'Tahliye edilip tekrar tutuklanınca yaşama sevincimi kaybettim'

Hizmet hareketine yakın medya kuruluşlarında çalışan 12’si tutuklu 13 gazetecinin yargılandığı davanın bugün ikinci duruşması görülüyor.
13 gazetecinin 31 Mart’ta tahliye edildikten sonra gece yarısı soruşturması ile tekrar tutuklandıkları davadanın duruşması Hüseyin Aydın’ın savunmasıyla başladı.

Gazeteci Hüseyin Aydın: Tahliye edilip tekrar tutuklanınca yaşama sevincimi kaybettim

İstanbul 25. ACM’de bugün devam eden duruşmada gazeteci Hüseyin Aydın, “Çocuklarımdan ayrı geçirdiğim 389’uncu sabah. Beni anlamanızı rica ediyorum.” dedi.



İstanbul 25. ACM’de bugün devam eden duruşmada Hüseyin Aydın şunları söyledi:

“Çocuklarımdan ayrı geçirdiğim 389’uncu sabah. Beni anlamanızı rica ediyorum.

Tahliye kararı verildikten sonra cezaevinde 20 dakika sonra çıkıyorsunuz dediler. Yeni soruşturma yazılıyormuş haberimiz yok.

Ben Cihan Haber Ajansı’nda çalışarak, muhabirlik yaparak nasıl suç işlemiş oluyorum?

Benim aldığım maaş 2500 TL. Mecbur kaldığım için çalıştım. Bu ağır suçlamayı bana yüklemeyin, kaldıramıyorum.

Ajans maaşları Bank Asya’ya yatırıyordu. İddianamede para artışı diyor. Ben yatırmadım ki. Maaş ödemesi, mesai ödemesi.

Benim bu hain darbeyi gerçekleştirenle bir bağlantım var mı? Yok. İş yerimdeki adam ByLock kullanmışsa nereden bilebilirim?

31 Mart’taki tahliye sonrasını anlatan Aygün, tahliye ve geri tutuklanış sürecinin işkence dönüştürüldüğünü anlattı “ve o gece yaşama sevincimi kaybettim” dedi. “Yalvardık bizi Silivri’ye geri götürün diye günlerce işkence muamelesinde, nezarethanede tutulduk. Yerlerde yatırıldık. Ben Cihan Haber ajansında çalıştım ama muhabir olarak. Muhabirin görev tanımı, sokakta çalışmaktır. Ben Feza’nın, Cihan’ın nereye bağlı olduğunu bilmiyordum. Tankta mı görüntülendim, silahlı mı görüntülendim. Nasıl darbeyle suçlanıyorum. Sokaktaki muhabirim ben?

Zaman Gazetesinde Ekrem Dumanlı ve yöneticilerle ilişkimden bahsediliyor benim iddianamemde. Ben Zaman’da çalışmadım bile ilişkilerini bilmem. Ben aldığım 2 bin lira için ekmek parası için çalıştım bu kurumlarda. Bu ilişkileri bilsem kapısından girmezdim. Bu uğradığım haksızlığı kaldıramıyorum. 13 aydır hapisteyim. Suçlu ile suçsuzu ayırt etmenizi ve beraatimi istiyorum.”

Erkan Acar: Annem 1 trilyonun varmış diyor

Gazeteci Erkan Acar yaptığı savunmada “habercilik dışında bir faaliyetim olmadı” dedi. Acar şunları söyledi:

“22 yıllık gazeteciyim, iki kitabım var. Habercilik dışında herhangi bir faaliyetim olmadı. Özgür Düşünce için iddianamede terör örgütü yayın organı deniliyor. Ben bunu hiç hissetmedim ki. Çünkü yasal bir kuruluştu. Hatta darbeden birkaç ay önce şimdiki Başbakanımız Binali Yıldırım Ankara’daki muhabirlerimizi kahvaltıya davet etmişti. Bank Asya hesabındaki her hareket alt alta konularak toplanmış. Anne babama bile anlatamadım; annem 1 trilyonun varmış diyor. Bu mali hesaplamayı yapan kişiye hakkımı helal etmiyorum. Bu yüzden aylardır cezaevindeyim. Ekrem Dumanlı Zaman’da yöneticimdi. Benim yasal bildiğim bir kişiydi. F.. basın imamı yardımcısıymış filan bilmiyorum ki. Üstelik Ekrem Dumanlı Başbakanımızın uçağında onunla, bakanlarla yan yanaydı. Çalıştığım sürede görüşmelerim tamamen iş içindir.”
 


Murat Aksoy: Ne yazık ki biz burada gazeteciliği savunuyoruz, ama beğenmeseniz de eleştirseniz de gazetecilik suç değil.

Gazeteci Murat Aksoy savunmasında şunları söyledi:

“Meslek hayatım boyunca yazdığım hiçbir yorum, makale ya da sosyal paylaşım hakkında suçlama olmadı.Daima üç temel değeri savundum: Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok adalet.Ne yazık ki biz burada gazeteciliği savunuyoruz, ama beğenmeseniz de eleştirseniz de gazetecilik suç değil.Bu davalar açılırken, bu iddianameler hazırlanırken, bu kadar özensizlik hukuk açısından acı verici.Suçlamalara bakınca, 12-13 kişiyle telefon konuşması, çok sayıda denen yurtdışı gezileri ve 7 ay çalıştığım Taraf gazetesi var.Taraf gazetesine 16 Temmuz 2008’de girdim. 7 ay sonra Şubat ayında bir yazım yalanlandığı için aynı gün istifa ettim.Bank Asya’da adıma açılan hesaptan hiç bilgim olmadı. Benim tarafımdan açılmadı. Zaten hesapta hiçbir hareket de olmamış.Bank Asya’da adıma açılan hesaptan haberim olmadığı için kapatmam da mümkün değildi.Eğer eleştirmek suçsa, suçlanabilirim, tartışılır. Ama ben 13 kişiyle yaptığım görüşmeler nedeniyle 2 müebbetle yargılanıyorum.

Suç vasfım üç kez değişti” diyen Aksoy, “Bu süreçlerde savcılık neyi soruşturdu? Bu kadar özensizlik Türk hukuku adına acı verici. Gazetecilikte 5N1K sorusu var. Bu iddianamede, Nasıl sorusu yok. Bu darbe nasıl olabildi sorusu yok. Cengiz Çandar’ı iyi ki tanıdım. Kendisi ile ilişkimde evet süreklilik vardır. Yılların gazetecisidir. Ama iddianamede ne diye geçiyor Çandar, “FETÖ lideri basın halkla ilişkiler müdürü Ali Aslan’ın Türkiye’de irtibatlı olduğu kişi olarak geçiyor. Burada suç ve suçlu karma karışık olmuş demektir.

Bir diğer isim gazeteci Fehim Işık, kendisi İMC TV ve Hayat tv’de program yapımcısı. ‘Onursal başkanlığını FETÖ liderliğinin yaptığı toplantıya katılan zat’ diye geçiyor ismi. Bu toplantıyı organize edenler ortada değil katılan Işık iddianamede. Kendisiyle Türkiye sorunlarına dair konuştuğum çay içtiğim insandır.

Oyunculuk eğitimim var. Düşüp bayılsam anlamazsınız, ilk iddianame komikti ikinci trajikomik. Bu iddianame akıl alır gibi değil, diyen Aksoy, iddianame eklerindeki HTS analiz raporuna göre bugüne kadar yaklaşık 5 bin 270 kişi ile temas kurdum, bu10 yıllık zaman dilimini kapsıyor.

Yalçın Akdoğan ile 153, Cem Küçük ile 98, Bekir Bozdağ ile 53, İbrahim Karagül ile 164, Hüseyin Çelik ile 25 kez görüşmesi oldu. Suçsa bunlarla da mesleki faaliyet kapsamında görüştüm.

17 Ağustos 2017 15:56
DİĞER HABERLER