Tabip Odası: Jeotermal firmaları Aydın'ın gelkeceği için çalışmıyor

Tabip Odası: Jeotermal firmaları Aydın'ın gelkeceği için çalışmıyor
Jeotermalin sosyal ve ekonomik etkileriyle ilgili bir açıklama yapan Aydın Tabip Odası Başkanı Metin Aydın, ildeki kaynaklarla 100 bin dekar sera alanı ısıtılabileceğini, 100 bin kişiye iş imkanı sağlanabileceğini, bunun yanında 100 bin konutun doğalgazdan daha ucuza ısıtılabileceğini ifade etti.

Aydın'da jeotermal kaynakların sera, konut ve termal ısıtmada veya herhangi bir amaçla kullanımının işletme sahiplerinin iznine bağlanmasını eleştiren Aydın, bu iznin şu ana kadar Aydın halkı lehine kullanılmadığını söyledi: "Jeotermal uygulamalarının başında yasa, 'Jeotermal kaynak kullanan tesisler, gayri safi gelirlerinin yüzde 1'ini bulundukları ilin özel idaresine, özel idarelerde tahsis edilen tutarın beşte birini kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine verir.' demekteydi. Yapılan düzenleme ile öeotermal işletmelerin özel idarelere, belediyelere, köylere gelirlerinden pay aktarma işlemine son verilmiştir. Jeotermal işletme kurulumu için daha önce ÇED raporu istenirken yasal düzenleme ile istenmez hale getirilmiş, jeotermal işletmelere EPDK üzerinden halkın topraklarını kamulaştırma yetkisi verilmiştir. MTA tarafından açılan ihale ile Aydın topraklarının yüzde 70'i jeotermal işletmelerin kullanımına açılmıştır. Aydın'da jeotermal işletmeler, kendilerine verilen ayrıcalıkları sadece kendi işletmeleri ve kârlılıkları için kullanmaktadır."

Aydın'da jeotermal santral ve kuyuların, birinci sınıf tarım topraklarına kurulduğuna değinen Oda Başkanı Aydın, "Jeotermal santraller kurulurken yerleşim yerleri, sosyal ve doğal yaşantı gözardı edilmektedir. Aydın'da kurulan jeotermal santraller, kurulum aşamasında kendilerine tanınan ayrıcalıkları işletme sırasında da devam ettirmekte, keyfi ve kanunsuz bir şekilde toprakların, suyun ve havanın kirlenmesine, doğal ve kültürel dokunun yok olmasına sebep olmaktadır. Bu çevre etkileri sonucu Aydın'ın en önemli tarım ürünü olan incirde, rekolte ve kalite kaybı yaşanır hale gelmiştir. 2013 yılında 80 bin ton olan kuru incir üretimi, 2014 yılında 40 bin tona düşmüştür. Topraklarını ve tek geçim kaynağı olan tarım ürünlerini kaybeden çiftçiler ise yoksulluğa mahkûm edilerek göçe zorlanmaktadır. Buna direnen halk ise jeotermal akışkanların, buharların içerdikleri kanserojen maddelerin kontrolsüz olarak havaya, suya, toprağa salınması sonucu kanser olma korkusu altında yaşamlarını sürdürmektedir." dedi. CİHAN
10 Ağustos 2015 17:05
DİĞER HABERLER