Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Kesin bir dille ifade edebilirim ki yeni bir anayasa için erken seçim yapılmayacak" açıklaması, TBMM Genel Kurulu'nda milletvekilleri arasında tartışma başlattı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın "Gerçekten kendisine çok kalın gelecek sözler söylemiş." açıklamasına TBMM Başkanı İsmail Kahraman itiraz etti ve geri almasını istedi. Vural, "Çok kalın gelmiştir!" ifadesini tekrar kullandı. Kahraman, "Olabilir, size de kalın gelebilir." şeklinde karşılık verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nun 45'inci birleşimi açıldı. Birleşimi TBMM Başkanı İsmail Kahraman yönetiyor. 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısının TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesine devam ediliyor. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın "Kesin bir dille ifade edebilirim ki yeni bir anayasa için erken seçim yapılmayacak" açıklaması, iktidar ve muhalefet milletvekilleri arasında tartışma başlattı.
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, "Yani kendisinin mevcut şartlar çerçevesinde yorum olarak söylediği sözü sanki Sayın Kalın'ın, Külliye'nin de ruhaniyetinden bir nevi hareketle, tavrından hareketle, ilhamla bu şekilde davranacağı şeklinde yorumlamasını yanlış bilgiye dayandırıyorum." diye konuştu.
"BU MECLİS'İN ÜZERİNE BİR İPOTEK KOYMAKTIR"
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ise Türkiye'de anayasal kurumların görevlerinin belli olduğunu ifade etti. Anayasayı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yaptığını, gerekli şartlar oluşursa referanduma gidileceğini veya gidilmeyeceğini anlatan Gök, "Türkiye Büyük Millet Meclisi kimseden de talimat almaz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, üzerine hiçbir vesayet organını da tanımaz. Çünkü hepimizin görev yaptığı bu parlamentoda, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' denilen bir ortamda görev yaparken, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri'nin bugün ifade ettiği 'Gerekirse başkanlık sistemi ve Anayasa birlikte referanduma gidilebilir' tarzındaki söylemi, erken seçim olup olmayacağı konusundaki değerlendirmeleri, tam da bu anlamda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üzerine bir ipotek koymaktır." ifadelerini kullandı.
"GERÇEKTEN KENDİSİNE ÇOK KALIN GELECEK SÖZLER SÖYLEMİŞ"
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da "Aslında Cumhurbaşkanı Sözcüsü Kalın, gerçekten kendisine çok kalın gelecek sözler söylemiş. Yani bu, demokrasiye ve millî iradeye yöneltilmiş bir hakarettir. Şimdi kalkıp, kesin bir şekilde seçim olmayacağına ilişkin bir irade beyanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisini ve iradesini gasp etmek değil midir? Sayın milletvekilleri, sizler temsil etmiyor musunuz milletin iradesini? Bu adam kendini ne zannediyor? Bu Meclis, sarayın Meclisi mi, milletin Meclisi midir? Dolayısıyla, Sayın Başkan, siz 'Cumhurbaşkanına saygım sonsuz' derken, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de saygısızlık yapan bu hadsize haddini bildirmenizi istirham ediyorum. Millet egemenliğine hiçbir darbeci zihniyetin müdahale edemeyeceğini ve bu milletin iradesinin hiçbir zaman vesayete alınamayacağını kendisine ihtaren, kürsüden, bütün milletvekilleri adına hitap etmenizi ve kınamanızı istirham ediyorum." şeklinde konuştu.
"MİLLET İRADESİ ADINA AÇIK BİR ŞEKİLDE KINAMANIZ GEREKİYOR"
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ise şunları söyledi: "Erken seçim yapıp yapmama yetkisi bir kere cumhurbaşkanının kendisinde değil. İkincisi; kendisi, cumhurbaşkanının sözcüsü olarak, nasıl, erken seçimle ilgili halkın iradesini, milletin iradesini, parlamentonun iradesini hiçe sayan böyle pervasız bir yaklaşım ortaya koyar? Cumhurbaşkanın hangi şartlarda ülkeyi erken seçime götüreceği Anayasa'da yazılmış. Yani ya Başbakan istifa edecek ya Allah korusun başına bir şey gelecek, vefat edecek, ya da gensoru neticesinde cumhurbaşkanı ve hükûmet düşecek, Cumhurbaşkanı ondan sonra ülkeyi erken seçime götürür. Şimdi böylesi bir realite ortadayken cumhurbaşkanının sözcüsü şunu mu demek istiyor: Yani 'Cumhurbaşkanı isterse hükûmeti düşürebilir, isterse ülkeyi erken seçime götürecek bir yetkiyi kullanabilir ama şu an için kesinlikle bu yetkiyi kullanmayacak' mı demek istiyor? Buna en başta Sayın Başbakan olmak üzere hükûmet ve Meclis Başkanı olarak sizin de son derece net bir açıklama yapmanız, bu tutumu da halkın, milletin iradesi adına açık bir şekilde kınamanız gerekiyor."
"KENDİSİNE ÇOK KALIN GELECEK İFADESİNİ GERİ ALIN"
TBMM Başkanı İsmail Kahraman ise "Bir kere, bu Meclis'tir Anayasa'yı yapacak olan, değiştirecek olan. Anayasal bir hükümdür, bu kesin. Kimsenin bunda ihtilafı olamaz, yanlış bir düşüncesi olamaz. Dolayısıyla, yetki burada olduğuna göre bunun üzerine konuşmanın veya 'karşı bir fikir varmış' demenin bir yeri yok. Bu Meclis'in üzerine kimse ipotek koyamaz. Tarihe karışmış bazı hadiseler var, koyanlar var ama artık yok, bitti. Hâkimiyet milletindir kayıtsız şartsız, ferdi manada, beşeri manada." dedi.
Oktay Vural'dan "Kendisine çok kalın gelecek…" ifadesini geri almasını isteyen Kahraman, "Size bir gün denirse kabul eder misiniz?" diye sordu. Vural da "Siz önce Meclis'in mehabetini korumak için konuşsanız! Siz Kalın'ı korumak için mi konuşuyorsunuz Sayın Meclis Başkanı? Yani, siz Cumhurbaşkanı Sözcüsü'nün sözcüsü müsünüz?" karşılığını verdi.
"HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR, SUSMAM"
Başkan Kahraman ise "Ben, cumhurbaşkanının da, Türkiye Cumhuriyeti'nin de, bu Meclis'in de başkanıyım. Ve, 'haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır', susmam!" diye konuştu. Vural da "Çok kalın gelmiştir!" ifadesini tekrar kullandı. Kahraman, "Olabilir, size de kalın gelebilir." şeklinde karşılık verdi. Vural ise "Çok kalın gelmiştir!" dedi. Kahraman, "Bazı zamanlar gelebilir. Bir de 'Bu adam…' demeyin böyle, ne olur! Yani, kaba ve incitici, daha nasıl olur? Geçiyorum. İbrahim Kalın Bey'i yakından tanırım. Kendini yetiştirmiş, çok kıymetli ve değerli bir bürokrattır. Lütfen, insanlarımızı böyle kum torbasına çevirmeyelim." diye konuştu.
Daha sonra Oktay Vural, "Siz Meclis'i temsil edin, Meclis'i temsil edin; sarayı değil!" karşılığını verdi. Bu tartışma sırasında Meclis Genel Kurulu'nda zaman zaman AK Parti milletvekilleri ile muhalefet partilerinin milletvekilleri arasında sözlü münakaşalar da yaşandı.
"BU, MECLİS'E KURULAN BİR KUMPASTIR"
Levent Gök ise konuşmasında şunları söyledi: "Sayın Başkanım; şimdi, tabii, bulunduğunuz konumda, AKP'den önerilip seçilen bir başkan olmanız, sıfatınızın sizi kimi zaman zorladığı durumların olduğu muhakkak. Bu da onlardan bir tanesi ama biz çok net olmalıyız ve çok da cesur olmalıyız. Hükûmet de olmalı, siz de olmalısınız ve AKP Grubu da olmalı. Şimdi, burada çok farklı bir durum var. Bir Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, Türkiye'nin önündeki bir gündem maddesiyle ilgili görüş belirtiyor. Bu görüş, Meclisimizde bulunan bütün 4 partiyi ilgilendirdiği gibi hükûmeti ilgilendiriyor ve Meclis Başkanlığı'nı ilgilendiriyor. Şimdi ben AKP grubuna sesleniyorum değerli arkadaşlar; Bu, Türkiye'de Anayasa yapımını ve seçim gibi konuları siz hükûmetiniz olan Sayın Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığını yaptığı hükûmetle mi tartışacaksınız, yoksa cumhurbaşkanlığındaki Recep Tayyip Erdoğan'la mı? Buna bir karar verin. Sizin lideriniz kimdir? Lideriniz Recep Tayyip Erdoğan mıdır, lideriniz Ahmet Davutoğlu mudur? Bir kere buna bir karar verin. Ayrıca Sayın Başkan; ben burada üzerinde hiçbir vesayet tanımadığını ifade etmek için toplanmış bulunan bütün partilerden ortak bir deklarasyon bekliyorum. Böyle bir vesayetçi anlayışa karşı, gelin, imzayla hep birlikte karşı koyalım, siz de başında bizleri destekleyin. Bu, Meclis'e kurulan bir kumpastır. Meclisin üzerinde bir vesayettir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu reddediyoruz. AKP reddeder mi, onu görmek istiyoruz. Hükûmet reddeder mi, görmek istiyoruz. Meclis Başkanı reddeder mi, görmek istiyoruz. Bütün partilere çağrımız: Ortak bir deklarasyonla bu talebi reddedelim ve herkese görevini bir kez daha hatırlatalım. Bunu öneriyoruz."
"BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAYALIM"
AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı da "Sayın İbrahim Kalın yabancı basın mensuplarının 'Erken seçim var mı?' şeklindeki sorusuna 'Erken seçim olmayacak, zaten takdir Meclisi'ndir.' diye cevap veriyor. Bu işin tutanakları ortada olmadan, yalan yanlış bilgilerle böylesine 'Meclis'i bir araya getirelim, deklarasyon yayınlayayım' filan demenin mantığı var mı? Ben Sayın Levent Gök'ten beklerdim ki; ne demiş, ne dememiş bir anlayayım, eğer hakikaten iddia edildiği gibi tutanaklarda -ki bunların tutanakları var- varsa hayhay, kimse Meclis'in üzerine Meclis'e ait bir yetkiyi kullanamaz ama dememişse bir bardak suda da fırtına koparmayalım." şeklinde konuştu.
Cihan CİHAN