Terra cotta sanatını nesilden nesile aktarıyorlar
-Ünlü terra cotta sanatçısı merhum Necip Savcının oğlu
Hasan Hüseyin Savcı:
Benim özel olarak hazırladığım çamurdan yaptığım süs eşyaları
İtalyan seramiği ile yarışabileceği gibi İ
DENİZLİ (A.A) - Sebahatdin Zeyrek - Anadolunun eski
uygarlıklarından Hititler dönemindeki gibi çanak çömlekler ürettiği için
kendisini Son Hititli olarak tanıtan Türkiyenin ünlü terra cotta (terra
kota) sanatçısı merhum Necip Savcının, babasından öğrendiği terra cotta sanatını
sürdüren oğlu Hasan Hüseyin Savcı, özel olarak hazırladığı çamurdan yaptığı süs
eşyalarının İtalyada yapılanlara rakip olarak gösterilebileceğini söyledi.
Tavas ilçesine bağlı Medet köyünde sanatını sürdüren Hasan Hüseyin Savcı, AA
muhabirine yaptığı açıklamada, küçük yaşlarda babasından görerek başladığı
toprağa şekil verme sanatını zevkle yaptığını belirtti.
Anadoluda yaşamış kültür değerlerinin birebir benzerlerini yaparak, dönemin
çizgi ve hatlarını yansıtan ve geçimini evinde kurduğu küçük atölyesinde eşi,
annesi ve halası ile birlikte devam ettiren Savcı, yaptığı terra cotta başta
İstanbul olmak üzere Türkiyenin çeşitli illerine ve yurt dışına gönderdiğini
dile getirdi.
Yaptığı eserlerin çamurunu da yine kendisinin hazırladığını Savcı, şöyle
devam etti:
Benim özel olarak hazırladığım çamurdan yaptığım süs eşyaları İtalyan
seramiği ile yarışabileceği gibi İtalyada yapılanlara rakip olarak
gösterilebilir. Bu sanat, İtalya ve Yunanistanda da yapılmaktadır. Ama
Yunanistanda yapılanlar suni boya ile yapılırken İtalyada kullanım eşyaları
olarak yapılıyor. Terra cotta terimsel anlamı sırsız çanak çömlek yapımı anlamına
gelmektedir. Daha çok ev ve iş yerlerinde süs eşyası ve seramik yapımı olarak
kullanılıyor.
Ben yedi yaşında rahmetli babamdan öğrendiğim kadarıyla çamurla uğraşıyorum.
Bu işin aslı toprağı toprakla boyama sanatıdır. Bunun boyaları da topraktır.
Dağdan getirdiğim killi toprağı çamur teknelerinde kardıktan sonra eleme
işlemlerinden geçiriyorum. Daha sonra çamur haline gelen toprağı elimde hamur
gibi yoğurmaya başlıyorum. Sonra bu yoğurulmuş çamuru seramik tornamıza
koyuyorum. Burada isteğe göre şekil verilmeye başlıyorum. Şekil işlemi bittikten
sonra üzerinde ince detayları parlatma, temizleme, zımparalama işlemlerinden
geçirip en son elde fırçayla boyayıp bin 150 derece sıcaklıkta özel fırında 8
saat pişiriyorum.
-Türkiyede bu mesleği bizim gibi yapan yok-
Savcı, bu sanatın çok zor ve zahmetli bir iş olduğunu belirterek, yaptığı
eşyaların ömrünün tamamen kullanışa bağlı olduğunu ancak kesinlikle boyalarının
çıkmadığını vurguladı.
Savcı Babamdan aldığım bu mirası devam ettirmeye çalışıyorum. Amacım
gelecek kuşaklara bu sanatı aktarabilmektir. Türkiyede bu mesleği bizim gibi
yapan yok. Avanos taraflarında çömlekçilik sanatı ile uğraşıyorlar. Beni ayrı
kılan özellik ise bunun çamuru, boyaları ve yapılışı sadece bize özel başka yerde
yok. Dağda kendimize ait toprak ocakları var. Oradan getirdiğimiz çeşitli
özellikteki toprakları birbirine karıştırıyoruz. Toprağın yanı sıra kayaç denilen
ufak taşlar da kullanıyoruz. Taşları kırıcılardan ve değirmenlerden geçiriyoruz.
Sonra elekten geçirip mil halinde çamur elde ediyoruz diye konuştu.
Yayıncı: Nevbahar Kabaklı