Genelkurmay Başkanlığı, ihanet konuşmalarıyla ilgili 9 gün sonra açıklama yaptı. Ancak Tuğgeneral Metin Gürak'ın savunması birçok çelişkiyi barındırıyor.
Genelkurmay, 'işte ihanet' başlıkla haberle ilgili 9 gün sonra açıklama yaptı. Genelkurmay Başkanlığı İletişim Daire Başkanı Tuğgeneral Metin Gü-rak, basın bilgilendirme toplantısında "Ne isim ne rütbe ne de kimliğini belli edecek hiçbir bilgi olmayan belirsiz iki kişi arasında geçen bir konuşma metni var. Genelkurmay Askeri Savcılığının konu üzerindeki delil tespiti işlemleriyle ilgili çalışmasını çok yönlü olarak sürdürüyor" dedi. Bu açıklama soru işaretlerini daha da artırdı. Bu ifadenin Hava Kuvvetleri'nin eski Askeri Savcısı Ahmet Zeki Üçok'un savunmasıyla çeliştiği belirtiliyor.
"SESLER BENZER RAPORU GELDİ"
Halen 'sahte çürük raporu çetesi'ne üye olmaktan tutuklu bulunan Üçok, haberin yayınlanmasının ardından yaptığı açıklamada, konuşmayı yapan subaylardan olduğu belirtilen Üsteğmen Fırat Ç'nin sesinin, kayıtlarla benzerliğinin tespit edildiğini itiraf etmişti. Üçok, şöyle konuşmuştu: "Konuşmanın bir yerinde Fırat benzeri bir ismin geçmesi nedeniyle savcılık TSK'da ne kadar Fırat ismiyle başlayan kişi varsa bunların ses kayıtlarını telefondaki ses ile karşılaştırmak üzere Jandarma ve Emniyet Kriminale göndermiştir. Her iki inceleme sonucunda Havacı Pilot Üsteğmen Fırat Ç'nin sesine benzer olduğu yönünde rapor hazırlanmıştır!'
ÜSTEĞMENİN AVUKATI DA ANLATTI
Üsteğmen Fırat Ç'nin avukatı Ali Fahir Kayacan da MİT tarafından 6 tane konuşma tepsi edildiğini söylemişti. Bu konuşmalarda adı geçen isimle aynı adı taşıyan bütün TSK mensuplarının telefonlarının dinlendiğini hatırlatan Kayacan, "Bunlar karşılaştırılıyor. İki tane polis ve emniyet kriminal laboratuarı tarafından falanca kişiye aittir ve bu kişi telefon konuşmasını yapanla aynı kişidir diye rapor veriliyor. Bu şekilde rapor olduğunu kesin biliyoruz" diye konuşmuştu.
Bu arada Tuğgeneral Gürak, çok tartışılacak bir ifade kullandı. Gürak, "Yargı sürecinde sanık bile olsalar, bazıları tarafından masumiyet karinesi ayaklar altında çiğnenerek suçlu olarak gösterilseler dahi bütün bu şartlar altında bile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bütün personeli görevinin başındadır!' dedi. Hukukçular, haklarında darbe teşşebüssü gibi ağır suçlamalar bulunan askerlere sahip çıkılmasının Anayasa ve yasalara aykırı olduğunu dile getiriyor.
SES EĞİTİMİ Mİ ALDI?
Ses Kaydı Uzmanı Prof. M. Erdoğan Sürat, Üsteğmen Fırat Ç'nin kendi isteği ile yeniden ses analizi yaptırmak istemesi ile ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. Polis ve kriminal laboratuvarlarda yaptırılan incelemelerin önemli ve doğruluk derecesi yüksek çalışmalar olduğunu ifade eden Sürat, şunları kaydetti:
"Ses analizlerini ve karşılaştırmalarını sıradan cinayetlerde dahi şüphelinin doğru söyleyip söylemediğini anlamak için kullanırız. Ölçümde hangi yerlerde yalan söylediği belirlenebilir. Polis ve kriminalde sesler karşılaştırılarak kime ait olduğu belirlenebilir. Ancak burada ilginç bir nokta var. Bunca rapora rağmen yeniden ses örneği alınmasının altında art niyet var. Bu şahıslar rahatlıkla şüpheli şahsa uzman yardımıyla sesini kontrol etmesini öğretebilir. Sesiyle oynamayı öğrendikten sonra da bu şekilde bir kayıt yap ve bu şekilde alınan ses ile örnek sesin uyuşmaması amaçlanıyor olabilir. Ayrıca böyle şeyler konunun uzmanını dahi yanıltabilir!'
3 YIL NiYE BEKLENDi?
Emekli Askeri Hâkim Faik Tarımcıoğlu: Açıklamanın 8 gün sonra yapmaları gecikmiş bir açıklamadır. Soru işaretlerini kaldırmadı. Genelkurmay ciddi bir kurumdur. MiT Müsteşarlığı görevini yapıp dosyayı Genelkurmay'a intikal ettirdikten sonra 3 yıl beklemede kalması, vicdanları tatmin edecek bir hükümle sonuçlanmaması soru işaretidir. Teknik imkân lar o kadar kolaydır ki, ondan bir sonuç çıkarmak 3 yıl sürmez. Ayrıca 626 sayılı personel kanununun 65. maddesi yürürlükte olmasına rağmen uygulanmadığı sürece tabi ki görevlerinin başında olacaktır. 'Siz ne karışıyorsunuz kardeşim; kendi işimize bakarız atacaksak biz atarız açığa alacaksak biz alırız' şeklin de bir anlam çıkıyor.
"MİT'TEN YARDIM ALSALARDI"
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Önder Aytaç: Oğlunu ilgilendiren bir konu için 8 saat sonra açıklama yapan Genelkurmay, ülke meselesini ilgilendiren bir konu için 8 gün sonra açıklama yapması yaman bir çelişkidir. TSK'nın istihbaratı yok mu da emniyetin yada MİT'in vermiş olduğu bir şeylerle ilgili soruşturma yapar pozisyonuna geldi. Bu konu ile ilgili de inkâr etmiyorlar. TSK töhmet altında kalmak istemiyorsa neyin konuşulduğunu bildiği gibi kimlerin konuştuğunu nerelerde konuştuğunu açıklamalıdır. Bunları MİT ve Emniyet'ten isteyecek olsa hangi tarihte kimler tarafından hangi telefonlardan ve binalardan yapıldığını tespit edip verilebilir.
iÇ YÜZÜ AYDINLANMALI
Emekli Hâkim Binbaşı Yusuf Çağlayan: Konu şaibeli bir konu o bakımdan arka planındaki konuları değerlendirmemiz zor olur. Bir takım konular da kamuoyunun bilmemesi gereken şeyler olabilir. Ancak kamuoyuna bunu izah edemezsen kamuoyunda paylaşılmayan bilgi eksikliği var. Biz o bilgileri bilmediğimiz için yaptığımız yorumlar da yanlış olabilir. Konunun iç yüzü aydınlandıktan sonra kamuoyuna açıklanır.
GÜLTEKİN AVCI: YENİ ANALİZE GEREK YOK
Emekli Savcı Gültekin Avcı, şüpheli Üsteğmen Fırat Ç'nin isteği üzerine yeniden ses analizi yapılacak olmasını yanlış bulduğunu söyledi. Ses kaydının takdiri delil olduğunu ve hakimin insiyatifinde delil niteliği kazanabileceğini ifade eden Avcı şöyle devam etti:
MİT ANALİZDE TECRÜBELİ
"Lakin kriminal laboratuarlarda ses benzerliği ortaya konulursa göz ardı edilemeyecek kati bir delil olur. MİT'in kriterlere uygun ses kaydı yapmadığı iddiası da gayrı ciddi ve hukuki bir altyapısı yok. Çünkü MİT, teknik dinlemeyi tecrübeli bir teşkilat. Ses benzeşmesi, polis ve jandarma kriminalde tespit edildi. Bu artık takdiri delil olmaktan öte net bir delil durumuna gelmiş. Soruşturmada zaten sümanaltı edilme çabası var. Medya olayı duyurunca yetki kargaşası yeni bitti devam ediyoruz şeklinde bir oyun oynuyorlar. Durum unutturulmaya çalışılıyor. Bir de olan raporlara rağmen yeniden ses analizi yaptırmak istemek bu kişileri koruma amacını güden bir yaklaşımı ortaya koyar" değerlendirmesinde bulundu."