Şubat ayında dört kişi daha 'kaçırıldı'. Emniyet sus pus. Ailelerin sesi ise çok küçük bir kesim tarafından duyuluyor.
AYŞE YILDIRIM - ARTIGERÇEK.COM
Şubat ayında dört kişi daha 'kaçırıldı'. Emniyet sus pus. Ailelerin sesi ise çok küçük bir kesim tarafından duyuluyor.
Yasin Ugan’ın hakkında iddianame hazırlanmıştı, arama kararı vardı. Kardeşinin söylediğine göre “adalete güvensizliğinden dolayı teslim olmadı”, 2,5-3 yıldır “kaçıyordu”.
13 Şubat akşamı Ugan ailesine bir haber geldi: “Yasin Ugan tutuklanmıştı.”
Aile, normal bir prosedür olduğunu düşündü. Sabaha kadar Ankara Emniyeti’nin bütün birimlerini aradı. Hatta asayiş nezarethanesini bile… Ama Yasin Ugan hiçbir yerde yoktu. Aldıkları tek yanıt: Böyle bir tutuklama ya da gözaltı yok.
Bunun üzerine Yasin Ugan’ın “tutuklandığı” mahalleye gitti ailesi. Anlatılanlar şöyleydi:
Ugan, Ankara Altandağ Çamlık Mahallesi’nde bir evde saklanıyordu. O gün, evin bulunduğu mahallenin giriş ve çıkışları polis tarafından kontrole alınmıştı. Giriş çıkışlarda kimlik kontrolü yapılıyordu. Çok kalabalıktılar, hepsi sivil giyimli ve silahlıydı.
Yasin Ugan’ın bulunduğu daireye girdiler. Ugan’ın başına poşet geçirip beyaz bir minibüse bindirip götürdüler. Sadece onu da değil, onunla beraber kalan Özgür Kaya isimli birini de götürdüler.
Onları götürdükten sonra polis olduğu söylenen kişiler bir süre daha mahallede kaldı. Ev sahibine ait diğer evlerde de arama yapıldı. Görgü tanıklarına göre, Ugan ve Kaya’nın kaldığı eve baskın yapılırken aynı anda karşı dairenin kapısını da çalmışlardı.
“Kaçırılma” olayına neredeyse bütün mahalle şahit olmuştu. Ev sahibi polislere, “Bu şahsı nereye götürüyorsunuz” diye sorduğunda tutuklama tutanağını göstermişlerdi. Hatta savcılık tarafından verilen dosya numarasını da vermişlerdi. Ugan ailesi bu bilgilerle savcılığa gittiğinde verilen dosya numaranın doğru olduğunu öğrendi. Ama ne Ugan’dan ne de Kaya’dan bir haber alamadı.
İki haftadır her yere başvuruyor Ugan ailesi. Tek istedikleri Yasin Ugan’ın nerede olduğunu öğrenmek.
Yasin Ugan’ın ağabeyi Mikail Ugan, “Yürüyen ceset gibiyiz. Nerede olduğunu bilsek rahatlayacağız. Devlet suçlu ise yakalar, mahkemeye çıkarır, prosedür işler. İtirazımız yok. Haber alamadığımız her geçen gün hayatlarından endişe ediyoruz” diyor.
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Meclis’e soruşturma önergesi verdi. Ama daha önce de vermişlerdi.
Çünkü bu olay ilk değildi.
OHAL boyunca 20’ye yakın “kaçırılma vakası” yaşanmıştı. Ağırlıklı olarak da 2017 yılında. O sıralarda siyah transporterlardan söz ediliyordu. Bu kez beyaz bir minibüsten.
Gergerlioğlu, son 19 gün içinde tam dört kaçırılma vakasının yaşandığına dikkat çekiyordu Ugan ailesi ile yaptığı görüşme sırasında.
19 gün önce Antalya’da Gökhan Türkmen, esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Eşi her yerde arıyor ancak nerede olduğunu bulamıyor.
Salim Zeybek ise 21 Şubat günü Edirne’de kaçırıldı. Eşi Fatma Betül Zeybek, tam beş gün sonra savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu. Olayı sosyal medya hesabından anlattı. 21 Şubat günü 6 ve 9 yaşlarındaki iki çocuklarıyla içinde bulundukları araba Edirne Havsa gişelerinde silahlı kişiler tarafından durdurulmuştu. Fatma Betül Zeybek, “emniyete gitmemesi için ailesiyle tehdit edildiğini” söylüyordu. Eşini almış kendisini de Ankara’daki evlerine gidene dek bir araçla takip etmişlerdi. Zeybek, takip eden aracın plakasının da göründüğü güvenlik kamerası görüntülerini sosyal medya hesabından da paylaştı.
Hâlâ eşinin nerede olduğu hakkında bir bilgiye ulaşamadı.
Son 19 gün içerisinde dört isim kaçırıldı. Dört eş, çocuklar, kardeşler, anneler babalar bir haber alabilmek için çırpınıyor. Ama iktidarın yarattığı korku iklimi nedeniyle onların sesi ancak çok küçük bir kesim tarafından duyurulabiliyor.
Ankara’da siyah transporterla kaçırılan KHK’li akademisyen Dr. Hasan Kala’dan 225 gündür haber alınamıyor.
Ne yazık ki kaçırılan kişilerin cemaat bağlantısı iddiası kamuoyunda çekince yaratıyor, görülmüyor, duyulmuyor.
Oysa bakın aileler ne diyor:
“Devlet suçlu ise yakalar, mahkemeye çıkarır, prosedür işler. İtirazımız yok. Haber alamadıkça her geçen gün büyük azap çekiyoruz. Yüreğimize ateş düştü, soğumuyor. Hepimizin içinde korku var. Sesimizi duyun.”