Şüphelilerden bile uzak duralım

Samanyoluhaber.com yazarlarından Abdullah Aymaz, 'Şüphelilerden bile uzak duralım' başlıklı yeni köşe yazısında önemli uyarılarda bulundu.
Seneler önce Risale-i Nurlar’da ismi geçen bir ablamızın oğlu, İtalya’da büyük bir iş adamı ile ticarî iş görüşmeleri yapar. (Bazı kanunsuz durumlardan dolayı başlarına bir iş gelmesin diye maalesef isimleri tasrih edemiyorum. A.A.)  O zat, kendisini  her ay, ailenin mutad yapılan yemeğine davet eder. Bu baş patron yemek sırasında bizimkine  “Sen, Muhyiddin İbn-i  Arabi’yi tanıyor musun?” diye sorar. O da  “Meşhur bir İslâm büyüğüdür.” diye cevap verir. Yemekten sonra onu, kendi özel odasına davet eder.  “Burası bana ait. Hiç kimse girip çıkamaz. Ben Muhyiddin İbn-i Arabiyi tanıyarak, kitaplarını okuyarak Müslüman oldum. Bunu ailem de bilmiyor. Bak Kur’an’ın pek çok meali var. Okuyorum. Gel seninle beraber bir namaz kılalım” der. O da “Biraz önce yemekte beyaz şarap içtiniz. Bu durumda hemen namaz kılmak olmaz.” diye karşılık verince, bu sefer  “Ben Kur’an’ı araştırdım,  Beyaz şarap haramdır diye bir âyet görmedim” der.  “Efendim, Kur’an sarhoşluk veren şarabı misal olarak veriyor. İslâmda KIYAS  diye bir dini delil vardır. Onunla kıyas edilerek sarhoşluk veren, hatta uyuşturucu maddeler içeren şeyler de haram sayılır. Yoksa Kur’an beyaz şarap, rakı  viski v.b.  şeyleri birer birer saymaya kalksa kütüphaneleri dolduran bir Kitap olurdu.” der.

İslam’da malum olduğu üzere edille-i şer’iyye olarak Kitap, Sünnet, İcma ve Kıyas vardır. Hadis-i şeriflerde, Haram  ve Helal’in beyan edildiği ifade edildikten sonra arada bir takım şüpheli şeylerin olduğu, bunlardan bile çekinilmesi gerektiği beyan edilmektedir. Onun için çok dikkatli  ve hassas olmalıyız; sarhoşluk verenlerden uyuşturuculardan, hatta uyuşturucu şüphesi bulunan şeylerden bile çok uzak durmaya çalışmalıyız.

Son zamanlarda Amerika, Kanada, Avustralya ve bazı Avrupa ile Güney Amerika ülkelerinde, Ayahuasca gibi bitkisel karışımlar ve çeşitli psikedelik maddeler ile mantarların, bazı ağır psikolojik rahatsızlıkların – özellikle travma sonrası stres bozukluğu, derin depresyon ve anksiyete – tedavisinde, tıbbî gözetim altında kullanıldığına dair haberler ve uygulamalar dikkat çekmektedir.

Bu gelişmeler, elbette bilimsel ölçülerle ve uzman doktor, psikiyatrist veya onaylı terapistler denetiminde, yasal zeminde sürdürülen klinik araştırmalar ve medikal uygulamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde ayrı bir kategoride düşünülebilir.

Ancak bu tür maddelerin, bilimsel olmayan, ehliyetsiz kişilerce, özellikle mistik deneyimler, spiritüel açılım veya içsel yolculuk iddialarıyla keyfî biçimde kullanılmasının hem fiziksel hem ruhsal bakımdan ciddi riskler barındırdığı açıktır.

Bu noktada, Hizmet Hareketi olarak bizler tarafından; böylesi uygulamaların desteklenmediğini, tavsiye edilmediğini ve hareketimizin prensipleriyle bağdaşmadığını açıkça ifade etmek isteriz. Gerek Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Risalelerde çizdiği sahih yol, gerekse muhterem Hocaefendi’nin uzun yıllardır ısrarla üzerinde durduğu ilmî, manevî ve Kur’anî çizgi, bu tür arayışlara açık bir yönelişi hiçbir zaman tasvip etmemiştir.

Ruhî ve zihnî şifanın yolu, ilme ve hikmete dayalı, sahih kaynaklardan beslenen, helâl daire içinde yürütülen yöntemlerle aranmalıdır.
07 Ağustos 2025 12:18
DİĞER HABERLER