TÜBİTAK raporunun açıklandığı gün dikkat çeken haber

TÜBİTAK raporunun açıklandığı gün dikkat çeken haber
Yolsuzluk soruşturmasının ardından tasfiye edilen TÜBİTAK, Başbakan ve Egemen Bağış’a ait olduğu ileri sürülen kayıtlarla ilgili çok tartışılacak bir rapora imza attı.

Muhataplarının bile kabul ettikleri ses kayıtlarının, ‘heceler birleştirilmek suretiyle elde edildiği’ savunuldu. Raporun kamuoyuna yansımasının ardından TÜBİTAK, sosyal medyada alay konusu oldu.

TÜBİTAK, dün çok tartışılan iki rapora imza attı. 17 Aralık yolsuzluk operasyonu sonrası gündeme gelen iki ses kaydının ‘montaj’ olduğunu açıkladı. Bunlardan biri, Başbakan Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ‘paraları sıfırlama’ ses kaydıydı. İkincisi de eski AB Bakanı Egemen Bağış ile gazeteci Metehan Demir arasında geçtiği öne sürülen ve kamuoyunda ‘Bakara-makara’ tapesi olarak anılan kayıt. Başbakan Erdoğan ve Egemen Bağış, ses kayıtlarının internete düşmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Durak Çetin de TÜBİTAK’tan bilirkişi raporu istemişti. Dün her iki rapor da başsavcılığa ulaştırıldı. MovieMaker ve DCLife programlarıyla yapılan incelemelerde, her iki ses kaydının da ‘heceler birleştirilmek suretiyle’ oluşturulduğu öne sürüldü.

Başbakan Erdoğan, ses kaydı internete düştükten 1 gün sonra yaptığı konuşmada, ‘hem montaj hem dublaj’ savunması yapmıştı. Aynı zamanda da “Kriptolu telefonumu dinlemişler” iddiasında bulunmuştu. 22 Nisan 2014 tarihli Meclis grup konuşmasında ise, “Eşimle, çocuğumla yaptıklarımı verebildiler.” demişti. Bu sözler, “Erdoğan, Bilal’le yaptığı görüşmeyi doğruladı.” şeklinde yorumlanmıştı. O dönem internete düşen tek ses kaydı Erdoğan ile Bilal’in konuşması değildi. Başbakan, bunun dışında ‘Alo Fatih’ olarak bilinen Fatih Saraç ile yaptığı görüşmede Habertürk Televizyonu yayınına yaptığı müdahaleyi doğrulamıştı. Aynı şekilde, dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile yaptığı ‘yargıya müdahale’ görüşmesini de kabul etmişti. Erdoğan’ın yalanlamadığı bir diğer konuşma da Koç grubunun aldığı MİLGEM ihalesine müdahale etmesiydi.

Zaman Gazetesi'nin haberine göre, TÜBİTAK’ın savcılığa gönderdiği ikinci ‘montaj’ raporu ise Egemen Bağış-Metehan Demir görüşmesiydi. Bağış, bu görüşmede, “Ben her cuma twitter’a google’dan bir ayet sallıyorum.” demişti. Konu Bakara Suresi’ne gelince de aralarında ‘Bakara-makara’ gülüşmeleri olmuştu. Ses kaydının hemen ardından bir açıklama yapan eski Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Metehan Demir, konuşmayı doğrulamıştı. Bununla da kalmayıp kamuoyundan özür dilemişti. Bilirkişi raporunda, bu konuşmada da ilki gibi ‘kelimelerin parçalanmış hecelerden oluşturulduğu’ tespiti yer aldı. Fakat, çok önemli bir ayrıntı dikkat çekti. Rapor, konuşmanın ‘Arapça’ kelimelerin geçtiği ve ‘Bakara-makara’ bölümünün montaj olduğunu belirtildi. Arapça kelimelerin, hecelerin kesilip yapıştırılmasıyla oluşturulduğu ifade edildi. Fakat Metehan Demir, ilk yaptığı açıklamalardan birinde, “Farklı zamanlarda Arapça konuşan Alman taklitleri dahil farklı konuşmalarım gizlice dinlenmiş.” demişti. Yani Arapça kelimeler kullandığını kendisi de kabul etmişti.

Suçlamalara zemin mi hazırlanıyor?

Raporlar, 17 Aralık soruşturmasının yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na değil, Erdoğan ile Bağış’ın suç duyurusunda bulunduğu Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Fakat İstanbul’da halihazırda yürütülmekte olan bir soruşturma varken, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ikinci bir soruşturma açılması dikkat çekti. Gerek Başbakanlık gerekse de TİB’den medya organlarına gönderilen ihbar mektuplarında, ‘darbe davasına’ zemin hazırlamak için delil üretildiği anlatılmıştı. Başbakanlık danışmanlarının da bazı soruşturmalar çerçevesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na rutin ziyaretler yaptığı da iddia edilmişti.

TÜBİTAK’ın raporu, Akşam’ın manşetiyle aynı gün açıklandı

İktidara yakın gazetelerden Akşam dün ilginç bir manşetle çıktı. ‘Pensilvanya’da TÜBİTAK sınavı’ başlığıyla verilen haber, Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın sözlerine dayandırılıyordu. Haberde, “Fikri Işık, derin yapının TÜBİTAK’taki kadrolaşmasını örnekleriyle anlattı. Kuruma önerilen bir bilim adamının Pensilvanya’da mülakata tabi tutulduğunu söyleyen Işık, ‘Hükümet tarafından önerilen isimler bile ‘paralel eleme’den geçirilmiş’ dedi.” iddialarına yer verilmişti. Teknoloji Bakanı’na bağlı olan TÜBİTAK’ın, Başbakan ve Egemen Bağış’la ilgili raporunu haberin çıktığı gün yayınlaması dikkat çekti.

Fikri Işık, ses kaydı düştükten bir gün sonra yaptığı açıklamada ilk dinlediğinde montaj olduğunu hissettiğini söylemişti. TÜBİTAK’ın yeni raporu dün Işık’a soruldu. Bakan, raporun Başbakan’ın ses kayıtlarının hece hece montajlandığını ortaya koyduğunu öne sürdü. Işık, “(Tamamen sıfırlandı mı?) sözünü hece hece keserek yapıştırıp biraz da acemice yapmışlar. Montaj olduğu TÜBİTAK raporuyla ortaya çıktı. Egemen Bey’in ‘Bakara makara’ kelimesinde makaranın da tamamen montaj olduğu ortaya çıktı. Hem Sayın Başbakan’ı yakından tanıyan birisi olarak, hem de karşılıklı konuşmanın sistematiği açısından, doğrusu insanın ilk kanaati açık montaj şeklindeydi. Ben de onu ifade etmiştim.” dedi.

Tartışmalı rapor, tasfiyeden sonra geldi

Başbakan’ın çalışma ofisinde bulunan böcekle ilgili TÜBİTAK raporunun tahrif edilerek, böceğin yapım tarihinin daha erkene alınması yönünde baskı sonuç vermeyince TÜBİTAK’ta dev bir tasfiye operasyonu başladı. Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’na Fikri Işık’ın gelmesinden sonra başlayan kıyımda, ilk olarak şubat ayının başında Başkan Yardımcısı ve Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) Başkanı Dr. Hasan Palaz’a baskı yapıldı. Palaz, zehir zemberek bir açıklama ile kendisine yapılan baskıyı deşifre etti.

 “Başbakan’ın ofisinde bulunan böcekle ilgili raporda tahrifat yapmam istendi...” dedi. Başbakan’ın, kriptolu telefonunun dinlendiğini açıklamasının ardından ise BİLGEM’de kriptolu telefonlara bakan 5 kişinin kurumla irtibatı kesildi. Bunu Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Başkanı Prof. Murat Aydın’ın görevden alınması izledi.

Görevden alınanların yanı sıra onların yerine gelen isimler de çok konuşuldu. Mesela TÜBİTAK’a bağlı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi’nin (ULAKBİM) müdür yardımcılığı görevine Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü Mustafa Sancar getirildi. Mustafa Sancar, ULAKBİM yönetmeliğinde  “araştırıcılara basılı ve elektronik kaynakları kullanarak belge ve bilgi sağlama hizmetleri vermekten sorumlu” şeklinde görev tanımı yapılan Cahit Arf, Bilgi Merkezi’nden sorumlu müdür yardımcısı olarak göreve başladı. Merkez, ülkemizdeki en zengin bilimsel basılı ve elektronik bilgi kaynaklarına sahip olmasıyla biliniyor.

 Gerçek Gündem gazetesinin iddiasına göre kurumdaki tasfiye sanılandan büyük. Gazete, 22 Mart’ta yayımladığı haberde 28 Şubat 2014 tarihi itibarıyla yönetici konumundaki 85 kişinin görevden alındığını ileri sürdü. Ayrıca TÜBİTAK’ın en kritik birimlerinden biri olan Merkez Başkan Yardımcılığı’na açıköğretim mezunu Hayrettin Altunkaya’nın getirildiğini, görevden alınan 85 yöneticinin yerine kurum mevzuatı hiçe sayılarak lise mezunlarının atandığını iddia etti. Altunkaya’nın Başbakan’ın doktoru Cevdet Erdöl’ün yeğeni olduğu da dikkat çekilen bir diğer ayrıntıydı.

Raporu böyle yorumladı: Gerçeği örtmek istiyorlar

TÜBİTAK’taki görevinden uzaklaştırılan eski BİLGEM (Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi) Başkanı Dr. Hasan Palaz, Zaman’a yaptığı açıklamada, raporların tamamını okumadan sağlıklı bir değerlendirme yapamayacağını söyledi. ‘Heceler birleştirilerek kelimeler üretilmiş ve montaj ses kaydı oluşturulmuş’ tespitinin aktarılması üzerine şunları kaydetti: “Heceleri birleştirerek ses kaydı üretme teknolojisi mevcut. Fakat bunlar, bakıldığında çok çabuk anlaşılabilen, tabiri caizse ‘kabak gibi’ ortaya çıkan montajlardır. Öyle pürüzsüz, anlaşılması zor bir kayıt yapmak kolay değildir. Konuşmanın histogramına (sayısal veriler), duygusal dalgalanmaya bakarsınız ve montaj olup olmadığını anlarsınız. Dünyada ses üretim teknolojisine baktığınızda en iyisi heceleri birleştirme yöntemidir ancak o bile hemen belli olur. Aksi olsa Hollywood kullanırdı. Bunlar gerçeği örtmek için uydurulan palavralardır. Önemli olan, konuşmanın olduğu yerdeki duygusal dalgalanmalardır. Montaj yaptığınızda bu duygu durumları çok mekanik olur. Fakat bu ses kayıtlarını dinlediğinizde farkedersiniz ki hepsi tabii dalgalanmalardır. Yine de hangi uzman hangi parametrelere bakmış, ne bulmuş, neye binaen montaj tespiti yapmış ona bakmak lazım.”

Amerikalı uzman ‘Montaj değil’ demişti

Amerikalı bilgi güvenliği ve adli bilişim uzmanı Joshua Marpet, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal arasında geçtiği iddia edilen ses kaydının hatalı veya montajlı olduğunu kanıtlayacak bir ize rastlamadığını açıklamıştı. Marpet, “Analizlerime göre bunlar yüzde yüz gerçek.” şeklinde açıklama yapmıştı. Marpet, kayıtları ses dalgası ve spektogram (ses görüngesi) olmak üzere iki açıdan analiz ederek, “Ses dalgalarının ses seviyesini, spektogramın ise frekansları gösterdiğini ifade eden Marpet, 11 dakikalık ses kaydında 3 adet sıra dışılık tespit ettiğini ifade etti. Bunlardan ilki kayıt içinde sesin tamamen kaybolduğu boşluklar. Kesintisiz bir ses kaydında hiçbir konuşma olmasa da ‘ortam gürültüsü’ olacağından boşluklu bir kayıt teknik olarak mümkün değil.” demişti. Kelime ortasına ekleme yapabilecek bir programın henüz bulunmadığını ifade eden Marpet, “Ses kaydından gördüğüm bu spikeların tümü kelimenin ortasında veya kelimeye başlandıktan sonra görülüyor. Eğer bir ses kaybolması olsa burada kes-yapıştır var demek anlamlı olabilirdi. Kelimenin ortasında böyle bir oynama yapamazsın. Kelime başladıktan sonra bunun görülmesi anlamsız.” değerlendirmesini yapmıştı.

CHP’li Umut Oran: TÜBİTAK mucizeye imza attı

TÜBİTAK’ın raporu sosyal medyada alay konusu oldu. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Twitter hesabından yaptığı değerlendirmede “TÜBİTAK bir mucizeye imza atarak sıkıştırılmış bir dosyadaki sesin her parçasının hecelerine kadar montaj olduğunu tespit etmiş. Bu teknoloji gerçekten ne ABD’de var, ne Rusya’da var, ne Avrupa’da var. Erdoğan ne derse o teknolojisi, sahteyi gerçek, gerçeği sahte yapar. Belki de TÜBİTAK’a atanan eski hayvanat bahçesi müdürü, burada yaptığı çalışmalarda dünyada eşi olmayan bir teknoloji geliştirmiştir.” dedi.

Umut Oran, YouTube dosyası üzerinden ses analizi yapabilen bu teknolojinin ilk olarak kimler üzerinde denendiğini ve mahiyetini de merak ettiğini belirtti. Devamla şunları kaydetti: “Eğer TÜBİTAK bu sesleri YouTube dosyası üzerinden değil orijinal halinden analiz etmişse, o tapeleri de istiyoruz. Bakalım uluslararası kuruluşlar o orijinal, sıkıştırılmamış dosyalardaki ses kaydının kime ait olduğunu gösterecek? Uluslararası saygınlığa sahip o adli bilişim uzmanlıklarını da Google’da bulabilirsiniz.”

07 Haziran 2014 08:56
DİĞER HABERLER