Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) hal-i hazırda Koç ve Sabancı’dan sonra Türkiye’nin en büyük holdingi.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) hal-i hazırda Koç ve Sabancı’dan sonra Türkiye’nin en büyük holdingi. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile binden fazla şirket TMSF’ye devredildi. Şirketlerin aktif büyüklüğü 50 milyar TL’yi buluyor.
TMSF Başkanı Muhiddin Gülal alenen gasp edilen Boydak, Naksan ve Koza İpek gibi holdinglerin ellerinde günden güne mum gibi eridiğinin fark edilmemesi için halkla ilişkiler faaliyeti yürütüyor. Beyanlarındaki tutarsızlıklar dikkatten kaçmıyor.
GÜYA ŞİRKETLER ESKİSİNDEN DAHA İYİ VAZİYETTE
Güya devasa şirketler eskisine nazaran daha iyi idare ediliyor, hatta el konulan şirketlerde istihdam edilen kişi sayısı da cirolar da artıyor.
Yeri gelmişken tekrar edeyim: Hiç bir ticari başarı bir şirketin esas sahiplerinin elinden alınmasını ve mülkiyet hakkı ihlalini mazur gösteremez.
Kaldı ki işin aslı TMSF Başkanı Gülal’ın buyurduğu gibi değil. Boydak’a tayin edilen kayyımlar yolsuzluk yaptıkları için bizzat TMSF marifeti ile görevden alınmadı mı? CEO olacak adam 20 milyon Euro’yu zimmetine geçirmedi mi?
Şirketlerin kasasına göz diken tahta kurtlarının ehil idareciler olduğuna kim inanır ki!
KAYSERİ’DE BOYDAK NE İSE GAZİANTEP’TE NAKİPOĞLU DA O
Naksan da Boydak gibi Anadolu sermayesinin iftihar vesilesiydi. Plastik ve halı sektörü başta olmak üzere faaliyet gösterdiği sektörlerde yenilikçi, dinamik ve istikrarlı yatırımları ile Gaziantep’i adeta sırtlamıştı.
Kayseri’de Boydak ailesine reva görülen zulümler ile Gaziantep’te de Naksan’ın sahipleri Nakipoğlu ailesine yapılanlar arasında sadece şehir ve isim farkları var. İki hayırsever ailenin elinde ne var ne yok alındı.
Tek suçları var o da Saray’a kapı kulu olmamak…
‘İÇERİDEN’ GELEN MEKTUP
Senelerdir Naksan bünyesinde çalışan birinden gelen mektupta yazılanları okuyunca müteessir oldum. Şu ana dek duyduklarımızın ötesinde şirketlerin nasıl batırıldığına dair mühim ipuçları var mektupta.
‘İçeriden’ bir gözle kaleme alınmış mektubun her satırında Nakipoğlu ailesinin emeğinin, alın terinin ‘kayyım’ görünümlü hırsızlar tarafından nasıl gasp edildiği, şirketin günden güne nasıl eridiği anlatılıyor.
Mektubu okuduktan sonraki hissiyatım çok farklıydı. Yüz yüze görüşme imkânım olsa TMSF Başkanı Muhiddin Gülal’a, “Yalan söylemeye utanmıyor musunuz?” demek geçti içimden.
TMSF BAŞKANI HÜKÛMETİ DE HALKI DA YANILTIYOR
Naksan çalışanının mektubu, “TMSF’nin yaptıgı açıklamaların bazıları doğruları yansıtmıyor. Hem hükûmeti hem de kamuoyu yanıltılıyor.” diyerek başlıyor. Kayyımdan evvel ve hali hazırdaki kapasite rakamlarını vererek Naksan’da ilerleme değil gerileme olduğunu anlatıyor.
2015 yılının sonlarına kadar 1.850 kişinin istihdam edildiği Naksan 800 ton kurulu kapasitenin yüzde 70’i ile faaliyet gösteriyordu. Günlük 500-560 ton imalat yapılan tesisler bugün yüzde 30 kapasiteye düşmüş.
Kayyım emaneten aldığı şirketi yarı yarıya eritmiş.
CAHİT NAKİPOĞLU 2015’TE KREDİ MUSLUKLARI KAPATILINCA BİLE İŞÇİ ATMADI
Mektupta kredi musluklarının hükûmet talimatı ile kesildiği 2015 yılında bile kapasitenin yüzde 70’in altına düşürülmediğine vurgu yapılıyor: “İşverenimiz (Cahit Nakipoğlu) çalışan sayısında azaltmaya gitmemiş, çalışanların 7’li çalışma sistemini normal günlük 7.5 saatlik çalışma şekline dönüştürülerek sadece mesaileri kaldırılmıştı.”
23 Temmuz 2016’da kayyım atanan Naksan Plastik o tarihe kadar tek başına Türkiye’nin en büyük sanayi şirketlerinin ambalaj ihtiyaçlarının yüzde 20-25’ini karşılıyordu.
Son tabloyu ise mektuptan takip edelim: “Üretim yapılamayıp, müşterilerimizin ihtiyacına cevap veremez olduk. Yıllardır sözleşmeli büyük firmaları teker teker kaybetmek durumunda kaldık. Piyasadaki ambalaj boşluğunu fırsat bilen Gaziantepli 5-6 sanayici Naksan’ın yetişmiş kadrolarını transfer etti. Böylece bilgi, beceri ve imalat formüllerini bilen Naksan çalışanları bünyelerine yüksek ücretlerle transfer etmeye başlayıp büyük plastik ambalaj üretimine girdi.”
AKP İL BAŞKANI NAKSAN’IN BOŞLUĞUNU FIRSATA DÖNÜŞTÜRDÜ
Nakipoğlu ailesinin perişan halini fırsat bilen o firmalardan ikisini Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) eski il başkanının kardeşleri kurmuş. Dikkat edin! Tam da bu dönemde yatırım kararı alıyorlar. Kurt ölünce çakallar ulumaya başlar!
Yeni kurulan üçüncü firma da halen AKP Gaziantep İl Başkanlığı koltuğunda oturan Eyüp Özkeçeci’ye ait. Nasıl çok adil bir nizam, değil mi?
Hastalıklardan muzdarip, 70 yaşına gelmiş Cahit Nakipoğlu’nu oğlu Taner ile hapse attıranlar onların şirketlerine bir taraftan kan kaybettiriyor diğer taraftan boşluğu doldurmak için yeni tesis kuruyorlar. Naksan’ın iş bilen kadrolarını yüksek maaşlarla bünyelerine katıyorlar.
Bunun adı ticaret mi şimdi?
Ahlaktan zerre kadar nasibi olan biri herkesin gözünün içine baka baka böyle bir haramiliği yapabilir mi?
KAYYIM 350-400 KİŞİYİ İŞTEN ATTI
Kapasite düşünce, büyük müşteriler bilerek AKP’lilerin kurduğu fabrikalara kaptırılınca ne olur? Fatura işçiye kesilir. Patronlarına suçsuz yere kelepçe vurulurken adliye önünde iki dakikalığa bile protesto gösterisi yapmaya cesaret edemeyen işçileri şimdi kayyım kapının önüne koyuyor.
Mektupta işçi tenkisatı şöyle ifade ediliyor: “Kayyım atanmasından bu yana 350-400 kişi yalnız plastik fabrikasından ayrıldı. 2016 yıl başında 1.850 kişi olan kadromuz şu an 1.500 kişi civarıdır.”
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Büyük 500 şirketi listesinde 2015 yılında 82. sırada bulunan Naksan kayyımın elinde mum gibi erimiş. Naksan 2016 yılında 125 basamak gerileyerek 208. olabilmişti.
Maalesef İSO 2017 verileri Haziran ayında ilan edildiğinde Naksan’ın bu sıranın daha da gerisine düştüğü görülecek. Rakamlar tepe taklak zira.
YÜZDE 80 KAPASİTEYE ÇIKMAK İMKÂNSIZ
TMSF Başkanı Gülal’a kalsa kapasite yüzde 80’lere çıkmış. Plastik sektöründe yüzde 80 kapasiteyi yakalayan dünya çapında tesis bilinmiyor. Nakipoğulları bile senelerin tecrübesine rağmen yüzde 70’e çıkarabilmiş kapasite kullanım oranını.
Naksan ve Boydak gibi sanayi devlerini kifayetsiz muhterislere teslim etmenin kediye ciğer emanet etmekten farkı yok.
‘İçeriden’ mektubun koordinatlarını yazarsam gönderen kişinin başına bir iş gelebilir. İsmi ve diğer malumat bende mahfuz. Türkiye’de böyle bir mektubun kimden geldiğini yazamayacak kadar ağır baskı iklimi ortadan kalktığında merak edenlere ibraz edebilirim.
O ÇALIŞAN BORCUNU ÖDEDİ. YA ÖTEKİLER!
O çalışan geç de olsa tarihe, senelerdir ekmeğini yediği patronlarına ve insanlığa karşı borcunu ifa etti.
Ya ötekiler!
Gaziantep, Kayseri ve Anadolu’nun diğer şehirlerinin eşrafı haksızlıkların bini bir para olduğu halde taş kesildi. Dindarlar, sağcılar, solcular, laikler, Aleviler, Sünniler herkes suskunluk sarmalında.
Ey Gaziantep, ey Kayseri şehirleri! Dağınız, taşınız dile gelse de insan diye gezinen şu vahşilerin maskeleri tek tek düşse.
İnsanlar, kula kulluk için ‘ağlayanın malı’ ile gülüyor.
Bari siz dile gelseniz de anlatsanız 21. asrın başında Moğol hükümdarı Hulagü’ye taş çıkartan haramileri ve onların hırsızlıklarını.