Tahşiye'de yeni bir skandal

Tahşiye'de yeni bir skandal
Tahşiye iddianamesi, dönemin başbakan yardımcısı Bülent Arınç'ın müştekiler için kullandığı “Onları arayıp şikâyetiniz var mı diye soruldu” itirafını teyit etti. Şikâyetçilerin savcılık ifadeleri noktasına, virgülüne kadar aynı. Avukat Fikret Duran'a göre bu durum, ifadelerin daha önceden hazırlanarak müştekilere imza attırıldığını gösteriyor.

Özgür medyayı hedef alan 14 Aralık Tahşiye operasyonundan 9 ay sonra hazırlanan iddianameyle ilgili her gün yeni bir skandal çıkıyor. Savcı Hasan Yılmaz'ın hazırladığı iddianamede 12 ayrı müştekinin savcılığa verdiği ifadede yazım hatalarından yanlış kelime kullanımına kadar, noktasından virgülüne aynı cümleler yer alıyor. Avukat Fikret Duran, bu durumu ifadelerin önceden hazırlandığı ve müştekilere imzatıldığı şeklinde değerlendirdi.

Savcı Yılmaz'ın hazırladığı iddianamede toplam 64 müşteki yer alıyor. Tamamı aynı kalemden çıkmış izlenimini uyandıran ifadelerin 12 tanesi ise yanlış anlamda kullanılan kelimelerden yapılan yazım hatalarına ve kullanılan noktalama işaretlerine kadar aynı cümlelerle bitiyor. Birbirinden farklı 12 kişinin farklı zamanlarda alınan ifadelerinin kelimesi kelimesine aynı cümlelerle bitmesi hayatın olağan akışına açıkça aykırı. Müştekilerin ağzından tırnak içerisinde yazılan ifadeler, “Ben, belirtilen soruşturma kapsamında talimatı veren Fethullah Gülen ve bu müştekinin talimatları doğrultusunda hareket eden, medya, polis, sivil kişiler ve tüm sorumlulardan davacı ve şikayetçiyim' demiştir.” şeklinde bitiyor. Aynı cümlelerle biten bu ifadelerde dikkat çekici bir diğer husus ise bütün şüphelilerin aynı hatayı yapmış olmaları. Zira Fethullah Gülen, bu soruşturmada ‘müşteki' değil ‘şüpheli' olarak yer alıyor. Fakat bütün şikâyetçiler Gülen hakkında ‘müşteki' nitelemesini kullanıyor. Tahşiye soruşturması kapsamında Silivri'de tutuklu bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın avukatı Fikret Duran da aynı noktaya dikkat çekti. Müşteki beyanlarını incelediklerinde aynı kelimeler, aynı noktalama işaretleriyle yazıldıklarını ve ‘müşteki' teriminin hepsinde yanlış olarak kullanıldığını belirtti. Duran, “İfade veren insanların farklı yaş, eğitim ve sosyal gruplardan geldiği düşünüldüğünde kendilerini aynı cümlelerle ifade etmesi beklenemez. Doğru bir şey 30 kişi tarafından söylenebilir fakat aynı yanlış, 30 kişi tarafından söylenmiş olamaz. İddianamedeki bu durum, müşteki ifadelerinin tümünün daha önceden hazırlandığını, akabinde müştekilerin aranarak altına imza attırıldığı fikrimizi pekiştirmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.

İfadelerin alınma tarihlerine de dikkat çeken Duran, şikâyetçi ifadelerinin Tahşiye operasyonu gerçekleştirildikten sonra alındığının altını çizdi. Ceza soruşturmasında önce müştekilerin sonra şüphelinin ifadesinin alınması gerektiğine dikkat çeken avukat Duran, özetle şunları söyledi: “İddianamede müşteki ifadelerinin 15 Aralık 2014'te başlayıp 2015 yılı Mart ayına kadar sürdüğünü görüyoruz. Soruşturma, insanların şikâyetçi olacağı faraziyesinden yola çıkılarak başlatılmış, sonra insanlar tek tek aranıp şikâyetçi olmaları sağlanmış. Ayrıca iddianamenin dili hukuk dilinden uzak. Zaman zaman medya dili, zaman zaman iktidar dilini hissediyoruz. Farklı kişiler tarafından hazırlanan metin parçaları birleştirilerek iddianame oluşturulmuş. Ceza soruşturmalarında gördüğümüz hukuki metinden ziyade kara propaganda metinlerini andırıyor.”

Zaman

07 Ekim 2015 03:23
DİĞER HABERLER