviyesi yükseliyor ama boğuluyoruz' başlıklı köşe yazısında örneklerle açıklıyor.
19 Temmuz Perşembe günü itibariyle doların 4,84, euronun 5,63, 10 yıllık faizin %17,94 ve 2 yıllık faizin %20,51 olduğuna dikkat çeken Kahveci, seçimler öncesinden de daha negatif bir noktaya gelindiğini hatırlatıyor.
Dövizdeki artışta sakin bir hareketin sözkonusu olduğunu ancak mevcut seviyelerin korunmasının çözüm üretmediğini ve şirketlerin boyunu aştığını kaydeden Kahveci, "Yüzmesini bilmeyen birini düşünün. Boyu 1,80 ama su seviyesi boy seviyesinin çoktan üzerine çıkmış durumda. Şu anda derin nefes almış ve su altında su seviyenin düşmesini bekliyor" yorumunu yapıyor.
En büyük şirketlerin dahi karlılığının yüzde 10.8 seviyesinde olduğuna dikkat çeken Kahveci, yazısını şöyle sürdürüyor:
"2017 yılında kısa vadeli tahvil faizleri yüzde 11,5 seviyelerindeydi. Bunun üzerine kredi riski ve banka karını ekleyerek yüzde 16-18 kredi faiz oranını düşünebilirsiniz. İşte bu orana karşılık büyük şirketler 35,2 milyar lira faiz+kur gideri yazmışlar.
Bugün faizler yüzde 20,0’nin üzerinde. Artık kredi faizleri için yüzde 25,0’in altı nerede ise imkansız. Bu orana hangi firmanın faaliyet karlılığı dayanabilir? Ya da ne süre dayanabilir?
2017 yılında nispeten 3,70’lerde seyreden döviz sepeti (1 dolar+ 1 Euro ortalaması) bugün artık 5,20’nin üzerinde seyrediyor. Burada da yüzde 40 artış oluşmuş.
Reel sektörün dövizde açık pozisyonda olduğunu (-222 milyar dolar) Merkez Bankası verilerinden görüyoruz.
Kredi piyasası ise zaten 2002 sonrası adeta şahlanmış oldu. Nerede ise herkes bir kredi kullanıcısı olmuş durumda.
Kısaca işin özeti şu: Mevcut seviyelerde durağanlığı bir başarı olarak görmeye alışırsak çok büyük hataya düşeriz. Şu anda eski birikim ve geleceğe yönelik iyimserlikle su altında bekleyen çok firma var.
Kısa sürede bir çözüm üretemez isek, bizi ciddi risklerin beklediğini söylemek için kahin olmaya gerek yok."
Geçen yılın hızlı büyüme oranı ve bu yılın yine ilk çeyreğinde yaşanan hızlı büyüme oranının ekonomide bir çok dengeyi de değiştirdiğine işaret eden Kahveci, enflasyonla birlikte faiz oranlarının da hızla yükseldiğini belirtiyor.
Enflasyon ve faiz yükselişi ile ihracatta artışın da tek haneye düştüğünü ifade eden Kahveci, sanayi üretiminin de düştüğünü hatırlatıyor.
"Bir taraftan artan maliyetler, diğer taraftan durağanlaşan satışlar gelecek açısından çok iyi işaretler olmasa gerekir.
Bugün işine giden bir çalışan belki bir sorun görmüyor; ama maaşı ödeyen işveren için sıkıntılar bizim yazdıklarımızı da muhtemelen aşıyor" diyen Kahveci, yaşanabilecekleri şöyle sıralıyor:
"Ben bu süreci 3 aşamaya ayırıyorum:
1-İktisatçılar olarak gidişatın iyi olmadığını epeydir yazıp-çizdik. Bize herkes güldü
2-Şimdi iş dünyası sıkıntıları yaşıyor. Onlara da vatandaş gülüyor.
3- Son aşamada işini kaybedenler olursa ki, gidişat bu yönde ciddi riskleri gösteriyor: Herkes ağlayacak."