Eski TBMM Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar Sedat Peker’in iddialarına ilişkin, "İkinci Susurluk Vakası diyebiliriz, belki ondan daha da ciddi" yorumunda bulunarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın neden sustuğunu sordu.
Eski TBMM Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar, organize suç örgütü hükümlüsü Sedat Peker’in YouTube kanalından gündeme getirdiği iddialara ilişkin, “ikinci Susurluk vakası, belki ondan daha da ciddi” yorumunu yaptı.
Cumhuriyet’ten İpek Özbey’e konuşan Sağlar, “Birinci Susurluk diye adlandırdığım 1996’dan başlayan dönemde, üç önemli insanın bilgisi derin devletin yapmış olduklarını ortaya koyuyordu. Emniyet’ten Hanefi Avcı, MİT’ten Mehmet Eymür, JİTEM ve TSK’nin bilgisini ise Hüseyin Oğuz komisyona aktardı. O zaman da bu bilgiler komisyona verildiğinde Sedat Peker’in ifadelerine benzeyen, hatta daha da ileri sözler söylenmişti. Bu nedenle Sedat Peker’in açıklamalarının çok ciddiye alınması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“KOMAN DA JİTEM YOKTUR DİYORDU”
Sağlar, şunları söyledi:
“Doğru ya da yanlış söylediği konusunda devletin yetkilileri çıkıp doğru bilgi vermelidir. Şimdiye kadar söyledikleri beni inandıracak cevaplar değil. JİTEM’de görmüştük. “JİTEM vardır” dediğimizde yaptıkları ve JİTEM’le ilgili kimlikler ortaya çıkmasına rağmen o zamanki Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, “Böyle bir kurum yoktur” dedi. O zaman Adalet Bakanlığı da “yoktur” demişti ama olduğu ortaya çıktı. Sedat Peker’in söylediklerini ciddiye almak gerekir.”
“AKP DÖNEMİNDE JİT NEDEN KURULDU?”
“AKP döneminde JİT diye bir kuruluş kuruldu. Jandarma İstihbarat Teşkilatı yasal hale getirildi. Yine geçen yıl bu zamanlar 500’er personelden oluşturulmuş özel harekât gibi özel yapılandırılmış Ankara ve İstanbul’da iki kurum daha açıldı. Bunlar doğrudan doğruya İçişleri Bakanlığı’na bağlı. Bunu öğrendiğimde bir televizyon yayınında “Her ilin Emniyet ve güvenlik teşkilatları var. Bu teşkilatlar sorumluluk alanındaki görevlerini yerine getiriyorlar. Bunlar niye kuruluyor? İlk anda Türkiye hukuk devleti olmaktan çıkarılacak ve bunlar İçişleri Bakanı’na bağlı olarak hareket edecek izlenimi yaratıyor” dedim.”
“DERİN DEVLET VARDIR”
“Gece yarısı İçişleri Bakanı beni aradı, “Nereden çıkardınız bunu?” dedi. “Van’da olan bir olaya bu teşkilat gidecek mi?” dedim, “Gidecek” dedi. “Nasıl?”, “Uçağa dolduracağım, gidecek…” Maliyeti azaltmak istiyordunuz hani, bu daha maliyetli… Bu olayın ardından fotoğraf yayımlandı. Ben bu bağlantıyı şimdi kurmak istemiyorum, ama şunu gördüm: Süleyman Soylu iddiaları cevaplamak yerine aşağılayıcı sözler söylemekte. Ama Süleyman Soylu’nun birçok iddiasının doğru olmadığını biliyoruz. Kaldı ki bir içişleri bakanı iddia edemez. Belge koyar ve gereğini yapar.”
“ERDOĞAN NEDEN SUSUYOR?”
“Devletin içindeki kurumlar seçilmiş siyasilerle ilişkilerini farklı oluşturuyorlar. Bu, demokrasinin ve hukuk devletinin olmadığının göstergesi. Şimdi ise bir kişinin elinde. Dikkat edin, Peker olayları anlatırken Cumhurbaşkanı’nın etrafını anlatıyor ama Cumhurbaşkanı’na “ağabey” diyerek hitap ediyor. Erdoğan yakınlarının bu yaptıklarından haberdar mı değil mi? Hepsi birer soru, neden susuyor?”
“İDDİALARIN MUHATABI DEVLETİ YÖNETEN SİYASETÇİLER”
“Taraflardan biri sıkışmazsa onların arasındaki anlaşma, paylaşma, beraber yol yürüme ortaya çıkmaz. İstihbarat örgütlerinin bir özelliği vardır: Gizli operasyonlar yaparlar, yakalandığı zaman da “Benim adamım değil” derler, bırakırlar. Ne kadarı doğru ne kadarı eğri ben bilmem ama okuduğum dosyalarda gördüğüm odur ki böyle ifşalar, itiraflar sonrasında gerçeklere ulaşılmıştır. İddialar var, iddialarla ilgili birçok bilgi veriliyor. En son Mehmet Ağar’ın Bodrum’da çekmiş olduğu fotoğraf zaten bunu tetikledi. Bir düzen devam ediyor. Bu iddianın muhatabı tabii ki bunları reddedecek. İddianın muhatabı devleti yöneten siyasetçiler. Geçmişte de böyleydi.”
“SOYLU İDDİALARIN ALTINDA KALIR”
“Sedat Peker’in itiraflarını işini kaybetmiş, çıkar çatışması içine girmiş bir adamın hezeyanları olarak değil, bilen birisinin anlatımları olarak kabul etmelidir. Soylu tek tek sayarak söylediklerinin cevabını vermezse iddianın altında kalması söz konusu olabilir, çünkü Peker, Soylu’yu tanımlıyor. Ağar’ı da tanımladı. Susurluk var olan bir yapının ifşası anlamında bir temeldi, şimdi bu devlet yapısının neler yaptığıyla ilgili örgüler ortaya çıkıyor.”
“SOYLU, MEHMET AĞAR’IN YETİŞTİRMESİDİR”
“Mehmet Ağar, Şükrü Balcı’nın yetiştirmesidir, Süleyman Soylu’nun da Mehmet Ağar’ın yetiştirmesi olduğu ortada” diyen
Sağlar, Mehmet Ağar’ın “Biz olmasaydık, mafya marinaya çökecekti” açıklaması sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tepkisine gelen ‘özrü’ şöyle değerlendirdi:
“Freud’un bir sözü var, “Dil sürçmesi diye bir şey yoktur, bastırılmış düşüncelerin dışa vurumudur” diyor. Bakın, Şükrü Balcı 12 Eylül’e gidişte çok önemli bir güvenlik bürokratıydı. Ne yaptığını merak edenler, açsın okusun… Mehmet Ağar, Şükrü Balcı’nın yetiştirmesidir, Süleyman Soylu’nun da Mehmet Ağar’ın yetiştirmesi olduğu ortada. Bu zincir devam ediyor. Söyler misiniz Soylu, iki sene önce Sedat Peker alanlarda “oy istiyoruz” diye miting yaptığında neden ses çıkarmamıştır?”