Tahşiye davasında yanlış kişiyi ifadeye çağıran mahkeme, sanıkların lehine olan ve dosyada bulunan emniyetin raporunu ise görmezden geldi.
Bold'un haberine göre, Samanyolu TV eski Genel Yayın Yönetmeni Hidayet Karaca’nın yargılandığı Tahşiye davasında dosyada yer alan ve sanıkların lehine olan raporları dikkate almadığı ortaya çıktı.
YETTİ CANIMA, ÖNÜNE GELEN SORUŞTURMA AÇIYOR
18 Kasım’da yapılan duruşmada Hidayet Karaca bu duruma yaptığı savunmada dikkat çekti. Mahkemenin kişileri de karıştırdığına dikkat çeken Karaca’nın yaptığı savunma özetle şöyle:
Ben öyle dua ediyorum, Allah benim canımı alsın diyorum, ben kurtulayım herkes kurtulsun diyorum.
Yetti canıma Sayın Başkan, yetti. Önüne gelen soruşturma açıyor. Geçen gün gönderdiniz, gene 10-15 tane soruşturma var.
DİZİLERE BAKANLIK VE RTÜK ONAY VERDİ
Biri Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (
KYOK) kararı veriyor, biri açıyor. 16 Ceza Dairesi, şimdi 3 oldu, 2 tane kararı var, ikisinde de benim cebir ve şiddet eylemlerimi tespit edememiş. Yok diyor, sadece medya yöneticisi diyor. Evet resmi medya yöneticisiyim ben. Sarı basın kartım var, sürekli basın kartım vardı.
Başbakanlıktan akredite edilmiş kartım vardı, ben onu inkar etmiyorum ki, 14 tane televizyonu idare ettim ben. Şimdi RTÜK kararları var, bir de Kültür Bakanlığı kararları var.
RTÜK DİZİLERDE PROBLEM YOK DİYOR
Ekte, Kültür Bakanlığı tescil belgeleri var. Ve benim suçlandığım diziler dahil olmak üzere hepsi Kültür Bakanlığından tescil alınmış. Yani diyor ki Kültür Bakanlığı, bunlar sanat eseri diyor. Hepsine tapusunu, sicilini vermiş.
RTÜK diyor ki bu dizilerde problem yok diyor, bunlar dizidir diyor. Mahkeme kararları var, ek 5 nolu ekte mahkemenin verdiği kararlar var. Mahkemenin verdiği kararlara bakıyorsunuz, o gün zaten ben değilim. Sorumlu müdürle dizi yapımcıları yargılanmış hepsi beraat etmişler.
İDDİA EDİLEN SUÇ TARİHİNDE ÖRGÜT YOK
Mahkeme kararları olarak bir tanesinde benim ismim yok. Öyleyse hani maddi gerçek aranacaktı. Gelelim, şimdi iddia edilen suç tarihi 2008-2009-2010 yıllarında ortada örgüt var mı? Yok. Peki televizyon ne zaman kapatıldı? Temmuz ayı, Eylül veya Ağustos 2016’da kapatıldı.
Eğer ben 2014 yılında cezaevine girdim, eğer televizyon bir terör örgütü yayınları yapıyorsa, terör örgütünün propagandasını yapıyorsa, niye 15 Temmuz’dan sonra çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatıldı? 2 yıl televizyonun yayınlarına niye müsaade ettiler?
Ben tutuklandığımda o zaman hemen deselerdi, terör örgütünün propagandasını yapıyor. Ama ben 2014’te tutuklanıyorum, televizyon 2016’nın Ağustos veya Eylül’ünde çıkartılan KHK ile kapatıldı. O tarihe kadar yayınlara devam etti.
DÖNEMİN VALİ VE EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ “TALİMATI BİZ VERDİK” DEDİ
Güvenlik güçlerinin yaptığı Tahşiye Soruşturmasında ben o zaman Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, biz talimatı verdik, biz yaptık dedi bu davayı (Tahşiye operasyonları)
E zaten burada yargılanan bütün emniyet mensubu sanıklar, (operasyonu) yaptıklarını söylüyorlar, niçin yaptıklarını söylüyorlar, hatta ilk yargılamada da eksik yapmışız, bugün olsa daha fazlasını yaparız dediler.
Yapanlar belli, yaptıranlar belli. Şimdi iftira suçundan gelen bu davaya doğru gelirsek, şimdi diyor ki mesela, bomba ve mühimmatların o Bahçelievler’deki eve bırakılma meselesini. Sayfa 219 iddianame.
Sayın Başkan, Sayın Heyet lütfen istirham ediyorum, bir iddianame önünüze gelse ve şöyle yazıyor…sayfa 219’da diyor ki, bomba ve mühimmatları ikamete koyan ve buna gözcülük yapan şüpheliler net olarak tespit edilemediğinden. Net tespit yok.
ŞÜPHELİNİN TESPİT EDİLEMEYECEĞİ ORTAYA KONDU
Aradan geçen 5 yıllık süreçte bombayı ikamete yerleştiren şüpheliye ilişkin kamera kaydı, ses kaydı gibi doğrudan birincil nitelikte delillerin elde edilmesinin mümkün olmadığı, sayfa 2019. Sayfa 265, bomba ve mühimmatların doğrudan, hangi şüpheli veyahut şüpheliler tarafından konulmuş olduğunun ispatının mümkün görülmediği.
Sayfa 265, mühimmatın doğrudan hangi şüpheli tarafından ikamete yerleştirildiği maddi bulgularla tespit edilemeyeceği.
Madde 266, hali hazırda iddianamede tanzim edilen süreçte toplanan delillere göre eylem ve işlemlere bilerek ve isteyerek iştirak ettiklerine dair net, yeterli bulgular elde edilemeyen şüpheliler için, sayfa 269, soruşturma aşamasında herhangi bir şüpheli ikrarı olmayıp, mühimmatların doğrudan hangi şüpheli tarafından ikamete yerleştirildiği veyahut yerleştirilmesine gözcülük yapıldığının maddi bulgularla tespit edilemediğinden, her ne kadar bu çalışma ve analizler sonucunda bomba ve mühimmatları ikamete koyan, buna gözcülük yapan şüpheliler tespit edilememiş, birincil nitelikte delillerin elde edilmesi de mümkün olmamış, sayfa 274-275.
E şimdi buyurun. Savcı Bey diyor ki, en başta onun için okudum, ceza yargılamalarında kesin, inandırıcı, hukuka uygun elde edilmiş delillerle, bunları sizler söylüyorsunuz bizlere ben bilmem, ben gazeteciyim.
SAVCI BOMBAYI KOYANLARI BULAMADIĞINI İFADE ETTİ
Öyleyse o bombalardan iftira geldi, iftiradan da bu suç geliyor. Şimdi diyor ki Savcı, ben bunları bulamadım diyor, yargılamada ortaya çıktı mı? Hayır.
Hatta o gün Mustafa Kaplan’a emniyetçiler dedi ki, bugüne kadar hiç kimse bu bombaları o eve koyanın polis olduğunu iddia etmedi ve sen şu aşamada, yargılama aşamasında Mustafa Kaplan’a dediler, siz şu anda polislerin koyduğuna emin misiniz?
M.Kaplan: Ben böyle bir şey diyemem dedi.
EMNİYET MART 2015’TE ŞAHSI BULMUŞ İFADESİNİ ALMIŞ
Şimdi madem ki iftira, hürriyeti alıkoyma oradan geliyor, öyleyse ama çok enteresan bir şey vardı, mahkeme maddi gerçeği araştırmak isteseydi, o bombaları oraya kimin konduğuna dair önemli bir tespit vardı, o da nedir?
14. ACM mahkemesinde 03/06/2016 tarihinde, 19.Celsenin duruşma tutanağının 14. maddesinde Mahmut Eren diye bir katılan ifadeye çağrılmış. Diyor ki, Ertan isimli şahıs olarak duruşmada beyanında, bu kişinin teşhise elverişli açık kimlik adresini bilmediğini, görsel kesin olarak teşhis edemeyeceğini beyan etmesi üzerine bu kişilerle araştırma yapılmasına gerek yok demişler ama bu kişi ile alakalı emniyet 04/03/2015 tarihinde bu şahsı bulmuş.
Bu şahsın da ifade tutanağını almış ve buna demiş ki emniyet o tarihte, Ertan isimli şahsın, Ertan Özdemir olduğu, bahse konu adresin tespitinde veya kapının açılıp içeri girilerek mühimmatların yerleştirilmesinde rolü ve irtibatının olabileceği değerlendirilmiştir, emniyetin yazmış olduğu rapor bu, kayıtlarda var.
MAHKEMENİN DOSYADAKİ EVRAKTAN HABERİ YOK
Mahkeme diyor ki, biz bunu bulamayız. Mahkeme dosyasındaki evraktan haberi yok.
Evrak mahkemenin evraklarında, bize gönderdiği evraklarda, orada var adamın emniyet ifadesini almış, Ertan’ın. Ama onlar Ertan denince akıllarına aynı davada yargılanan Ertan Erçıktı geldi, sonra baktılar ki ya bu Ertan Özdemir’le Ertan Erçıktı farklıymış, oradan gitti.
(mağdur!) Mustafa Kaplan, 18/12/2015 te bir dilekçe vermiş.”bu bombalarla alakalı bizim şüphelerimiz var, bunların araştırılmasını istiyoruz” demiş. Bu dilekçeden hiçbirimizin haberi yok. Mustafa Kaplan bilmiyorum şu anda salonda mı, salonda mı Sayın Başkan?