Raporda, katliama götüren ihmal iddiaları tek tek sıralandı.

Raporda, gelen grupların Suruç girişinde emniyet ve jandarma birimleri kontrol için didik didik aranması ve tek tek GBT kontrolü yapılmasına rağmen patlamanın olduğu bölgede herhangi bir güvenlik önlemi alınmadığı vurgulandı. Amara Kültür Merkezi’nin üzerinde bulunduğu caddenin iki tarafında her zaman zırhlı bir TOMA bulundurulurken, olay günü TOMA’ların ortadan kaybolduğuna dikkat çekildi.

*Patlama alanında güvenlik önlemi alınmadı

*Şüpheli bir isim polis tarafından kaçırıldı

*MOBESE’ler o gün çalışmıyordu

*Otogar kameraları 3 gün önce kapatıldı

*Canlı bombaları savcılık soruşturmadı

*Ailelerin ‘kayıp’ şikayetine ‘seyahat özgürlüğü’ denildi

*Saldırganlar 3 gün önce keşif yaptı

Dikkat çeken bir diğer iddia ise patlamadan önce motosikletli bir kişinin kültür merkezi önünde yavaşlayarak ve başıyla içeriye işaret etmesi oldu. Bölge halkının şüphelenmesi nedeniyle durdurularak polise teslim edilen kişinin Abdullah Ömer Arslan olduğu belirtildi. Şüphelinin polis tarafından önce Amara Kültür Merkezi’ne götürüldüğü ardından da kıyafetleri değiştirilerek ve tıraş edilerek bölgeden kaçırıldığı ileri sürüldü.

Kültür merkezinin tamamını görecek şekilde, önündeki caddede bulunan MOBESE kameralarının o gün çalışmadığı bilgisine yer verildi. Olay yerine en yakın kamera olan Elektrik İdaresi’ne ait görüntülerin ise olaydan hemen sonra emniyet mensupları tarafından alındığı belirtildi.

Katliamın ardından faillerle ilgili bir iz bulabilmek için bölge halkının Suruç Otogar'ına gittiği belirtilen raporda, 3 gün önce otogardaki güvenlik kameralarının kapatıldığı ve kapatma gerekçesinin otogar görevlilerince de bilinmediği bilgisi yer aldı.

Adıyaman Savcılığı’nın istihbarat birimlerinin canlı bomba listelerinde yer aldıkları bilinen şüpheliler hakkında ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ yönünde karar verdiğine dikkat çekildi.

İstanbul Ataşehir'de ihbar üzerine bir inşaata giden polis, inşaatın Suriye uyruklu bekçisinin kulübesinde el yapımı boru tipi bomba buldu. Suriyeli bekçi gözaltına alındı. Bombayı getiren şahsın Suriye kaynaklı bir terör örgütü adına çalıştığı iddia edildi.

Raporda, Suruç katliamı öncesinde ailelerin ‘kayıp’ başvuruları ve “Cihat için Suriye’ye gittiler” şeklindeki şikayetlerini emniyet birimlerine iletmelerine rağmen emniyet birimlerinin konuyu ‘seyahat özgürlüğü’ şekline değerlendirerek suça davetiye çıkartıldığına vurgu yapıldı.

Suruç saldırısında hayatını kaybeden 25 kişinin avukatlığını yapan Suruç İçin Adalet Platformu’ndan Özlem Gümüştaş, Ankara ve Suruç katliamının failleri olan Alagöz kardeşlerin teknik takip altında olmasına rağmen Suruç dosyasına herhangi bir evrak girmediğini söyledi. Soruşturmayı yürüten savcıdan ağustos ayında bu dinleme ve takiplere yönelik geriye dönük incelemeleri talep ettiklerini aktaran Gümüştaş, “Bir delil karartma süreci. Savcı da gizlilik kararı koyarak bir hukuki zırh büründürdü.

Savcı, tutuklular yönünde evrak celp etseydi, Adıyaman'da Mustafa Dokumacı ve 19 kişinin bulunduğu dosya da gelmiş olacaktı. Sadece buradan bile savcı Yunus Emre Alagöz'ün ismine ulaşacaktı” dedi.

Faillerin, 3 gün önce olay yerinde keşif yaptığı ve kameralara takıldığı bilgisi rapora yansıdı. Bu gelişmelere rağmen bombacıların emniyet ve MİT’in sıkı denetimi altında olan bölgelerde rahatlıkla bomba patlatabildiği belirtildi. Katliam mağdurlarının, patlama öncesinde hiçbir arama olmadığı, polisin bu alandan çekildiği ve patlamanın ardından olay yerine polis ekiplerince gaz atıldığı ifadelerine yer verildi.

Bugün Gazetesi