ABD’de çekişmeli geçen seçimlerin ardından Başkan Trump’ın kampanya ekibinin hukuki itirazlardan sonuç almasının zor olduğu yorumu yapılıyor. Eyalet yetkilileri seçimlerde usulsüzlük yapıldığına ilişkin bir bulguya rastlamadıklarını belirtiyor.
Başkan Donald Trump’ın resmi olmayan sonuçlara göre aldığı yenilginin ardından kanıt sunmadan dile getirdiği usulsüzlük iddialarının aksine, eyalet yetkilileri ve seçim uzmanları, 2020 seçiminin ülke genelinde sorunsuz bir şekilde yapıldığını belirtti. Seçimlerde yaygın şekilde bir usulsüzlük görülmediği de kaydedildi.
Seçim uzmanları, yaklaşık 107 milyon kişinin 3 Kasım’dan önce erken oy kullanması sebebiyle, seçim gününde faaliyetlerin daha kolay bir şekilde yürütüldüğünü kaydetti. Sandıklarda herhangi bir şiddet ya da seçmenlerin gözünün korkutulduğu olayların yaşanmadığına dikkat çekildi.
Seçim Yardım Komisyonu’nda görev yapmak üzere Başkan Trump tarafından atanan Demokrat Ben Hovland, “2020 seçimi şimdiye kadar yapılan en sorunsuz ve en iyi şekilde yönetilen seçimlerden biriydi. Tüm zorluklara rağmen bunun başarılması dikkate değer bir durum” sözleriyle süreci değerlendirdi.
Joe Biden’ın kıl payı kazandığı Wisconsin eyaletinde üst düzey seçim yetkilisi Meagan Wolfe, seçimle ilgili olarak kendilerine bildirilen bir sorunun yaşanmadığını, usulsüzlük iddiasında bulunulan herhangi bir şikayetin kendilerine iletilmediğini söyledi.
Yine Joe Biden’ın kazandığı Michigan eyaletinin Demokrat Başsavcısı Dana Nessel da oy sayımı sürecinde herhangi bir usulsüzlük yaşanmadığına, yalnızca herhangi bir kanıta dayandırılmadan bazı iddiaların ve komplo teorilerinin dile getirildiğine dikkat çekti.
Anayasa Mahkemesi devreye girebilir mi?
Seçim idaresi eyaletleri ilgilendiren bir konu. Hukuk uzmanları da Anayasa Mahkemesi’nin anlaşmazlığın çözümünde devreye girmesinin imkansız olmadığını ancak pek olası görmediklerini ifade ediyor.
Widener Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden hukuk profesörü ve seçim uzmanı Michael R. Dimino, Anayasa Mahkemesi devreye girse bile başkanlık seçiminin sonuçlarını değiştirecek kadar sayıda oyda bir değişiklik olasılığı görmüyor.
Bu nedenle Trump’ın hukuk ekibinin karşı karşıya kaldığı sorun, seçim sonucunu değiştirecek sayıda tartışmalı oy pusulası olmaması.
Başkan George W. Bush’un tartışmalı bir seçimi Florida’da 537 oyla kazandığı 2000 yılındaki seçimlerin aksine, Trump Pennsylvania, Arizona, Georgia ve Nevada dahil çekişmeli eyaletlerde Biden’ın on binlerce oy gerisinde.
Trump’ın kampanyasının açtığı davaların temelsiz olmadığını düşünen hukuk uzmanları da var. Dimino, açılan davanın Pennsylvania’da oy sayımının hukuk çerçevesinde yapılmadığına ilişkin bazı iyi tezler de ortaya koyduğunu belirtiyor.
Dava dilekçesinde Cumhuriyetçi gözlemcilerin Philadelphia’da oy sayımından uzak tutulduğu ve yeterli erişim verilmediği iddia ediliyor.
Dimino, bu davada geçen hafta yargıcın Trump’ın ekibiyle aynı görüş beyanında bulunduğu ve gözlemcilerin oy sayım merkezlerine erişiminin sağlanması gerektiğine karar verdiğini hatırlatıyor.
Yargıçlar sonucu değiştirecek boyutta ihlal olduğuna ikna edilebilir mi?
Ancak Dimino, Trump’ın ekibi için en zorlu mücadelenin seçim ihlallerinin seçim sonucunu değiştirecek sayıda oyun sayılmamasıyla sonuçlanması gerektiği konusunda yargıçları ikna etmek olduğuna dikkat çekiyor.
Bu da sistematik bir usulsüzlük yapıldığına ilişkin kanıtların sunulmasını gerekli kılıyor. Trump cephesi ise şu ana kadar böyle bir delil ortaya koymuş değil.
Pennsylvania’nın 20 delege oyu Trump’a verilse bile, ki bu sayımdaki dezavantajı göz önüne alındığında çok düşük bir ihtimal, Başkan Trump’ın Biden’ın zaferini tersine çevirmek için en az bir eyaleti daha kazanması gerekiyor.
3 Kasım seçimlerinin ardından Trump’ın kampanyası ve destekçileri Arizona, Georgia, Michigan ve Nevada’da dava açmıştı.
Ancak birkaç istisna dışında, Trump cephesinden gelen hukuki itirazlar sonuçsuz kaldı. Yargıçlar ya açılan davayı reddetti ya da somut kanıt sunulması talebinde bulundu.
Michigan’da dava Georgia’da yeniden sayım
Ancak Trump kampanyası Michigan eyaletinde de sonuçların tasdik edilmemesi talebiyle federal mahkemede dava açtı. Resmi olmayan sonuçlara göre Trump bu eyalette yüzde 2,6 oranla Demokrat aday Joe Biden’ın gerisinde kaldı.
Georgia Eyalet Sekreteri Brad Raffensperger de düzenlediği basın toplantısında, eyalette tüm oyların elle yeniden sayılacağını açıkladı. Sayımın bu hafta başlaması bekleniyor. Raffensberger, sonuçların 20 Kasım’a kadar tasdik edileceğini belirtti.
ABD Adalet Bakanı William Barr hafta başında federal savcılara ülke genelinde seçimlerde usulsüzlük yapıldığına ilişkin sağlam iddiaların soruşturulması yetkisi vermişti.
Ancak çok sayıda hukuk uzmanı, Trump’ın seçim sonuçlarını değiştirme çabasının dezavantajlı bir mücadele olduğu yönünde değerlendirmede bulunuyor.
Başkan Trump’ın seçim kampanyası ekibi Joe Biden’ın kazandığı ve yarışta galibiyeti elde etmesini sağlayan Pennsylvania eyaletinde posta yoluyla kullanılan milyonlarca oyun yasal olup olmadığını tartışmaya açan yeni bir dava açtı.
Uzmanlar, Trump’ın ekibinin Pazartesi günü Philadelphia’da federal mahkemeye ilettiği dava dilekçesini çok az sayıda yeni kanıt ortaya koyup eski tezleri gündeme getirerek posta yoluyla kullanılan oylara ilişkin doğruluğu kanıtlanmamış bir teori üzerine kurduğu görüşünde.
Trump’ın avukatlarının amacı mahkemeleri çoğu Biden destekçileri tarafından kullanılan posta oylarının sayılmamasına ikna etmek.
Pennsylvania’daki davada ne iddia ediliyor?
Açılan davada Pennsylvania’nın posta yoluyla kullanılan oyları ve sandığa gidilerek kullanılan oyları tutarsız prosedürlerle saymasının, ABD Anayasası’nın Eşit Koruma Maddesi’ni ihlal ettiği öne sürülüyor ve bu eyaletin seçim sonuçlarını onaylamaması yönünde mahkeme emri çıkarılması talebinde bulunuyor.
ABD’de her eyaletin belirli bir tarihe kadar seçim sonuçlarını onaylaması gerekiyor. Pennsylvania için bu tarih 23 Kasım.
Açılan davada, Pennsylvania’da kullanılan 6 milyon 750 bin civarında oyun 2 milyon 600 bin kadarının posta yoluyla kullanıldığı ve bu oyların şeffaflığının ve doğrulanabilirliğinin sağlanması konusunda daha az tedbir alındığı iddia ediliyor.
Davada Pennsylvania’daki oy verme sürecinin hemen hemen her boyutunun gizlilikle yürütüldüğü iddia edilirken, şahsen sandığa giderek ve posta yoluyla oy kullanan seçmenlere farklı muamele yapıldığı ileri sürülüyor.
Söz konusu davada, 2000 yılında Cumhuriyetçi George W. Bush ve Demokrat Al Gore’un yarıştığı tartışmalı seçimde Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu karara atıfta bulunularak, “Eşit koşullarda oy kullanma hakkı verildikten sonra, devlet keyfi ya da tutarsız bir muamele ile bir kişinin oyunu diğerinin oyundan üstün göremez” deniliyor.
Bu davada Anayasa Mahkemesi Florida’nın, tartışmalı pusulaların kabul ve reddedilmesi konusunda uyguladığı standartlara karşı çıkmış, oyların yeniden sayılmasını durdurmuştu. Bu kararla başkanlığı Bush almıştı.
“İhlal yok iddialar zayıf”
Ancak California Üniversitesi’nden seçim hukuku uzmanı Richard L. Hasen, postayla kullanılan oylar ve şahsen sandığa gidilerek kullanılan oylarda farklı standartların uygulanmasının Eşit Koruma Maddesi’nin ihlali olmadığı görüşünde.
VOA’in sorularını yazılı olarak yanıtlayan Hasen, “Bu iddianın başarıya ulaşması oy vermenin bütün ülkede anayasaya aykırı olduğu anlamına gelecektir. Seçmenlerin iki sistemden birini kullanma tercihine sahip olduğu bir durumda bu iddia zayıf bir iddiadır” değerlendirmesinde bulundu.
Hasen, Pennsylvania’daki oy verme prosedürlerini aylardır bilen Trump’ın seçim ekibinin şimdi dava açmasının çok geç olduğuna da dikkat çekiyor.