"Sulh ceza hakimliği Cumhuriyet’in temeline konulmuş bir dinamittir"

İnsan Hakları İzleme ve Değerlendirme Merkezi (İHİDEM) ile Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk ve Sanat Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen İnsan Hakları ve Adalete Erişim Paneli’nde Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklar tartışıldı.
İnsan Hakları Gündemi Derneği Başkanı ve Ceza Hukuku Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Günal Kurşun, paneldeki konuşmasında sulh ceza hakimliklerinin ülkeye büyük zarar verdiğini söyledi. Kurşun, şöyle konuştu: “Sulh ceza hakimliği hukuk devleti açısından bu cumhuriyetin temeline konulmuş bir dinamittir. Sulh ceza hakimliği kurulmadan önce bir özgürlük hakimliği projemiz vardı. O kadar özgürlükleri savunacak hakimler oluşturacaktık ki o hakimler sadece özgürlük lehine karar verecekti. Zamanın adalet bakanı güllük gülistanlık, pembe bir tablo çiziyordu.” diye konuştu.

Günlerdir araştırdığını ve sulh ceza hakimlerinin bir tane bile özgürlüğü savunan kararını bulamadığını dile getiren Kurşun, şunları kaydetti: “Senelerdir kurgulanan, yargı kararı veren bu hakimliklerin bir tane bile uluslararası insan hakları metinlerine atıf yaparak tutuklamama kararı verdiğini bulsam dişimi kıracağım. Hep tutuklama. Tutuklama makinesine dönüşmüş bir yargı aygıtı oluştu.”

Panelin moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Metin Günday, Türkiye’nin özgürlükler, adalete erişim ve insan hakları konusunda bir arpa boyu yol alamadığını belirtti. Günday, sözü Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e verirken “Sayın Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenen ve şifahi olarak açıklanan bir iddianame ile yargılanmaktadır.” ifadesini kullandı. Erdem Gül de 13 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarında Türkiye’nin 12 Eylül darbe dönemi şartlarından daha sıkıntılı günler geçirdiği söyledi. 12 Eylül sonrası dönemde ‘Aydınlar Bildirisi’ne imza atanların hiçbirisinin tutuklanmadığını ifade eden Gül, bu yılın Ocak ayında ‘Barış İçin Akademisyenler’ adıyla bildiriye imza atan akademisyenlerin ise tutuklanarak cezaevine gönderildiğini dile getirdi.

Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’da, “Eşitlik yok, tarafsızlık yok. Yolsuzluk kültürü yerleşmiş. Cezasızlık kültürü var. Adil kararlar verilmiyor.” ifadesini kullandı.

Yargının  durumu buysa adalete  erişilemez

İstanbul Barosu eski başkanı Avukat Turgut Kazan da 12 Eylül darbesinin ardından iyice kötüleşen yargının şimdi ‘kötünün kötüsü’ haline geldiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı’na hakaret davalarıyla herkesin susturulduğunu belirten Kazan, “Sulh ceza hakimleri tweet atanları Cumhurbaşkanı’na hakaretten hapse atıyor. Gazete basanı, gazeteci döveni tutuklamıyorlar. Temel hakları doğru yazmak yetmez, koruma mekanizmanız iyi olmalıdır. Bu mekanizma da yargıdır. Yargının durumu buysa haklarınız korunamaz, adalete de erişilemez. ” yorumunu yaptı.

05 Mayıs 2016 11:45
DİĞER HABERLER