ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik planı, hayata geçirilmesi zor bir senaryo olarak değerlendirilse de, uluslararası hukuk açısından ciddi tartışmalara yol açtı.
Trump, geçtiğimiz hafta İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, ABD’nin Gazze’yi “ele geçireceğini” ve bölgeyi “Orta Doğu’nun Rivierası”na dönüştürmek istediğini belirtti. Netanyahu ise Trump’ın bu fikrini “devrimci” ve “yaratıcı” olarak tanımladı.
Beyaz Saray, Trump’ın sözlerini yumuşatmaya çalışsa da, eski başkan planını savunmaya devam etti. Ancak uluslararası hukuka göre, bu tür bir müdahalenin yasal dayanağı olup olmadığı büyük bir soru işareti oluşturuyor.
Zorla Sınır Dışı Etme: İnsanlığa Karşı SuçBruxelles Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü Olivier Corten’e göre, Trump’ın önerdiği plan, Gazze’de yaşayan yüz binlerce Filistinlinin zorla bölgeden çıkarılmasını içeriyor. Corten, “Bu bir sürgündür. Bir halkın zorla sınır dışı edilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur,” ifadelerini kullandı.
Cenevre Sözleşmesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi, zorla sınır dışı edilme eylemlerini yasaklamaktadır. Üstelik, herhangi bir devletin rızası olmaksızın topraklarının bir bölümünün başka bir güç tarafından kontrol altına alınması, uluslararası hukuka göre “işgal” anlamına gelmektedir. Eğer bu güç kullanılarak gerçekleştirilirse, durum “saldırı” olarak değerlendirilecektir.
Trump’ın tartışmalı açıklamaları, İsrail ile Hamas arasında kırılgan bir ateşkes sürecinin sürdüğü bir dönemde geldi. Ancak bu ateşkes anlaşması, Gazze’nin gelecekte nasıl yönetileceğine dair net bir plan içermiyor.
Filistin’in Toprak Bütünlüğü Tehlikede
Trump, Gazze’deki yıkımı işaret ederek, Filistinlilerin bölgeyi terk etmekten başka seçenekleri olmadığını öne sürdü. Ancak uluslararası hukuka göre, Gazze Şeridi’nin Filistin topraklarından koparılması “toprak bütünlüğü” ilkesinin ihlali anlamına geliyor.
Uluslararası Adalet Divanı, Temmuz 2023’te İsrail’in İşgal Altındaki Filistin Toprakları’ndaki varlığının hukuka aykırı olduğunu ilan etmişti. Birleşmiş Milletler de (BM) İsrail işgalinin sona erdirilmesi çağrısını defalarca yineledi.
Hamas’ın 7 Ekim 2023’te gerçekleştirdiği saldırılarda 1.200 kişi hayatını kaybederken, İsrail’in Gazze’ye yönelik yoğun bombardımanı en az 47.000 kişinin ölümüne neden oldu. Trump, Gazze’nin yeniden inşası için “uzun vadeli” bir ABD mülkiyeti öngördüğünü söylese de, bu plan ABD askerlerinin bölgede konuşlandırılmasını da içerebilir.
BM uzmanları, Trump’ın önerdiği türde bir işgalin küresel ölçekte askeri saldırganlık konusunda tehlikeli bir emsal oluşturacağını ve uluslararası hukukun temel ilkelerini zayıflatacağını belirtti.
Devletler Filistinlilere Ev Sahipliği Yapmaya ZorlanıyorTrump’ın Gazze planı, Orta Doğu’daki liderlerden sert tepki aldı. Trump, Ürdün ve Mısır’ı daha fazla Filistinli mülteci kabul etmeye zorlamak için ABD fonlarını kesme tehdidinde bulunarak bölgedeki gerilimi artırdı.
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya, Arap ülkelerinin Trump’ın planını kesin bir dille reddettiğini iletti. Ürdün Kralı II. Abdullah ise Trump ile görüşmek üzere Beyaz Saray’a gitti.
Corten, “Hiçbir ülke yüz binlerce, hatta milyonlarca Filistinliyi kendi topraklarına kabul etmek istemiyor. Devletleri Filistinlilere ev sahipliği yapmaya zorlamak, bu ülkelerin egemenliğine açık bir müdahale olur,” diye belirtti.
Trump’ın planını gerçekleştirme ihtimali düşük olsa da, böyle bir girişimin uluslararası hukuka uygun bir yanıtla karşılaşması muhtemel. Olası tepkiler arasında diplomatik yaptırımlar, ekonomik baskılar ve uluslararası mahkemelerde dava süreçleri yer alıyor. Corten, “ABD’ye karşı doğrudan askeri güç kullanılması zor bir ihtimaldir. Ancak uluslararası hukuka göre, Gazze’yi bir işgalden kurtarmak meşru olacaktır,” diye ekledi.