Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, Türkiye İstatistik Kurumu'nda (TÜİK) rekor enflasyon verisinden sonra yapılan görev değişikliğini yazdı.
Aktaş, başkan yardımcısı Enver Taştı’nın görevden alınması “TÜİK’in kendi ayağına kurşun sıkmasından farklı olmadığı” şeklinde yorumlarken "Fiyat artışları hep eylül ayındaki tempoda gidecek değil, mutlaka daha düşük oranlar göreceğiz. Ama hiç kuşkunuz olmasın, ilk düşük oran geldiğinde gözler hemen bu operasyona çevrilecek, akıllara hemen bu operasyon gelecek” diye yazdı.
Aktaş’ın bugün "TÜİK enflasyona müdahale ediyor olabilir mi?” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Vatandaşa “Türkiye İstatistik Kurumu’nun ürettiği verilerden en çok hangisine güvenmiyorsun” diye sorulsa alınacak yanıt tartışmasız “Enflasyon” olur. Vatandaş, doğal olarak tüm mal ve hizmetlerdeki fiyat hareketiyle ilgili değildir. Kendi tüketimindeki ağırlık hangi mal ve hizmette ise bunların fiyat hareketini izler ve ona göre de enflasyon tükettiği mal ve hizmetin fiyatındaki değişimdir. Bunda eleştirilecek bir yön de yoktur zaten. Hani, herkesin derdi kendine, gibi...
Herkes kendi enflasyonunu iyi kötü kendisi hesaplayabildiği ve gelir düzeyi düştükçe harcamalarda gıdanın payı arttığı için enflasyon açıklanandan daha yüksek hissedilebilir, bu da normaldir.
Ama açıklanan enflasyon, tüketimdeki paylarına göre ağırlıklandırılmış 400’ün üstündeki mal ve hizmetin bir anlamda ortalama fiyat değişimidir.
TÜİK’in, başkan yardımcılığına yapılan son atama operasyonu dolayısıyla yöneltilen eleştiriler üstüne yaptığı açıklamadan bir özet aktaralım: “2018 yılında TÜFE’de 407 madde, 895 madde çeşidi kapsanmakta olup 28 bin 15 iş yeri ve 4 bin 274 konuttan her ay yaklaşık 415 bin fiyat derlenmektedir. TÜFE kapsamında 81 il merkezinin tamamını da içeren toplam 221 ilçeden fiyat toplanmaktadır. 26 bölge bazında yaklaşık 250 personel ile tabletler kullanılarak derlenen fiyatlar online olarak veri tabanına aktarılmaktadır. Tüketici fiyat endeksi hesaplamaları farklı programlar ve kodlama dilleri (SAS, SQL, Excel vb.) kullanılarak yapılmaktadır ve aynı sonuçların alındığı teyit edilmektedir.”
Vatandaş şöyle düşünebilir; “İyi güzel diyorsunuz, çok fiyat topluyorsunuz, ama bulduğunuz oranla oynamadığınız ne malum"!
Hani eğer derlenen veriler bir tek kişide toplanıyor ve aylık oranı da yalnızca o kişi hesaplıyor olsa, o kişi de çalıştığı kurumun itibarını, devletini düşünmeden yalnızca bağlı olduğu makama hizmet gayesiyle kötü niyetli yaklaşıp oranı düşürse, oranlarla oynandığı kaygısına kapılmak gayet normaldir.
Oysa TÜİK’in açıklamasında da yer verildiği gibi fiyat endeksleri birden fazla kişi tarafından ayrı ayrı ve farklı bilgisayar programları kullanılarak hesaplanıyor ve sonuçta hiçbir fark olmayacak şekilde aynı sayı elde ediliyor. Bu sayıdan da oranlara gidiliyor.
Dolayısıyla ilgili başkan yardımcısı ya da başkan veya bağlı olunan bakan istedi diye fiyat endekslerinin olduğundan farklı açıklanması söz konusu olamaz.
Olmaz ya, ama varsayalım ki bu yapıldı, peki gerçek oranları bilen çok sayıda görevli var, devlet sırrı gibi gerçek değerler nasıl saklanacak? TÜİK, MİT mi?
Farklı yollar bulunabilir mi?
“Hani kaynağından müdahale etmek adına başka yollar bulunarak fiyat artışlarının düşük çıkması sağlanabilir mi?” Akıllara gelen bir soru da bu. Yani örneğin fiyat derlenirken gerçek fiyatlar yerine daha düşük fiyatların yazılması gibi... Bu pekala mümkün tabii ki! Ama bunu gerçekleştirebilmek için çok iyi organize olmak gerekiyor. TÜFE kapsamında alandan fiyat derlenmesi ve hesaplama sürecinde yaklaşık 300 kişi çalışıyor. Bu kadar kişiyi, gerçek fiyatları almamaları ve bu sırrı da saklamaları konusunda ikna etmek gerekiyor. Herhalde bu da pek kolay olmasa gerek.
Yıl içinde ağırlık değiştirilirse...
Fiyatlara müdahalede “başka yollar” olabileceği kaygısı yaşanıyorsa yıl içinde ağırlık değişikliğine gidilip gidilmediğine bakılmalı. TÜFE’de ağırlıklar her yıl bir kez değişir. Eğer yıl içinde herhangi bir mal ya da hizmetin ağırlığı ya da tanımı değiştiriliyorsa, oraya dikkat kesilmekte yarar var.
Hesaplama kullanılmayan ürünlerle mi yapılıyor?
Yıllardır bitmeyen, ne yazık ki pek bitecek gibi de görünmeyen bir tuhaf iddia var. Efendim neymiş, TÜİK günlük kullanımda ağırlığı olan ürünlerle değil de, zincir, takoz, pinpon topu gibi ürünleri hesaplamaya dahil edip enflasyonu düşük gösteriyormuş...
Bu iddianın içinin tümüyle boş olduğunu belirtip konuya daha sonra daha geniş bir şekilde eğileceğimizi vurgulayalım.
Sonuç olarak şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim. Fiyat endekslerinin gerçeği yansıtmaktan uzak olduğunu söylemek başka şeydir, TÜİK’te fiyatlarla oynandığını ve daha düşük oranlar oluşturulmaya çalışıldığını söylemek başka şeydir.
TÜİK’in hesaplamaları gerçeğe gayet uygun oranlardır. Hele hele fiyatlarla oynanmak istenseydi eylülde bu rekor oranlar açıklanır mıydı? Dolayısıyla TÜİK’in fiyat endeksleriyle ilgili hesaplamasına gölge düşürmekten kaçınmak gerekir.
Ama geçen hafta o rekor oranların açıklandığı gün yapılan bir görev değişikliği var ki, zamanlama anlamında üstünde pek düşünülmediği anlaşılan bu kararın kendi ayağına kurşun sıkmaktan farkı olmadığını da belirtelim.
Başka gün mü kalmadı?
Davul kabinenin boynunda, tokmak başkalarının, örneğin muhalefetin elinde olsa ancak bu kadarı yapılabilir; ancak böylesine kötü bir zamanlamayla hareket edilebilirdi.
Kamuoyu yüzde 3.50 dolayında bir artış beklerken TÜİK TÜFE’de eylül ayı artışını yüzde 6.30 düzeyinde açıklıyor, Yİ-ÜFE artışı yüzde 10’u aşıyor ve adeta “Bu oranlara bir şekilde müdahale etmezsek enflasyon sorununu aşamayacağız” dercesine enflasyon verisinin açıklandığı gün TÜİK’te başkan yardımcısı değişikliğine gidiliyor. Fiyat endekslerinin oluşturulduğu bölümün bağlı olduğu başkan yardımcısı görevden alınıp yerine başka bir isim getiriliyor.
Yeni başkan yardımcısı Enerji Bakanlığına bağlı bir genel müdürlükten geliyor.
Eski Enerji Bakanı kimdi, Berat Albayrak. TÜİK nereye bağlı, Hazine ve Maliye Bakanlığına, yani bir anlamda Berat Albayrak’a.
“Demek ki” deniliyor, “Berat Albayrak TÜİK’in fiyat endeksleri biriminin başına kendi adamını getirdi, artık bundan sonra fiyat endeksleriyle oynanacak”...
İşte o yüzden diyoruz ya, muhalefete “Şu atamanın zamanını sen belirle” denilse, muhalefet kabineye zarar vermek için ancak böyle bir zamanlama seçebilirdi.
Şimdi TÜİK zan altında bırakılmış oldu. O göreve getirilen kişi de öyle. Fiyat artışları hep eylül ayındaki tempoda gidecek değil, mutlaka daha düşük oranlar göreceğiz. Ama hiç kuşkunuz olmasın, ilk düşük oran geldiğinde gözler hemen bu operasyona çevrilecek, akıllara hemen bu operasyon gelecek.