Trafikte ölüm

Dokuz günlük Kurban Bayramı süresince meydana gelen trafik kazalarında 160 kişi yaşamını kaybetti. Yaralı sayısı 800 dolayında. Televizyonlar iki gündür, Anadolu’dan dönen tatilcilerin İstanbul’a ulaşmakta çektikleri güçlükleri haber yapıyor. En büyük yoğunluk Bandırma, Yalova, İzmit hattında oluşmuş. İstanbul’u Ege ve Akdeniz’e bağlayan Körfez geçişinde hızlı feribot ve arabalı vapurlar yetersiz kalınca karayolu ulaşımı durma noktasına geldi. Bayramda İstanbul’da kalmanın keyfini çıkaranlar, acı ve eziyete dönüşen “trafik terörü”nü ekranlarda dehşetle izlediler. Başka hangi ülkede bayram tatili Türkiye’deki gibi ölümle eş anlamlıdır! 225 kazada, 160 ölüm. Tatilin ilk gününden son gününe, 10’un altına düşmüyor trafik kazalarında yaşamını yitirenler; 18, 20, 21 sayı artarak gidiyor. Bayramda hava fazla yağışlı değildi. Kar kış koşulları yoktu, buna rağmen gerçekleşen “ölümlü kazalar” Türkiye’de araç ve yol kalitesine karşın ciddi sürücü hataları yapıldığını gösteriyor. Her yıl on binlerce araç trafiğe çıkıyor. Yollar eskiye göre daha geniş ve denetimli. Buna rağmen 9 günde 160 kişi kazalarda yaşamını yitirebiliyor. Bu tabloyu araç kalitesi arttıkça hızlı ve seri otomobillerle, sürücüler arasındaki deneyim makasının da açılmakta olduğu gibi olumsuz bir dengeye bağlamak mümkün. Uzun tatile rağmen, zaman kazanmak adına gece çıkılan yolculuklar da riski arttırıyor. Otobüs kamyon gibi “olağan şüpheliler” arasında yol almak kuşkusuz soğukkanlılık istiyor ve hatalı sollamalar felakete yol açıyor. Kazalardaki artışı, sahip olduğu araçla, her yıl daha fazla insanın tatile çıkma arzusundan kaynaklanan “refah sorunları” kapsamında değerlendirmek de mümkün. Bu bayramda yurtdışına çıkanların sayısının 100 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Türkiye içinde seyahat edenler herhalde 3-4 milyonun altında değildi. Eş dost ziyaretleri, memlekete gidip gelmeler, köprüden bedava geçişler derken, yollar savaş alanına döndü. 9 günde küçük çaplı bir katliam yaşandı. Toplum trafik kazaları konusunda geçmişte daha duyarlıydı. Başka ülkede 9 günde 160 kişi ölse kıyamet kopar! Meclis’e önergeler verilir, ilgili bakanlardan açıklama istenir. Kazaların nedenleri sorgulanır. Karayollarının, trafik polisinin üzerine gidilir. Göstermelik radarların ne işe yaradığı tartışılır. Türkiye’de ise “kuzuların sessizliği” oynanıyor. İstanbul’a getirilen kurbanlık Angusların acemi kasapların elinden kurtulup, TEM’deki araç trafiğinde o hızla nasıl şerit değiştirebildiklerini korku filmi gibi izliyoruz. Ülkeyi yönetenlerin de dikkati şu ara “füze kalkanı” üzerinde. Avrupa’ya füze fırlatan olursa, ona kalkan olacağız. Tehdidi havada bertaraf edeceğiz. Yolda bayrama giden insanımızı “trafik terörü”nden koruyamıyoruz. “Yıldız Savaşları”nı nasıl önleyeceğiz?
23 Kasım 2010 10:25
DİĞER HABERLER