TBMM Başkanı Cemil Çiçek, "Bir ülkede kamu düzenini nasıl sağlayacaksınız, benim sizinle sizin devletle ihtilafınız var, bu kararı kim verecek, kim çözecek bunu? Bir ülkenin yargısı çözecek. Yargıya güven olmazsa o zaman bu toplumda adalet olmaz, bu toplumda bir kısım yanlış yollara tevessül edenler çıkar" dedi.
Çiçek, AK Parti Yozgat İl Başkanlığı tarafından sivil toplum kuruluşları temsilcilerine yönelik Yozgat Belediyesi Bilal Şahin Sosyal tesislerinde düzenlenen 'Yeni Türkiye ve Sivil Toplum Kuruluşları Buluşması' toplantısına katıldı. Meclis Başkanı Çiçek, konuşmasında, Türkiye'nin daha güçlü olabilmesi için yanlış yapma lüksü olmadığını belirterek, "Yoksa bunun bedelini çocuklarımızla değil torunlarımızla ödemeye devam ederiz. Onun için ekonomik istikrar da şarttır. Seçim geliyor diye bütçeyi gevşetirseniz, seçim geliyor diye olmaması gereken vaatlerin içerisinde olursanız, seçim geliyor diye hak ettiğinden fazla harcama yaparsanız harcama kalemlerini çoğaltırsanız, bu düğün önce hesap kitap yapmamışsanız, bunu da getir şunu da al akşam allı allandı güllü de gelin oldu. Pazartesi günü sabah hesap önünüze gelir. İşte Türkiye'yi bu hesap yönüyle duruma getirmemek lazım" diye konuştu.
"BAĞIMSIZ YARGI VARSA ORADA BİR BAĞIMSIZ DEVLET VAR DEMEKTİR"
Yargıya güven olmazsa o toplumda adalet olmayacağını vurgulayan Çiçek, "Bir ülkenin yargısı o ülkenin bağımsızlığının alametidir. Bir ülkede bağımsız yargı varsa orada bir bağımsız devlet var demektir. Çünkü Türk milleti adına yargılama yapıyor yargı. Biz de Türk milleti yasama görevi yapıyoruz. Hükumetler de Türk milleti adına yürütme görevini yapıyor. Dolayısıyla yargıya güven devlete güven. Onun için zaman zaman yaşadığımız sıkıntılar sebebiyle o zaman değişimdeki bu ülkede ordunun da yargının da yedeği yoktur. Bu kararımda en ufak bir değişiklik yok, yaşanalardan sonra çok daha fazla bu fikre sahibim. Bir ülkenin yargısının ve ordusunun yedeği olmaz. Benim yedeğim vardır. Benim yerime yardımcı birisi gelir. Belediye başkanının yedeği vardır. Ama ordunun ve yargının yedeği yok. Bunlar bizim iki önemli göz bebeğimizdir, iki önemli kurumumuzdur. Hem içeride bu mesleğin mensupları hem dışardan bu iki kurumun üzerine titrememiz gerekiyor. Çünkü bir ülkede kamu düzenini nasıl sağlayacaksınız, benim sizinle sizin devletle ihtilafınız var, bu kararı kim verecek kim çözecek bunu? Bir ülkenin yargısı çözecek. Yargıya güven olmazsa o zaman bu toplumda adalet olmaz, bu toplumda bir kısım yanlış yollara tevessül edenler çıkar. Onun için yargı devlette güvenin en önemli tezahür alandır. Bir devlet varsa aynı zamanda orada güvenilir bir yargı olmak mecburiyetinde. Türkiye'nin imajı, Türkiye demokratik bir ülke, demokrasiyi özümsemiş, benimsemiş medeni, çağdaş bir ülke olduğunun en önemli göstergesinden bir tanesi güvenilir bir yargıdır. Olmadığı takdirde biz bundan çok zarar gördük ve görüyoruz. Eğer güvenilir bir yargı yoksa yabancı yatırımlar bakımından bu çok büyük bir dezavantaj teşkil ediyor" şeklinde konuştu.
"HAYATIMDA SAYGI VE ŞEREFLE HATIRLAYACAĞIM EN ÖNEMLİ GÖREVİM ADALET BAKANLIĞIDIR"
Çiçek, şunları söyledi: "Hayatımda birçok görev yaptım ama şerefle, gururla ve her zaman saygıyla hatırlayacağım en önemli görevin nedir derseniz Adalet Bakanlığı derim. Benim Adalet Bakanlığım döneminde benim bakanlığım ikinci bir Dışişleri Bakanlığı olarak çalıştı. Türkiye'ye yatırım yapmak isteyen herkes evvela Adalet Bakanlığı'na gelir. Ben yatırım yapacağım benim hukuk açısından güvenliğim var mı, devlete hükümete güvenebilir miyim, ihtilaf çıktığında yargıya güvenebilir miyim. Adam da buraya hesabını yapıyor sokaktan toplamıyor parasını. Bu binayı yaparken bile bir statik hesap yapıyorsunuz. Altı kaya mı, balçık mı, deniz mi ona göre yapıyorsunuz. Bugün uluslararası sermaye en önemlisi siyasi istikrar hemen yanı başında da hukuk güvenliği istiyor. Bu açıdan Türkiye gerçekten son birkaç yıldır inanılmaz bir görüntü ortaya koyuyor. Tabiatıyla bu herkesin kusuru herkesin kabahati değil. Hayatımda birçok görev yaptım ama şerefle, gururla ve her zaman saygıyla hatırlayacağım en önemli görevin nedir derseniz Adalet Bakanlığı derim. Ben bu insanları tanıdım, ben de bir taraftan hukukçuydum ama tabiri caizse yargının monografisini çektim."
"HAKİMDİR, SAVCIDIR, FİKRİ DÜŞÜNCESİ BENİ İLGİLENDİRMEZ"
Hakim ve savcıların kutsal bir mesleği icra ettiklerini, fikir ve düşüncelerinin kendisini ilgilendirmediğini söyleyen Çiçek, "Ben bu insanlarla bakan, hakim, savcı gibi değil kutsal bir mesleği icra eden insanlar olarak gördüm. Onun için ben herkesle konuşurum. Bir fikri, zikri düşüncesi beni ilgilendirmez, hakimdir, savcıdır. Zaten bu mesleği icra edenlerin çocuklarına bırakacakları onurdur. Onur mesleği, servet bırakamazlar, para bırakamazlar, birşey bırakamazlar bu insanların çocukları, torunları benim babam savcıydı, benim babam hakimdi, böylesine yüce bir meslek bu mesleğe gölge düşmemesi gerekiyor. Bu içeriden de düşmemeli bu dışarıdan da düşmemeli. Yargı mensubunun cemaati, cemiyeti, partisi, şusu busu olmaz. Yargının ideolojisi budur. Buna uygun hareket ettiği takdirde bundan ülke kazanır hepimiz kazanırız. Yok kararını verirken kanun tanımaz, nizam tanımaz mensubiyetine göre karar vermeye çalışırsa emin olun oraya da yanlış yapmış olur, ülkemize de yanlış yapmış olur. Türkiye maalesef içinden çıkılmaz bir kaosun içine sürüklendi. 3 yıl 4 yıl siyasetin gündeminden düşmeyen gel gitlere, kutuplaşmalara ve ayrışmalara sebebiyet verdi" ifadelerini kullandı. CİHAN