Son Halife Abdülmecid Efendi, hilafetin kaldırılmasıyla ülkeden sürülmesine rağmen Türkiye'yle olan gönül bağını koparmıyor.
1939 Erzincan depremi üzerine, Hindistan'da Türkiye için yardım kampanyası başlatıyor. Abdülmecid Efendi, hatırı sayılır bir meblağ toplanmasına vesile oluyor.
3 Mart 1924 tarihinde kaldırılan halifelik makamı, bugün de tartışılan konular arasındaki yerini koruyor. Halifeliğin kaldırılışının 88. yılında son halife Abdülmecid Efendi ile ilgili bilgiler kısıtlı ve eksik. Ufuk Yayınları'ndan çıkan 'Son Halife Abdülmecid Efendi' kitabının yazarı, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Satan, yakın tarih ile ilgili çarpıcı bilgiler veriyor. Kitapta yer alan bilgiye göre, 1939 Erzincan depremi üzerine Son Halife Abdülmecid Efendi, kızı ve damadını devreye sokarak Türkiye için yardım toplatıyor. Hindistan'da Türkiye için yardım kampanyası başlatan Abdülmecid Efendi, hatırı sayılır bir meblağ toplanmasına vesile oluyor. Son Halife, kâtibi Salih Keramet Nigar'a yazdığı mektupta, şu ifadeleri kullanıyor: "Kızım Dürrişehvar ve damadım Azam Cah, Hindistan'da Anadolu felaketzedeganı için bir iane cemiyeti teşkil ederek ve başta Nizam hazretleri vererek, ebeveynim himmetlerine küçük şehzadeler de iştirak etmişler ve büyük miktarda para toplanmış." Damadı, daha önceki çalışmaları Cumhurbaşkanı'na (İsmet İnönü) yazmasını istiyor. Ancak Abdülmecid Efendi, Türkiye'deki zihniyetin haliyle bu gayretleri takdir etmediğini yazarak gerek olmadığını kaydediyor.
Son Halife'nin cenazesi Paris Camii'nde 10 sene bekletildi
Ali Satan, Halife Abdülmecid'in, Cumhuriyet tarihi içinde ihmal edilmiş bir kişi olduğunu dile getirerek yeterince tanınmadığını belirtiyor. Abdülmecid Efendi'nin olumsuz bir imajla anıldığını hatırlatan Satan, "Hâlbuki Son Halife, çok donanımlı ve iyi yetişmiş biriydi. Abdülmecid, Türk modernleşmesinde önemli bir figürdür." diyor. Son dönem Osmanlı şehzadeleri arasında Abdülmecid Efendi'nin özel bir yeri olduğuna işaret eden Satan, sanatı ve sanatçıyı himaye eden bir yanının olduğunu belirtiyor. Modernleşme tarihi bakımından Son Halife'nin önde tutulması gerektiğini öne süren Satan, "O, dindar, gelenekle barışık ama aynı zamanda Batı'ya da açık bir insandı. Doğu-Batı, gelenek-modernite ikilemleri karşısında kompleks taşımayan bir Türk münevveriydi." ifadelerini kullanıyor. Satan, Abdülmecid Efendi'nin yurtdışında geçirdiği 20 yıl boyunca Türkiye aleyhine herhangi bir oluşuma katılmadığını ifade ediyor. Son Halife'nin vatan sevgisinin her daim devam ettiğini aktaran Satan, buna örnek olarak da Abdülmecid Efendi'nin, Türkiye'ye gömülmesini vasiyet etmesini gösteriyor. "Dönemin hassasiyetleri gereği bu istek 10 yıl boyunca geri çevrilmiş ve cenazesi Türkiye'ye getirilememiştir. Hatta Son Halife'nin cenazesi Paris Camii'nde 10 sene bekletildi." diyen Ali Satan, Son Halife'nin Paris'te vefatının dahi Türk basınında yer almadığını kaydediyor. Satan ayrıca, hanedanın yurtdışına gönderilmesinden sonra sosyal hayatta doldurulması güç boşluklar oluştuğuna dikkat çekerek; Türkiye Cumhuriyeti'nin halifelik makamından feragat etmesinin İslam dünyası için etkileri bugün de devam eden ciddi sıkıntılar oluşturduğunu düşünüyor.