İnsan Hakları Hukukçusu Dr. Gökhan Ateş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla son günlerde sıkça sözü edilen 'sözde' terör listeleri ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Yapılan hukuksuzlukların ifşa edilmesinden rahatsız olan rejim, terör kapsamında arananlar diye uydurduğu bir listenin güncellenmiş halini internet ortamında yayımladı. Ancak, isimleri listeye eklenen kişilerin sosyal medyayı aktif olarak kullandıkları ve susmaları için bu listeye eklendikleri dikkatlerden kaçmadı. Beklenen ve olması gereken, devlet kurumlarının yayımladığı bir listenin hukuki bir karşılığının olmasıdır.
Ancak, her işleri olduğu gibi bu da baştan sona hukuksuzdur ve devlet eliyle bilgileri paylaşılan kişilerin en temel hakları ihlal edilmiş, bu listeyi yayınlayanlar da alenen suç işlemiştir. Şöyle ki, bu liste Terörle Mücadele Kanunun 19. maddesine dayanılarak çıkarılan “Ödül Yönetmeliği’nin 6.maddesine istinaden hazırlanmıştır.
TMK’nın 19.maddesi gereğince; sadece “ödül miktarının belirlenmesi” ve “ödülün verilmesine” ilişkin esaslar Yönetmelikle düzenlenebilir. Kanuna uygun olarak bu hususlar Yönetmelik’in 4,5 ve 7.maddelerinde düzenlenmiş.
Ancak kanunun düzenleme yetkisi VERMEDİĞİ “ilan” başlıklı 6. madde de Yönetmeliğe eklenmiştir. Asıl hukuksuzluk da bu maddenin Yönetmeliğe monte edilmesiyle başlamıştır. Bu maddede dikkat çeken ifade “terör suçluları”dır. Acaba bu ifade ne anlama gelmektedir?
Bu ifade, TMK’nın 2. maddesinde görseldeki gibi tanımlanmıştır. Maddeden de anlaşılacağı üzere, bir kişinin terör suçlusu olarak kabulü için “suç işlediği” ya da “bir örgütün mensubu olduğunun” sabit olması gerekir. Buna karar verecek yer de elbette mahkemelerdir.
Oysa ki, terörden arananlar listesine eklenen çok sayıda kişi hakkında bırakın kesinleşmiş bir mahkeme kararını, bir çoğu hakkında başlamış bir kovuşturma dahi yoktur. Yani, İçişleri Bakanlığı memurları kendilerini mahkeme yerine koyarak görev gaspı yapmışlardır.
Haklarında verilmiş bir mahkeme kararı olmayan kişilerin, idari bir merci tarafından terör suçlusu kabul edilerek kişisel bilgileriyle birlikte resimlerinin paylaşılması açıkça masumiyet karinesi ve özel yaşama saygı hakkının ihlali ve aynı zamanda da suçtur.
Diğer taraftan, yargılaması devam etmekle birlikte ulaşılamayan veya firari olan şüpheli ve sanıklara ilişkin uygulanacak usul ve esaslar CMK’nın 247 ve devamı maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Eğer arananlar listesinde yer alan kişilerin kaçak olduğu değerIendiriliyorsa, öncelikle “Kaçakların Yargılanması”na ilişkin hükümlerin yer aldığı CMK’nın 247 ve devamı maddelerindeki usul işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
Bu kapsamda Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın da sanığı olduğu ÇHD davası sanığı avukat Özgür Yılmaz’ın adının “terör arananlar” listesine yazılması işleminin hukuka aykırı olması nedeniyle açılmış olan davada Danıştay Başsavcılığı,İçişleri Bakanlığı’na bağlı Ödül Komisyonu’nun “Terör Arananlar” listesi yapması yetkisinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, buna izin veren yönetmelik maddesinin iptalini istemiştir.
Başsavcılık, Ödül Komisyonu’nun “aranan terör suçlularının önem sıralaması sonucunu doğuran bir listeleme yapmayı sağlayan bir yetki olarak kullanımının mümkün bulunmadığını” belirtmiş ve avukat Özgür Yılmaz’ın isminin “terör arananlar” listesine yazılması işleminin hukuka aykırı olduğuna vurgu yaparak Ödül Komisyonu’na “terör arananlar listesi” yapma yetkisinin iptalini talep etmiştir. Beklenen, Yönetmelik hükmünün iptali ve Danıştay’ın bu saçmalığa son vermesidir!
Bu listeyi yaparak insanları şahsi bilgileri ve resimleriyle internet ortamında ve tüm sosyal medya mecralarında yayınlayanlar örgütlü, sistematik ve yaygın şekilde suç işlemişlerdir. Her işleri gibi suç olan bu eylemleri nedeniyle işledikleri insanlığa karşı suçlar nedeniyle yargılanıp hak ettikleri cezaları alacaklardır.