İstanbul Tabip Odası, piknik yaptığı yerde yılan tarafından ısırılan çocuk için gerekli serum ve bu serumu uygulayacak uzman bulunamamasına tepki gösterdi. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, "İstanbul'un merkezinde yılan ısırması sonucu bir çocuğun 8 hastane dolaşması içler acısı bir tablo. Bu çocuk bu haliyle eğer ciddi bir ısırmaya maruz kalsaydı veya yılan zehirini tamamen alıp kana karışmış olsaydı, belki bugün çocuk yaşamıyor olacaktı." dedi.

İstanbul'da ailesiyle birlikte piknikten dönen 10 yaşındaki kız çocuğu H.İ Boslu, elbiselerini almak için elini soktuğu çantanın içerisindeki yılan ısırdı. Ailesi tarafından özel bir hastaneye götürülen çocuk, gerekli serumun bulunamaması üzerine 7 hastane dolaştırıldı. İlacı bulan aile bu defa da serumu uygulayacak uzman için 8. hastaneye gönderildi. Çocuk, gittiği son hastanede tedavi altına alındı.

Yılan ısırması sonucu çocuğun tedavisi için gerekli serum ve bu serumu uygulayacak uzman bulunamadığı için 8 hastane dolaştırılmasını Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) değerlendiren İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Samet Mengüç, tablonun içler acısı olduğunu kaydetti. Mengüç, "Bu çocuğumuzun çok ciddi bir tabloyla karşılaşmamış olması, yaşamını yitirmemiş olması sonuç itibariyle sevindirici bir haber, teselli kaynağı. Ama bu çok basit gibi görünen insan hayatının söz konusu olduğu böylesine basit önlenebilecek ve anında müdahale yapılabilecek bir durumda Türkiye'nin merkezi sayılacak İstanbul'da, İstanbul'un merkezinde yılan ısırması sonucu bir çocuğun 8 hastane dolaşması içler acısı bir tablo. Bu çocuk bu haliyle eğer ciddi bir ısırmaya maruz kalsaydı. Veya yılan zehrini tamamen alıp kana karışmış olsaydı, belki bugün yaşamıyor olacaktı." şeklinde konuştu.

'BU OLAY SAĞLIĞA BAKIŞ AÇISININ ÖZETİ'

Bu vakıanın Türkiye'deki sağlığa bakış açısının özeti olduğunu vurgulayan Mengüç, "Her şeye rağmen önlenebilir mi? Önlenemeyebilir de. Her türlü önlemi almanız her türlü tedaviyi yapmanıza rağmen. Ama burada sorgulanması gereken bu tür hayati önem arz eden toplumda çok sık görülmeyen bazı önlemlerin alınması bir ülkede devletin, hükümetin, sağlık kuruluşlarının, Sağlık Bakanlığı'nın asli görevlerinden biridir, bunu sağlamakla yükümlüdür. Isırdığı bir yerdeki sağlık merkezinde böylesine çok nadir karşılaşılabilen bir müdahale şekline altyapısı hazır olmayabilir. Bunun için ciddi bir önceden öngörüp organizasyonunuzun olması lazım. Kağıt üzerinde bunların hepsi mükemmel şekilde yapılıyor. Ama fiiliyattaki durum görüyoruz ki İstanbul'un merkezinde 7-8 tane yer dolaşılabiliyor insanlar. Bu sağlığa bakış açısının özetidir." ifadelerini kullandı.

'SAĞLIK BİRİMLERİNDE BU İŞİ BİLEN BİRKAÇ KİŞİ OLMALI'

Her sağlık biriminde bu tür olaylarla karşılaşıldığında bu işi bilen birkaç görevlinin olması gerektiğini belirten Dr. Mengüç, "Şu organizasyon çok net yapılabilmeli. Her sağlık biriminde böyle bir olayla karşılaşıldığı zaman acil olarak nelerin yapılması gerektiğini bilen bir veya birkaç kişinin bu işi bilmesi gerekiyor. Bilemiyorsa anında hangi merkezle danışması gerektiğini hangi merkezden neyi temin etmesinin yansıtılması lazımdır. Bunlarda İl Sağlık Müdürlükleri'nin, Halk Sağlığı Kurumu'nun görev ve sorumluluğu arasında yer alan konulardır. Niyet hizmet etmek, korumak olmadığı içinde maalesef bu tip şeyleri yaşamak durumunda kalıyoruz." diye konuştu.

'ACİL HİZMETİ VEREN TÜM HEKİMLER BU TÜR VAKIALARIN MUHATABI'

Böyle bir durumda hangi branş hekiminin muhatap olduğu konusunda ise Mengüç şöyle konuştu: "Bu tür acil müdahale gerektiren durumlar, acil hizmeti veren tüm hekimlerin tüm sağlık çalışanlarının görev ve sorumluluğundadır. İlk müdahalelerden sonra daha sonraki süreçlerde takip edilmesi açısından kompleks sonuçlar doğuran rahatsızlıklardır. Enfeksiyon hastalıkları, endokronoloji, alerji hastalıkları gibi birçok branşı ilgilendirebilir. Bunların müdahalesi zaten aciliyet arz eder. Aciliyet arz ettiği içinde acil sağlık hizmeti verilen hemen hemen her birimde bu tür vakıalar geldiğinde gerekli sağlık hizmetinin verilebilmesi gerekiyor."

CİHAN