Symes'tan ifade özgürlüğü ve çok seslilik vurgusu

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, ifade özgürlüğünün tartışılmasından huzursuzluk duyduğunu vurguladı ve "Bu konuda yaygın tahammülsüzlükten süratle kaçınmalıyız. Yoksa bu toplumu ve ileriye zarar verecek. Şiddete dönüşmemek kaydı ile çok seslilikten de korkmamalıyız." dedi.

Symes, yeni Anayasa ve Avrupa Birliği (AB) değerlerinin ancak ifade özgürlüğünün ve çok sesliliğin olduğu bir ortamda tartışılabileceğine işaret etti.

Symes, TÜSİAD 46. Olağan Genel Kurulu'nda artan terör olaylarına da temas etti.

Symes, "Yaz döneminden bu yana yüzlerce güvenlik görevlimiz şehit oldu, yüzlerce sivil canından oldu. PKK Kürt halkına hayatı zindan etmek için her şeyi yapıyor. Yeniden terör ile mücadele dönemindeyiz. Durum şu aşamada normale dönmeli. Çatışmalar bir an evvel durmalı, PKK şiddete son vermeli, siyasi kanallar yeniden açılarak barışçıl ortama dönülmeli." temennilerinde bulundu. Bu konuda parlamentonun önemli sorumluluğu olduğuna işaret eden Symes, iç barışın TBMM'de karşılık bulması gerekliliğini belirtti.



Toplum için barışın önemli olduğunu dile getiren TÜSİAD Başkanı, "Terör ve kutuplaşmanın kökleşmiş kardeşlik ortamını tahrip etmesine izin vermemeliyiz." uyarısı yaptı

İlave olarak ekonomiye değinen Cansen Başaran Symes, şöyle devam etti:

"Dünya bunalımının 8. senesindeyiz. En kötü evre daha bitmedi. Bunalımın ardından büyümede yüzde 30 gerileme görüldü. Tüm hatlarda büyüme ivme yitirdi. Emtia fiyatlarında önemli gerileme, ekonomide durgunluk ülkeleri sarsmaya devam ediyor. Bunun sosyal ve siyasi yankıları da var. Bir dönemin mucizevi ülkeleri kapsayıcı büyümeden ıraklaştı ve sorunlar ile karşı karşıya kaldı.

Türkiye bu ortamda çok güçlü büyümeye gerek duyuyor. Türkiye sanayileşmeyi tamamlamak için minimum yüzde 5 büyümeyi yakalama durumundadır. Bu büyüme için iç ve dış tasarrufu bulmak kolay değil. Halen belli riskler var."

Reformların önemini anlatan Symes, bu anlamda yargının önemle ele alınmasını tembih etti ve ekledi:

"Toplumda yargıya güven yeterli değil. Yargı bağımsızlığının ve yargıya güvenin zayıfladığı, hukukun öngörülebilir olmadığı ülkede başarıları devam ettirmek mümkün değil. Makro istikrar ve eylem planları iktidarı, parlamentosu, sivil toplum örgütleri ile özgürlük ve hukuk açığını kapatmak için çaba sarf etmezsek anlamını yitirecek."
CİHAN
11 Şubat 2016 11:49
DİĞER HABERLER