Marmara Denizi su yüzeyini ve derinlerini saran ve “deniz salyası” olarak adlandırılan müsilaj tehdidi altında. Denizin derinlerinde giderek etkisini artıran deniz salyası için bir uyarı da TÜBİTAK’tan geldi.
Ege Denizi'nde 2020 yılında meydana gelen yıkıcı depremi araştırmak üzere sefere çıkan ve ilk seferini tamamlayan TÜBİTAK MAM gemisini karşılayan TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, müsilaja sebep veren gerekçeler olduğu sürece aynı riskin Ege Denizi kıyılarında da geçerli olduğuna dikkat çekti.
Mandal, "Marmara Denizi'miz şu an bir göl noktasında davranış gösteriyor. O yüzden risk boyutu yüksek. Ama buna sebep veren gerekçeler Ege Denizi kıyılarında da olduğu sürece tabii ki aynı risk orada da yaşanabilir" dedi.
Mandal şunları söyledi:
“Bu sürecin üç boyutu var. Bir tanesi yasal yaptırımlar süreci. Bilinen gerçek, ilk defa karşılaşmıyoruz. Yaşanan sürecin devamı boyutunda bakıldığında tedbirlerin alınmasına yönelik hem bakanlığımız hem belediyelerimizin yapması gereken bir süreç var. İkinci boyut hızlı bir çözüm noktası; mühendislik odaklı çözüm. Bizim kurumumuzu ilgilendirecek olan bu sürecin bir bilimsel çalışmaya dayanması gerekiyor. Çünkü veri olmadan korumak anlamlı olmuyor. Yaşanan Covid döneminde de aynı şey geçerliydi.
Şu an karşılaştığımız müsilaj; ama bunu oluşturan bileşenler ne. Şu an en çok bilinen deniz suyunun ısınması, o sürecin içindeki azot ve fosfor odaklı zenginlik. Müsilajın dışında birçok karşılaşabileceğimiz, yosunların oluşturduğu başka şeyler de var. Biz sadece müsilajı yüzeyden kaldırdık değil. Bunun derinliği var. Bunun geleceği var. Bilim temelli çözümler olmalı. Yoksa alınacak tedbirler belki bugün için hızlı çözüm ama Marmara Denizi'nin geleceği korunmak isteniyorsa çözümlerin sadece bugün değil geleceği de kurtarmış olması için bilim temelli çözüm olmalı. Marmara Denizi'miz şu an bir göl noktasında davranış gösteriyor. O yüzden risk boyutu yüksek. Ama buna sebep veren gerekçeler Ege Denizi kıyılarında da olduğu sürece tabii ki aynı risk orada da yaşanabilir.”