Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump Suriye ve Yemen'de güvenli bölge kurulması için Suudi Arabistan ile anlaştığını duyurdu. Bu da "Suriye'yle en uzun sınırı olan Türkiye'de niye masada yok?" sorusunu akıllara getirdi. Ancak işin tuhaf olan ne Cumhurbaşkanı Erdoğan ne de AKP bu soruyu yüksek sesle sormuyor.
Trump’ın Suriye’yi Erdoğan’la konuşması gerekmez mi?
Hürriyet yazarı Murat Yetkin Trump'ın Suriye'de attığı adımlara mercek tuttu. Ve Erdoğan'ın oyun dışı bırakılmasına dikkat çekti. İşte o yazı:
Beyaz Saray’dan 30 Ocak sabahı gelen bir açıklama doğrusu kafaları karıştırdı.
Bu açıklamaya göre ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Kralı Salman’ı aramış ve Suriye ile Yemen’de güvenli bölgeler kurulması konusunda anlaşmışlardı.
Neden kafa karıştırıcı biliyor musunuz?
1- Çünkü iç savaşın vurduğu Suriye’de uluslararası koruma altında, mültecilerin kendi ülkelerinde güvenceye alınacağı ve buraların da isyancı güçlerin kontrolünde olacağı güvenli bölgeler oluşturulmasını yıllar önce ilk öneren ülke Türkiye. Suudi Arabistan değil,
2- Çünkü kendi ülkesindeki ölüm tehlikesinden Suudi Arabistan’a kaçıp kurtulmak isteyen hiçbir Suriyeli mülteci yok. Türkiye üç milyondan fazlasına ev sahipliği yapıyor,
3- Çünkü Suudi Arabistan’ın Suriye ile kara sınırı yok. Türkiye’nin, hem de 910 km sınırı var,
4- Çünkü Suriye’den Suudi Arabistan’a hiçbir varoluşsal tehdit yok. Türkiye’ye ise bir değil, iki tane var: IŞİD ve PKK ve onun Suriye kolu PYD,
5- Çünkü PYD ve PKK (Irak’taki Kandil üzerinden) aynı emir komuta zincirine bağlı, aynı bütçe, silah-mühimmat ve aynı insan kaynaklarını (siz militan yapısı diye de okuyabilirsiniz) paylaşan örgütler. Önceki ABD Savunma Bakanı bir Senato soruşturmasında PKK ve PYD’nin bağını bildiklerini kabul etmesine (ve Türkiye’nin “onu bırak birlikte yapalım” demesine) rağmen IŞİD’e karşı müttefik olarak seçtiği PYD’ye askeri destek istedi,
6- Çünkü Türkiye NATO üyesidir ve ABD, NATO aracılığıyla PKK’nın toprak ve egemenlik talebi bulunan Türkiye’nin toprak ve egemenliğini birlikte korumayı taahhüt etmişti. Ve
ABD’nin herhangi bir anda uğraşmak zorunda olduğu 20 kadar uluslararası sorundan, Ukrayna’dan Afganistan’a, Dağlık Karabağ’dan Gazze’ye kadar 15 kadarında ortaklığı vardır, yani sadece Suriye yoktur. Ve zamanında Amerikalıların inşa ettiği, ama şimdi Türkiye’nin elindeki İncirlik üssü halen IŞİD’e karşı ABD öncülüğündeki koalisyon tarafından kullanılmaktadır,
7- Çünkü Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 26 Ocak Madagaskar dönüşünde, ABD ile Suriye ve aciliyet taşıyan Orta Doğu meselelerini “bir an önce” konuşmak istediğini, yüz yüze olmaz ise telefonda da konuşabileceğini, ekibinin bunun için çalıştığını kamuoyu üzerinden Trump’a iletmiştir.
Trump ise 20 Ocak’ta görevi devraldıktan sonra, nezaket aramaları dışında bazı dünya liderleriyle önemli görüşmeler yapmış bulunuyor.
Stratejik ortağı İngiltere Başbakanı Theresa May ile yüz yüze görüşmeyi saymayalım, onun yeri ayrı.
Telefonla görüştüğü liderler arasındaysa şu isimler öne çıkıyor: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu, Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull, Güney Kore Cumhurbaşkanı Vekili Hwang Kyo-Ahn, Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi
Muhammed bin Zayed el-Nahyan ve Suudi Arabistan Kralı Salman.
Ve az önce saydığımız nedenler ortadayken, Trump, Suriye’de güvenli bölgeler kurulması konusunda Suudi Arabistan ile anlaştıklarını açıklatıyor basın bürosuna.
Terörle mücadele Trump’ın en ciddi önceliklerinden ise, Suriye IŞİD ve diğer terörizmin bugünkü dünyada en önemli kaynağıysa, Türkiye’ye danışmadan Suriye’deki mücadele konusunda, üstelik Türkiye’nin önerisi olan bir konuda anlaşma ilan etmesi kafa karıştırıcı değil mi?
Hal böyle ise Erdoğan’ın Trump yönetiminin tercihlerinden şüpheye düşmesi de boşuna sağılmaz; karşınızda sizin yanı başınızda, canınızı yakan bir konuda size danışmadan kararlar almaya çalışan bir müttefikiniz var çünkü.
Bu ilk görüşme muhtemelen bu günlerde olacak ve çok ilginç bir görüşme olacağa benziyor; takip edeceğiz.