Hazırlanan iddianamede terörist Mevlüt Mert Altıntaş’ın bir çok karanlık yönü hala açığa çıkartılmadı
Andrey Karlov, Rusya Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Müdürü iken 2013’ün yaz aylarında Ankara’ya büyükelçi olarak atandı. 1992’de girdiği Rus hariciyesinde başarılı bir kariyer yapmıştı. Eşi Marina Mihaylovna Karlova ile mutlu bir evlilikleri, Andreeviç isimli bir oğulları vardı. 12 Temmuz 2013’te eşiyle birlikte Türkiye’ye gelerek yeni görevine başladı. Suriye’nin Türkmendağı yamaçlarında Türk jetleri tarafından bir Rus uçağının vurulmasıyla başlayan süreç en zor görev zamanlarından biri oldu. Eşi Marina’nın anlatımıyla iki ülkenin arasını düzeltmek ve gerilimi bitirmek adına yoğun mesai harcamıştı.
Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki fotoğraf sergisine eşi Marina Mihaylovna’yı da alarak gitmek istedi. Saat 18:00 gibi bunu eşine söyledi. Plana göre 18.30’da açılış yapılacaktı. Büyükelçi Karlov ve eşi elçiliğin aracına bindi, 18:10’da yola çıktı. Ankara trafiği büyükelçinin canını sıkmıştı, geç kalacağı endişesiyle telaşlandı, eşine de söyledi. Araçta Leşukov Aleksandr ve şoför Çistyakov Slavan da vardı. Nihayet 18:31’de büyükelçilik aracı sanat merkezinin önüne ulaştı. Basın ateşesi Kasımova kendilerini karşıladı. Kapıda x-ray’in yanında biri kadın diğeri erkek; iki polis vardı. Büyükelçi Karlov ve eşi ana kapıdan girerek ateşenin eşliğinde 2. kattaki sergi salonuna merdivenlerden yürüyerek çıktı.
Büyükelçinin eşi Marina Mihaylovna’nın anlatımıyla tedirgin edici hiçbir şey yoktu. İki kişinin konuşmasından sonra Karlov mikrofona davet edildi. Konuşması, ikinci dakikada Mevlüt Mert Altıntaş’ın silah atışlarıyla kesilecekti. Herkes panik içinde kaçışıyordu. Eşi Marina’da bir büyükelçilik çalışanının uyarı ve yardımıyla yere yatıp başını ellerinin arasına almıştı. Tetikçi Altıntaş’ın olası bir başka saldırısından korunmaya çalışıyordu. Gözleri eşini aradı. Yerde kanlar içinde yatan hayat arkadaşını gördü. Andrey Karlov ellerini yana salmış vaziyette nefessiz yerde uzanıyordu.
Andrey Karlov’un suikastı eşi Marina Mihaylovna Karlova’nın gözleri önünde yaşandı. Büyükelçinin eşi yaşanan anlara, öncesine şahitti. Rusya’nın Ankara, İstanbul elçilik binalarının önündeki protestoları anlatırken önemli bilgileri paylaştı.
GÖKÇEK VE SAĞLIK BAKANI DA KATILACAKTI…
Marina Mihaylovna, büyükelçilikten Epifanova E.L.’nin yardımıyla salonu terketmişti. Asansöre bindi, doğru elçilik aracına gitti. Kendisi de hedefte olabilirdi. Şoför Vyaçeslev’a eşinin öldüğünü söyledi. Aracın içinde ağlarken ablası aradı, onlarda olayın şokuyla ne olduğunu soruyordu. Özbekistan Büyükelçisi, Marina Mihaylovna’ya arabada kalmasının tehlikeli olduğunu söyleyerek onu kendi elçilik aracına götürdü. Bir müddet sonra Rus elçiliğinin aracına geçti. Önce Rusya Federasyonu Büyükelçiliğine gittiler, sonra hastanedeki eşinin yanına ulaştı. Hastane odasında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek vardı. Doktorlar, eşi Karlov’un vurulduktan sonra olay yerinde öldüğünü anlattı. Bütün dünyası yıkılmıştı.
Karlov’un eşi Marina Mihaylovna’nın anlatımıyla olay böyle yaşanmıştı. Mihaylovna’nın iddianamede şikayetçi olarak alınan ifadelerinde başka ayrıntılar da vardı. Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş’ı eşinin ve kendisinin daha önce hiç görmediğini, fotoğraf ve resim sergilerine, sanat olaylarına ilgisi olduğu için büyükelçi Karlov’un rahat hareket ettiğini, bu sergiye Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Sağlık Bakanı’nın da katılacağını kendisine aktardığını anlattı.
Rus uçağının düşürülmesinden sonraki krizde ve protestolar yaşandığında eşinin kendisine araçta güvenlik açısından ‘yat’ talimatı duyması halinde gerekeni yapmasını istediği bilgisini de paylaştı. Büyükelçi olası saldırıların farkındaydı aylar öncesinde. İfadesinin son bölümünde Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği ve İstanbul konsolosluğu önünde yapılan Suriye ve Halep protestolarından da söz etti.
MOSKOVA’DAN GELEN TELEFON….
Marina Mihaylovna, Halep prestosunu anlatırken ilginç bir bilgiyi de aktardı. Büyükelçilik önündeki protestolar sırasında aldıkları esrarengiz bir telefondan bahsediyordu Büyükelçi Karlov’un eşi. Arayan bir kadındı. Kendisinin RF Soruşturma Savcılığı’ndan olduğunu söylemişti. Olup bitenlerle alakalı bilgi almaya ve eşinin koruması olup olmadığını öğrenmeye çalıştığını, haber yayınlarında kimseye birşey bildirmemesine rağmen röportaj alındığına ilişkin haberlerin çıktığını söylemişti telefondaki isim. Karlov’un eşi bu telefonu garipsemişti. Arayan numaranın kodu 495’di. Moskova’dan aranmıştı.
Büyükelçiye yönelik bir saldırı ihbarı mı alınmıştı? Başkent Moskova’dan arayan bu kişi, bir istihbaratı mı araştırıyordu?Yoksa Karlov’un denetlenemesi için mi bu araştırma yapılıyordu? Konu açıklığa kavuşmadı. Suikast anından itibaren kendi bürokrat ve istihbaratı ile konuya yakın takibe alan Rusya’da Karlov’a yönelik girişimden haberdar olanlar mı vardı? İddianamede Rusya istihbarat ve dışişleri makamlarından geldiği belirtilen bilgiler yer almıyor. Varsa ek bilgiler iddianameye neden girmediği hususu da ayrı tartışılması gereken bir husus. Savcı Adem Akıncı, eşinin anlatımındaki bu mühim ayrıntılardan yola çıkarak ‘Karlov’a yönelik bir saldırı istihbaratı olup olmadığı’ hususunu araştırma gereği bile duymadı.
MOSKOVA’DAN GELEN ARAMA: İddianamede Büyükelçi Karlov’un eşi Marina Mihaylovna Karlova da ifade vermişti. Büyükelçinin eşi kendilerini suikasten 5 gün önce Moskova’dan bir bayanın aradığını, eşinin koruma kullanıp kullanmadığını sorduğunu anlattı. Saldırı istihbaratı mı vardı? Karlov ve eşi neden aranmıştı, bu hiç araştırılmadı.
iPHONE’DAN ÇIKAN SOSYAL DOKU FOTOĞRAF VE MESAJLARI
Savcının iddianameye giren ancak araştırmadığı, üstünü örtüp yönlendirmeye çalıştığı başka delil ve ayrıntılarda vardı. Tetikçi Altıntaş’ın cep telefonu, bilgisayarları, usb’leri ve internet gezintilerindeki birçok delil görmezden gelindi. Altıntaş’ın biri Iphone 4S, diğeri Turkcell T50 olmak üzere iki telefonu ele geçirilmişti. Polis, Altıntaş’ın sim kartını başka bir telefona takarak önce
[email protected] hesabının şifresini ele geçirdi. Ardından Icloud hesabını ve şifrelerini. 19 Aralık tarihine ilişkin nöbet çizelgesi, 1034 adet fotoğraf, 36 imessage ve whatsapp mesajları vardı telefonda.
Savcının ve emniyetin cemaatçi polis diye pazarladığı Altıntaş’ın İphone 4S marka telefonundan çıkan fotoğraflar arasında şunlar dikkati çekiyordu: “Sosyal Doku grubunun tarihi evler önünde çekilmiş fotoğrafları, Halep işgalini protesto eylemi ile ilgili olarak 10 Aralık 2016 İstanbul’da yapılan terör saldırısını lanetleyen Sosyal Doku Vakfı yazılı resim, cami içerisinde yemek yiyenlerin ve ibadet edenlerin olduğu fotoğraflar, bir dini grubun sohbet ve yemek gibi çeşitli faaliyetlerinin olduğu fotoğraflar, Halep’teki katliamı protesto etmek için yapılacak basın açıklamasına davet broşürü resmi, Halep’e yol açın başlıklı broşürün resmi, dini sohbetleri yapan bir grubun fotoğrafları, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’a ait kitap tanıtımı ve makalesinin olduğu fotoğraflar…”
BYLOCK ÇIKMADI AMA; IŞİD, EL KAİDE NE ARARSAN VAR!
Mesajlar da benzer şekilde vakıf merkezliydi. Ses dosyaları ve videolarda ağırlıklı olarak Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’ın yaptığı konuşmalardı. Savcı Mevlüt Mert Altıntaş’ta Bylock bulamadı. Ancak bilirkişi raporlarına göre, Altıntaş’ın telefonunda Suriye’deki IŞİD, EL Nusra gibi grupların kullandığı bilinen Telegram yüklüydü.
Altıntaş’ın telefonundan çıkan 9 Aralık 2016 tarih ve 11:44 saatli mesaj da dikkat çekiciydi. Yazışma IŞİD lideri Bağdadi ile ilgiliydi. Sosyal Doku grubuna düşen mesajın içeriğinde şöyle deniliyordu “Böyle bir yazı geldi. Doğrudur. Bu tarz yazılar hep gelir ama yazı gelmeden önce Adnaninin ölümünden sonra İŞİD’in yeni sözcüsü Hasan Mucahir ve örgütün lideri Bagdadiye ait olduğu söylenen ses kaydında Türkiye’deki tabanlarına eylem çağrısı yaptı. Türkiye’nin diğer ülkelerdeki temsilcilik, konsolosluklarına eylem yapmalarını söyledi. Adamlarla fiilen açık bir savaş halindeyiz. Böyle çağrılar yapmalarına şaşırmamalı. Allah müslümanları ve muharip olmayan sivilleri şerlerinden korusun”
Savcı iddianameye bunu alırken, ‘eylemi gerçekleştiren terörist Mevlüt Mert Altıntaş’ın polis memuru olmasına rağmen eylemin bir polisiye eylem olmadığı, istihbaratçı bakış açısıyla hazırlanan, istihbari açıdan sonuç almaya odaklı istihbarat eylemi tarzındaki bir terör eylemi olduğu belirlenmiştir’ ibarelerini kullanmıştı. Altıntaş ne kadar profesyonelse suçlarını ve eldeki delilleri gizleme konusunda savcının o kadar becereksiz olduğunun da ispatıydı bu. Altıntaş’ın istihbarat kaynakları, telefon, laptop, sosyal ilişkilerinde gizliydi çünkü. Bu güçlü ve açık deliller soruşturulmadı. Varolan veriler de Savcı Adem Akıncı’nın marifetiyle, polis fezlekesinden kopyala-yapıştır yöntemiyle cemaate yamandı. Gerçekleri araştırmak yerine, iftiralar silsilesi hazırlandı.
Suikastçı Mevlüt Mert Altıntaş’ın cep telefonu ve bilgisayarlarında bıraktığı dijital izler doğrudan Sosyal Doku Vakfı’na, Nurettin Yıldız’a, Selefi ve radikal gruplara, El Kaide, El Nusra gibi yapılara gidiyordu. Bu bilgiler iddianameye yansıyan ve üstüne gidilmeyen teknik delillerdi.
NURETTİN YILDIZ VİDEOLARI, HAMAS VE ÇEÇEN MARŞLARI
Dijital deliller bununla sınırlı değildi elbette. Yine 26 Ocak 2018 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporu içeriğine göre; Toshiba marka 1411143A840FARGO1S seri numaralı 8GB kapasiteli USB içinde çeşitli metin dosyaları, elektronik tablolar, Sercan Başar (eski ev arkadaşı) ve Mevlüt Mert Altıntaş’a ait resim dosyaları, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’a ait video görüntüleri (sohbet) ile Çeçen Marşı ile Hamas Marşı gibi ses dosyaları vardı. Altıntaş’ın ‘
[email protected]’ isimli e-posta adresi üzerinde yapılan çalışmalar da başka neticeler elde edilmişti. Google Driver hesabına erişim gerçekleştirilen bu hesabın içeriğinde IŞİD terör örgütüne ait “Ebu Basir El Hindi’nin hikayesi.mp4” isimli video dosyasına, “sosyaldoku.rar” isimli dosyaya ve “kurtuba.apk” isimli androit işletim sistemine ait kurulum dosyasına rastlanılmıştı.
Altıntaş’ın bağış, kurban ve banka hesaplarından destek çıktığı, radikal örgütlerle el ele yürüyen bir yapı olan Kurtuba, Suriye’deki cihatçılara araç ve yardım götüren dernekti.
EL KAİDE’NİN CİHAT VİDEOSUNU SEYREDİP NEDEN SİLDİ?
Mevlüt Mert Altıntaş ile Serkan Özkan’ın Keçiören’deki evlerinde ortak kullandıkları bilgisayarın internet ve web taramaları da bir çok irtibatı açık ediyordu. En önemli delillerden biri Altıntaş’ın 14 Şubat 2016 tarihinde youtube’dan indirdiği “El Kaide – sen ancak kendinden sorumlusun” isimli cihat videosuydu. Şubatta indirilen o video suikastten bir gün önce silinmişti. Aynı gün Altıntaş’ın yazıştığı
[email protected] isimli email adresine 15:57’de Arapça olarak “Selamün Aleyküm” ile başlayan bir mesaj gelmişti. Saat 15:57:39 sıralarında ise “Sırf Allah rızası için başka bir menfaat gözetmeden” mesaj başlığı ile mesaj gönderilmişti. Bu mesajlar 16:04:40 sıralarında ise Mevlüt Mert Altıntaş tarafından Arapça harflerle “Ve Aleyküm Selam” denerek cevaplanmıştı. Yazışmalar taslaklar kısmında yapılmıştı. Bilirkişi raporuna göre bu üç kayıtta görüntülenmişti.
Savcı iddianamenin bütününde olduğu gibi bu delillerde de Altıntaş’ın F…ö taktiği kullandığı iddiasını yazmıştı. Oysa olay daha vahim ve ciddiydi. Apaçık deliller görmezden geliniyordu. Suikaste giden ve muhtemelen öleceği bir cihat eylemi yaptığını düşünen/bilen Altıntaş neden izlediği videoyu silmişti? Taslaklar üzerinden Arapça yazıştığı kişi kimdi? Altıntaş’ı kim ya da kimler yönlendirmişti? Savcı Adem Akıncı, bu soruları araştırmak yerine, Altıntaş’ın İzmir’deki polis okulundaki arkadaşları ve Hizmet Hareketi ile olası irtibatları üzerinden farazi bir örgüt kurmayı seçti. Gerçek örgütü araştırmak istememişti.
RUS HAYAT KADINLARININ SIRRI
Nurettin Yıldız’ın Ankara’daki sohbet hocalarından İbrahim Yılmazoğlu, Karlov suikastçisi Altıntaş’ın aralık ayında son iki haftada sohbetlere katılmadığını savcıya anlatmıştı. Yılmazoğlu, çevresindekilere ‘grupta bulunan üyelere sahip çıkmaları talimatını verdim’ dediğini de aktarmıştı savcıya. Rastgale buluştukları söylenen sosyal doku da emir-talimat ilişkisi ve bir hiyerarşi vardı muhtemelen.
Yılmazoğlu’nun sohbet halkasındaki polisle ilgili endişeleri haksız değildi. Tetikçi polisin Sosyal Doku ve cihatçılar dışında da meşguliyetleri vardı. Altıntaş, avukat arkadaşıyla kaldığı Keçirören’deki evine 26 Ekim 2016 tarihinde Rus uyruklu bir hayat kadını getirmişti. Adı Natalya Vladimirovna Loginova’ydı. Mevlüt Mert Altıntaş, 21 Kasım’da Hilton Otel’e bir başka rus kadına gidecekti. Bu kez telefonla yazıştığı isim Ekaterina Beshıbırlık diye kayıtlı bir isimdi. Rus kadınlarla Ankara, İstanbul ve İzmir’de fuhuş aracılığı yaptığını kabul eden o isim Mert Altıntaş’ın haberleştiği +796 031 20 389 abone numaralı telefon hattının Elena Andryevana Ahrem tarafından kullanıldığını söyledi. Hayat kadınlarının ifadeleri, kroki çizimleri, HTS’ler ilişkileri doğruluyordu. Büyükelçi Karlov’u suikastle katleden Altıntaş’ın savruluşu bununla sınırlı değildi. Ankara’da yaşayan A.K. isimli bir eşçinselle de fotoğraf paylaşımları ve yazışmaları delil dosyalarına girdi. Eşçinsellerin kaydolduğu bir siteye fotoğraflarını kaydettirmişti Altıntaş. Savcı o ismi tanık listesinin başına aldı. Ancak Rus hayat kadını Elena Andreyava Ahrem’in kim olduğunun peşine düşmemişti. Rus hayat kadınlarının İslamcı radikal yapılar etrafında gezinen bu tetikçi polisle iş ve ilişkilerinin başka boyutları var mıydı? Bu araştırılmadı.
Altıntaş’ın rehberinde bir başka Rus vatandaşı daha vardı. 0 545 44x 68 xx abone numaralı telefon sahibi Rus Kültür Derneği’nden İrina Korkut’tu o isim. Whatsaap’tan Altıntaş’ın bu kişiye 09 Aralık 2016 tarihinde saat 14:12:10 attığı “Merhaba” şeklindeki mesajı cevapsız kalmıştı. Altıntaş ya suikast öncesi bilgi almak istiyordu, ya da aldığı istihbaratı teyit edecek kaynaklar arıyordu. Ya da ortada kimsenin sorgulamadığı bir başka bağ ve ilişki daha vardı.
RUS HEYETİNİN ANKARA SORGULARI
İrina Korkut savcı ifadesinde telefon numarasının derneğin sosyal medya numarası olduğunu o gün kendisinde değil, Olena Güven isimli bir başka çalışanda bulunduğunu söylemişti. Ancak İrina Korkut, kreşten çocuğunu alarak 19 Aralık’ta sergiye katılmıştı. Savcılıkta verdiği ifadede çocuğunun rahatsız olması nedeniyle sergiyi erken terk ettiğini, merdivenlerden inerken silah seslerini duyduğunu, panik ve korku ile hızla olay yerinden uzaklaştığını anlatmıştı. İrina Korkut, 7 Şubat 2017 günü yani suikastan iki buçuk ay sonra bir başka heyet tarafından sorgulanacaktı. Bu kez gelen Rusya Federasyonu Heyeti’nde kişiler gelmişti. Karlov suikastı ile ilgili sorular sordular, son olarak telefonunu alıp kayıtlı numaraları kontrol etmişlerdi. İrina Korkut’un Samsung marka telefonunda regrann isimli program bulunmuştu. Heyet kontrol yaptı. Korkut, bu programın kayıtlı olmayan yabancı numaraları göstermek için yüklediğini söylemişti. O programdaki aramaların arasında Mevlüt Mert Altıntaş’ın telefonu da vardı.