Sultanın Sırrı ortaya çıkıyor

Sultanın Sırrı ortaya çıkıyor
Ömer Erbil'in senaryosunu yazdığı, Hakan Şahin'in yönettiği 'Sultanın Sırrı' filminin çekimleri başladı. Aralık ayında gösterime girecek olan film, II. Abdülhamit'e ait bir sırrın peşinde koşan Amerikan ajanının mücadelesini anlatıyor.
İstanbul'un yeraltında geçen filmde, 1200 yıllık dehlizler kullanılıyor. Senaryosu, Dan Brown'un aynı adlı kitabından sinemaya aktarılan Da Vinci'nin Şifresi'yle benzerlik gösteren filmin senarist, oyuncu ve yönetmeniyle konuştuk. Osmanlı Devleti hükümdarlarından II. Abdülhamit'in petrol ile ilgili sırrından haberdar olan Amerikalı bir profesör bir gün İstanbul'a gelir. Topkapı Müzesi'nde saklı gizemli sandığı bulmak için çabalar. Profesörün karşısına gizli bağlantıları olan bir müze müdürü çıkar. Sonunda yer altına inmeye karar verir ve macera başlar. Bu senaryo Dan Brown'un tartışmalara yol açan Da Vinci'nin Şifresi filmini hatırlatmış olabilir size. Ama biz Ömer Erbil'in senaryosunu yazdığı, Hakan Şahin'in yönetmenliğini üstlendiği 'Sultanın Sırrı' filminden bahsediyoruz. Ünlü bir ressamın değil, bir Osmanlı Sultanı'nın sırlarından... İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı tarafından desteklenen filmin çekimleri İstanbul'da başladı. Başrollerini Amerikalı Mark Dacascos, Emanuel Betencourt, Sinan Albayrak, Burak Sergen, Zeynep Beşerler'in paylaştığı filmde Şerif Sezer, Semih Sergen, Tayfun Sav, Altan Akışık, Muhammed Cangören ve Elif Duru da rol alıyor. Sultanın Sırrı'nın setini ilk gün Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da ziyaret etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın senaryo desteği verdiği filmin çekimlerini yerinde inceleyen Günay, oyuncularla bir süre sohbet etti. Filmin senaristi ve yapımcısı Ömer Erbil'e filmin Dan Brown'un senaryosuyla benzerliğini soruyoruz ilk önce. "Bu filmin senaryosu yazılırken Brown'un kitabı henüz basılmamıştı." diyor. Basında yer alan haberlere açıklık getiriyor: "Benzetiliyor olması güzel bir şey. Dünyaca bilinen bir hikaye. Ancak hayaller üzerine yazılmış. Bizim hikayemizin temelleri var ve gerçeklere dayanıyor. Arşiv belgeleri, yerli yabancı kaynaklar hikayemizin gerçekliğini güçlendiriyor." 'Dan Brown milyonlarca insanı kutsal kaseye inandırdı.' diyen Erbil'in 'bu toprakların' yazılı kaynaklardaki gerçeklerini beyazperdeye aktardıklarını anlatırken gözlerinin içi gülüyor. Yönetmen Hakan Şahin ise iki filmin karşılaştırılmasından rahatsızlık duymuyor. Şahin, Sultanın Sırrı'nın diğer filmden daha kaliteli olacağından emin bir şekilde sözü alıyor: "Hollywood'un çektiği bir filme rakip gösteriliyoruz. Bu bizi mutlu eder. Biz İstanbul'un güzelliklerini, yer altı dehlizlerini yeni bir sinema diliyle anlatacağız." 'Film neyin altını çiziyor?' sorusuna ise iç çekerek cevap veriyor: "Bugün yeni dünyaya şekil veren petrolün önemini yıllar önce bir Osmanlı hükümdarı biliyordu. Zenginliklerimizi ve İstanbul'u anlatma derdindeyiz." Bu filmde anlatılanların hepsi gerçek Filmin hikâyesini, nerelerde çekileceğini soruyoruz yönetmene. Başlangıçtaki 15 dakikalık bölüm Batman'da çekilecek. Profesör ile müze müdürünün karşılaştıkları bu sahne için önceleri Kerkük düşünülmüş, ancak izin alınamadığı için Batman ayarlanmış. Diğer bütün sahneler ise İstanbul'da çekilecek. Yönetmen, filmin bütün konusunun gerçek olduğunu söylüyor, sadece karakterler hayali. Topkapı Sarayı, Yıldız Sarayı, Arkeoloji Müzesi, Ayasofya gibi tarihi mekânlar gerçekliği artırmak için filme mekân olarak seçilmiş. 1200 yıllık dehlizler kullanılıyor Yönetmen ve senarist film için 1,5 yılda masa başı işleri halletmiş, filmin çekileceği mekânları da beraber gezmiş. İstanbul Üniversitesi'nden uzmanları ve mağaracıları yanlarına almayı ihmal etmemişler tabii. Ne de olsa yer altından ne çıkacağı belli olmaz. Yönetmen bazı dehlizlerde gaz ölçümleri yaptıklarını, bazılarını ise ilaçladıklarını söylüyor. İstanbul'un yollarının altında aynı büyüklükte yolların olduğunu öğrenince biz de şaşırıyoruz. Erbil ise, 'Yeni mekânları gün ışığına çıkarıyoruz, dokusu bozulmamış 1200 yıllık dehlizleri seyirciye gösteriyoruz.' diyor. Filme olan merakımız biraz daha artıyor. 25 Hollywood oyuncusu oynamak istedi 4 milyon TL bütçeli film, 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından destekleniyor. Filmde birçok Hollywood oyuncusuna teklif götürülmüş. Yurtdışındaki oyuncuların filmin senaryosunu çok beğendiğini ve filmde yer almak istediğini söyleyen yönetmen, filmde neden yer alamadıklarını ise şöyle anlatıyor: "En az 25 oyuncuya teklif götürdük. Amerikan emperyalizmini eleştirmesine rağmen Amerikalı oyuncular tarafından çok beğenildi. Onların programı iki yıl önce hazırlandığı için projede yer alamadılar. Ama Mark Dacascos ile Emanuel Betencourt ile anlaştık." Benim için yeni bir fırsat Emanuel Betencourt: Bu senaryo hem geçmişten izler taşıdığı hem de geçmişi bugünle harmanlayarak günümüz dünyasında neler olup bittiğini anlattığı için çok değerli. Bu çeşit bir film için kusursuz bir zamanlama. Oldukça etkileyici ve güçlü bir film olabileceğini söyleyebilirim. Benim için yeni bir fırsat ve yeni bir tecrübe, filmin bir parçası olabilmekten oldukça mutluyum. Gençler için oynuyorum Zeynep Beşerler: Müzenin müdür yardımcısını oynuyorum. Film gerçekleri işliyor. Bu, beni çok etkiledi. Çok güçlü bir senaryosu var. Gençlerimiz okumadığı için bu tür bilgileri bilmeden yaşıyorlar. Onlar öğrensin diye bu filmde rol aldım. Çok konuşulacak bir film olacağını düşünüyorum. Süprizlerle dolu bir film Burak Sergen: Film, çekilen mekanlar açısından dört dörtlük. Uzun yıllardır saraylarda film çekimi için izin alınamıyordu. Biz bunu başardık. Türk Amerikan ortak yapımı bir film. Çekilen mekanlar ve senaryosu açısından çok gizemli. Senarist seyirciye ufak sürprizler hazırlamış ve bu filmi daha da çekici hale getiriyor. Da Vinci'nin Şifresi filmiyle senaryo olarak benzerlik yok. Tüm gizem uyandıran filmler ona benzetiliyor bu yanlış. Ufak göndermeler var ama özgün bir senaryo. Senaryodan etkilendim Sinan Albayrak: Senaryoyu okuduğumda başlangıcı ve sonunun çok mantıklı hikayelerle birbirine bağlandığını gördüm. Bu beni cezp etti. Böyle senaryolar çok az yazılıyor. Burada bir ekip çalışması var. Ayrıca İstanbul'un yeraltı şehri bu filmle keşfedilecek. Bunun bir ilk olması ve böyle bir projede yer almak heyecan verici. Örneğin Abdülhamit'in tahttan indirildiği salonda biz çekim yaptık, orada 4 kapı bulunuyor ancak ikisi sahte. Herhangi bir baskın anında orayı terk edebilmek için yapılmış kapılar bunlar. Bunları yakından görmek heyecan verici.
24 Temmuz 2010 09:10
DİĞER HABERLER