14 Mayıs 2023 seçimleri Türk siyasi tarihinin en tartışmalı seçimlerinden birisi olmaya şimdiden aday! Nasıl ki 14 Mayıs 1950 seçimlerini bu millet “Yeter Söz Milletindir” hatırlıyorsa gün gelecek 14 Mayıs 2023 seçimleri de milletin yetkisinin bir iktidar tarafından gasp edilmesi ve yöntemleri detaylı bir şekilde anlatılacak. 

Seçim tartışmaları hala sürüyor ve daha sürecek. İktidar ve muhalefet partileri kendilerini savunan açıklamalarda bulunacaklar. Kuşkusuz herkes kendisini haklı çıkaracak. Özellikle iktidar partileri…. Partileri diyorum zira artık Türkiye’de iktidar koltuğunda artık tek parti yani AKP yok. Hele bu son seçimlerde iyice ortaya çıktı. İktidarı gölge ortağı MHP’yi bundan sonra daha da etkin bir şekilde görmem mümkün. Tabi bu ancak 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimlerinin AKP Lideri Erdoğan’ın alması halinde mümkün. Alabilecek mi, yine hırsızlık yapılacak mı? Bunu zaman gösterecek, zira 14 Mayıs seçimleri öncesinde CHP ve 6’lı masanın diğer partilerin bazı uyarıları nasıl kulak tıkadığını çok açık bir şekilde gördük. Maalesef ki CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, ciğer kediye emanet etti… Bir siyasi partilinin geleceği nasıl olur da Tuncay Özkan gibi karanlık bir adama emanet edilebilir insanın gerçekten aklı almıyor! Tuncay Özkan olayının detaylarına girecek değilim.

14 Mayıs hırsızlıkları bir gün ortaya çıkacak… Ama biz bu ortaya çıkmadan önce AKP Lideri Erdoğan ve avenesinin hırsızlıkta ne kadar mahir olduklarını bir kez daha gördük. Gerçi Türkiye bunun örneklerini daha önceki seçimlerde de gördü. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Erdoğan aslında iktidar olmak ve iktidarda kalmak için seçimlerde hile yapılabileceğini net olarak ifade etti.

Seçimlerinin üzerinden tam 19 gün sonra 18 Nisan 2014’de AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Erdoğan itiraf niteliğindeki şu açıklamayı yapmıştı: “Mert olan rakibi ile eşit şartlar altında yarışır. Namert olan ise rakibi ile yüzleşecek, er meydanında rakibinin karşısına çıkacak cesarete sahip değildir. Harp hiledir ama hile namertlik değildir. Strateji, çeviklik, akıl ve zekadır.” Sandıkta hile yapmayı strateji, akıl ve zeka ile ilişkilendiren bir parti başkanı var karşımızda.

Tayyip Erdoğan’ın tabiri ile “Harp hiledir ama hile namertlik değildir. Strateji, çeviklik, akıl ve zekadır” sözü dikkate alacak olursak namertlik olmayan hile nasıl yapılıyor yerel seçimlerde? AKP her seçimde olduğu gibi yine 14 Mayıs seçimlerinde, “ Nüfus sayımı belirsizliği, seçmen sayısı belirsizliği, seçmenin iradesi dışında başka bir adrese kaydırılması, seçmenin kendi evine farklı isimlerin yazılması, arsa ve metruk binalara seçmen yazdırılması, TC Kimlik No’yu değiştirmek ve sahte Nüfus Cüzdanı çıkartmak, adres değişikliğini bildirmeyenlerin havuza düşmesi ve mültecilere oy kullandırılması” yöntemlerini yine kullandı.

14 Mayıs’taki en büyük hile oy sandıklarında ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) veri girişinde şu yöntemlerle yapıldı; “Oy sayımında pusulayı okuyanın yanlış okuması, oy pusulasında okunanın yanlış yazılması, oy pusulalarının toplamının yanlış yazılması, bazı oyların iptal edilmesi (Sakız Sistemi), “Evet” mührünün durumu, seçim sonucunda oy torbasının yolda değiştirilmesi, ıslak imzalı sonuçların Yüksek Seçim Kurulu kayıtlarına faklı girilmesi.” Burada bunlarla tek tek örnek verecek değilim, eğer çok merak ediyorsanız sosyal medyada bu yöntemleri ispatlayan yüzlerce somut veri görebilirsiniz. Bu konuyu uzatmak mümkün, belki bu konuda detaylı bir rapor hazırlamak gerekiyor ve hazırlanacaktır da! Ama bu rapor hazırlamanın pratikte hiçbir karşılığı yok. Zira “Atı alan Üsküdar’a geçmek üzere!” Bundan sonra yapılması gereken CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı partilerin nasıl bir yöntem ile sandıklara sahip çıkacağı önemli. Bilinen yöntemlerle gidilmesi bir sonuç getirmeyecek. 6’lı masanın seçim sonrasında yaptığı liderlerin sandık başlarına inmesi fayda sağlayacak mı bundan emin değilim… Kılıçdaroğlu, özellikle YSK üzerinde baskı kurmak zorundadır, bunu nasıl ve hangi yöntemle yapacağını bilemem ama oy hırsızlığını önleyecek demokratik bir yöntem olmalıdır.

28 Mayıs seçimlerinin kaybedilmesi ve Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi ülkenin geleceği kadar siyasi liderlerin ve partilerin geleceğini de doğrudan etkileyecektir. Şimdilik bu konulara girmiyorum. Zira bunun şimdi zamanı ve yeri değil…Şimdi asıl konuşulması gereken konu sandığa gitmek, sandığa sahip çıkmaktır. Millet İttifakı liderlerinin en büyük görevlerinden birisi kendi seçmeninin sandığa küsmesine engel olmaktır. Bu birinci şarttır hatta olmazsa olmaz şarttır. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu’nun 16 Mayıs 2023 günü yaptığı açıklamalar üzerinden CHP Lideri'ne yüklenmenin bir anlamı yok. “Kılıçdaroğlu gerçek yüzünü gösterdi” türü tavırlar abesle iştigaldir. Bazı söylemleri konjonktürel olarak değerlendirmek zorundayız, bu canımız sıksa da! Bu nedenle liderlere ve sandığa küsmenin ne zamanı ne de yeri. Bu yönde kafa karıştıran kişilere de itibar etmemek gerektiğini düşünüyorum…

14 Mayıs seçimleri AKP iktidarının hırsızlıkta zirve yaptığı bir seçim olmuştur. Varsın kendi tabanı “kazandık” desin ve kendisini buna inandırsın. Ama bir gerçek var ki Erdoğan kazanamadı…Bunu en iyisi kendisi biliyor, kendisini kadar özellikle son yıllarda kendisi ile yol yürüyen Ergenekon biliyor. Artık Erdoğan, Ergenekon için en yumuşak karın haline gelmiştir. Seçim sonrasına ilişkin ortada dolaşan iddialara girmek istemiyorum zira kimi iddiaların gerçek payı olduğu gibi kimi iddialar da komplo teorisinden öteye geçemiyor.

Son söz olarak şunu ifade etmek istiyorum; Ne zaman ve ne şekilde olacak bilmiyorum ama bildiğim bir şey var. O bildiğim tek şey de hayatım boyunca beni hiçbir zaman yanıltmayan ve kendisinden hep doğruları duyduğum o güzel insanın “TAM KAZANDIK DEDİKLERİ ANDA KAYBECEKLER…” sözüdür. Hem de sürpriz bir şekilde kaybedecekler. Ben bunu bilir ve bundan anlarım. Gerisi laf-ı güzaf…Vesselam.