CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, sulh ceza hâkimliklerinin, cumhuriyetin ilk yıllarında çalışan İstiklal Mahkemeleri ve 27 Mayıs 1960 hükûmet darbesinden sonra Yassıada'da faaliyet gösteren mahkemelerden hiçbir farkının olmadığını söyledi. Tanal, sulh ceza hâkimliklerinin iktidarın sopasından çıkartılması, adil yargılama ve herkesin adalete sığınması için bu yasanın değiştirilmesini istedi.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ise İçişleri Bakanlığı'nın gizli damgalı bir evrakını göstererek, "İçişleri Bakanlığı ve çeşitli valilikler, HSYK'ya yazı yazarak 12 hâkimi şikâyet etmiş ve bu 12 hâkim hakkında HSYK tarafından soruşturma açılmıştır. Bu hâkimlerin tek suçu; idarenin aleyhine karar vermektir. Bu, hukuk devleti adına bir skandaldır. Aynı zamanda, 12 hâkim hakkında soruşturma açılmasının yanı sıra bazı hâkimlerin terfileri de durdurulmuştur. AKP iktidarı, beğenmediği, kendi aleyhine karar veren herkesi âdeta suçlu olarak görmekte ve cezalandırmaktadır." şeklinde konuştu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 42'nci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanvekili Pervin Buldan yönetiyor. Sulh ceza hakimliklerinin kaldırılmasına yönelik CHP'nin verdiği kanun teklifi yapılan oylamada reddedildi. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, yargıya olan güvenin her geçen gün azaldığını, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın da yaptığı bir konuşmada bunu itiraf ettiğini söyledi.
MECLİS GENEL KURULU'NDA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN 12 HAKİMİ HSYK'YA ŞİKAYET ETTİĞİ GİZLİ DAMGALI EVRAKINI GÖSTERDİ
"Yargıya olan güvenin yüzde 30'lar seviyesine düşmesinin sebebi nedir? Yargı neden gitgide güven kaybetmektedir?" diye soran Yarkadaş, bunun başlıca sorumlusunun AK Parti iktidarının yargı üzerinde uyguladığı politikalar olduğunu savundu. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), AK Parti'nin âdeta bir kolu hâline geldiğini dile getiren Yarkadaş, "Elimde İçişleri Bakanlığı'nın gizli damgalı bir evrakı var. İçişleri Bakanlığı ve çeşitli valilikler, HSYK'ya yazı yazarak 12 hâkimi şikâyet etmiş ve bu 12 hâkim hakkında HSYK tarafından soruşturma açılmıştır. Bu hâkimlerin tek suçu; idarenin aleyhine karar vermektir. Bu, hukuk devleti adına bir skandaldır. Aynı zamanda, 12 hâkim hakkında soruşturma açılmasının yanı sıra bazı hâkimlerin terfileri de durdurulmuştur. AKP iktidarı, beğenmediği, kendi aleyhine karar veren herkesi âdeta 'suçlu' olarak görmekte ve cezalandırmaktadır. Rezalet bununla mı bitmektedir? Kuşkusuz hayır. AKP iktidarı tarafından 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının ardından bizzat Tayyip Erdoğan eliyle kurdurulan sulh ceza hâkimlikleri vardır. Özel yetkili mahkemelerin kapatılıp sulh ceza hâkimliklerinin devreye sokulmasıyla birlikte yargı, iktidarın sopası hâline gelmiştir ve AKP iktidarının aleyhine kim konuşuyorsa, kim AKP iktidarından şikâyetçiyse onun hakkında derhâl sulh ceza hâkimlikleri devreye girmekte ve âdeta yargısız infaz yapmaktadır. Bu sulh ceza hâkimliklerinin başına getirilen hâkimlerin birçoğunun ise 17-25 Aralık operasyonlarının ardından Tayyip Erdoğan ve yakın çevresini kurtaran hâkimlerin olması kuşkusuz tesadüf değildir. 17-25 Aralık yolsuzluk ve hırsızlık operasyonlarında dosyaları kapatanlar, bugün sulh ceza hâkimliklerinde ödüllendirilmiştir. Bu hâkimliklerden herhangi bir adaletin beklenmesi mümkün değildir, bu yüzden sulh ceza hâkimliklerinin bir an önce kaldırılması gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
TANAL: SULH CEZA HAKİMLİKLERİ KALDIRILSIN
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da yaptığı konuşmada sulh ceza hâkimliğini eleştirdi. İlk kurulduğu zaman İstanbul'da 38 tane sulh ceza mahkemesi olduğunu dile getiren Tanal, "38 tane sulh ceza mahkemesi 6 tane sulh ceza hâkimliğine indi; 38'den 6'ya indi. O dönemde mevcut olan sulh ceza mahkemelerinin tüm yetkileri asliye ceza mahkemelerine iletildi. 38 tane sulh ceza, 55 tane de asliye ceza mahkemesi vardı. Ve eğer herhangi bir tutuklama, arama veya gözaltı kararı verilecekse bu ne usulüyle oluyordu; nöbet usulüyle oluyordu. Nöbet usulüyle olduğu zaman doğal olarak 'tabii yargıçlık ilkesi' gerçekleşiyordu. Bu yasa değişti. 6 tane sulh ceza hâkimi var, 6 tane. Netice itibarıyla 38 tane sulh ceza hâkimini, bunları kontrol edemeyeceklerini anlayan zihniyet 6'ya düşürdü. Bunu 6'ya düşürdüğü zaman da bir çember oluşturuldu. Bunun itirazını asliye cezaya yapamazsınız; 1 sulh cezanın itirazını 2'ye yapabilirsiniz, 2'ninkini 3'e yapabilirsiniz... Yani çember etrafında dönüyor. Örnek anlamında, mesela; İstanbul'da 6 tane sulh ceza hâkimi, 17-25 Aralık soruşturmasında yani o dönem yolsuzluğa ve hırsızlığa bulaşmış olanların hepsini tahliye eden hâkimler tarafından atandı. 17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk operasyonunda tahliye kararı verip buraya atanmayan yargıç var mı? Yok. Tamamı oradan atandı ve aynı zamanda paralel polislerin hakkındaki soruşturmada arama, tutuklama kararını veren yine aynı hâkimler. Bunların hepsi tesadüf mü? Yine aynı şekilde, avukatların tüm itirazlarını reddedenler yine aynı hâkimler. Yani hırsızlık ve yolsuzluk operasyonunda bunlara itiraz ediyorsunuz, yine aynı hâkim bakıyor, tutuklamaya aynı hâkim bakıyor, aramaya aynı hâkim bakıyor. Bu, doğal yargıçlık ilkesine aykırı değerli arkadaşlar. Bu neye benzer, biliyor musunuz? 2014 yılında kurulan bu ceza hâkimliklerinin -hani, hep şikâyet edilir ya- cumhuriyetin ilk yıllarında çalışan İstiklal Mahkemeleri'nden ve 27 Mayıs 1960 Hükûmet darbesinden sonra Yassıada'da faaliyet gösteren mahkemelerden hiçbir farkı yoktur. Onun için biz, bu sulh ceza hâkimliklerinin iktidarın sopasından çıkarılması için, adil yargılama için, herkesin adalete sığınması için bu yasanın değiştirilmesini talep ediyoruz." şeklinde konuştu.
'SEN AK PARTİ MİLLETVEKİLİSİN, AĞABEYİN HSYK'DA'
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya'nın sürekli laf atması üzerine Tanal, "Sen milletvekilisin, ağabeyin HSYK'da. Biriniz AK milletvekili, biriniz HSYK üyesi." tepkisini gösterdi. Laf atmadan söz alan Özkaya, "Ben, 2003-2007 yılları arasında AK Parti'nin Çankaya İlçe Başkanı'ydım. 2003-2007; 2007 ve 2011 seçimlerinde de milletvekili adayıydım. Ağabeyim, 2014 Anayasa değişikliğinden sonra Sayın Cumhurbaşkanı'nın takdirleriyle HSYK üyesi oldu. Yani ben ve ağabeyim bu görevlere gelmeden önce de ben bu partinin yöneticisi ve milletvekili adayıydım, bunları kısaca bilginize sunayım. Sulh ceza mahkemeleri bir tedbir mahkemeleridir. Bilirsiniz ki, -siz de avukatsınız- hepsi görevlerini sırasıyla ve nöbet usulü yaparlar. 'Nöbetsiz, efendim, A hâkim, B hâkim…' böyle bir şey yok. Bu hâkimlere de bühtanda bulunuyorsunuz, o hâkimlerle ilgili haksız suçlamalarda bulunuyorsunuz. Dolayısıyla hem şahsıma, hem ağabeyime hem de bu mahkemelerdeki hâkimlere karşı haksız bühtanınızı size aynen iade ediyorum." çıkışında bulundu.
Mahmut Tanal ise "Sulh ceza hâkimlerinin içerisinde uzun adama hayranlığını ifade eden, Sayın Cumhurbaşkanı'na 'uzun adam' diyen HSYK üyesi tarafından… Yani ağabeyiniz de o heyet içinde bulunduğu hâkim bunu söylüyor, ben söylemiyorum milletvekili. O hâkim şu anda bu 6 tane sulh ceza hâkiminin içerisinde. Hâkimler ne olur? Hâkimler tarafsız olur, bağımsız olur. Keşke CHP'den milletvekili adayı olan kadar onur gösterseydiniz. O, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'tu. Cumhuriyet Halk Partisi üyesiydi. Gösterildiği zaman istifa eden bir onur sahibiydi. Bu onuru AKP içerisinde gösteren birisi olursa önünde saygıyla eğilirim. Özdemir Özok'un pabucu kadar olamazsınız. Özdemir Özok dedi ki; 'Ben tarafsız yargıdan yanayım. Ben bir siyasi parti üyesiysem, Cumhurbaşkanı beni eğer Anayasa Mahkemesi üyesi olarak seçmişse ben bundan istifa ediyorum.' Keşke bu onuru gösterebilseydiniz. Bu onuru gösterebilmeniz için daha sizin çok un yemeniz gerekiyor. Daha çok ekmeğe ihtiyacınız var, çok paraya ihtiyacınız var, çok katlara ihtiyacınız var, çok yatlara ihtiyacınız var sizin. Allah'a kurban olasınız. Allah bunun hepsini burnunuzdan fitil fitil getirecek, merak etmeyin." diye konuştu.
Cihan CİHAN