"Barış’ın tüm tarafları riyakâr ve hileci bile olsa barış için aldanmaya gönüllüyüm. AK Partili, laik, Kürt, cemaatçi, liberal, sosyalist her ne isek, hepimiz aldanmaya gönüllü olursak barış bu tuzakları bozup kazanabilir. Başka bir çare aklıma gelmiyor."
En başında devlet yoktu. Nüfusumuz çoğaldı. Her birimizin yapması gereken işler arttı. Biz de hayatımızı daha konforlu ve güvenli hale getirmesi için onu icat ettik. Zaman içinde büyüdü, palazlandı. Tankı, topu, askeri, polisi, büyük binaları, devasa bütçeleri, hapishaneleri oldu. Dokunulmazlığı, kutsallığı üzerine marşlar, şiirler yazdırdı kendisine. Sivil alanı kontrol altına almak için türlü hilelere ve zorbalıklara başvurdu.
Ellerimizle büyüttüğümüz bu işe yarar canavarı kontrol altında tutmak için hukuku, sivil toplumu geliştirdik. Siyaset ile ‘ejderha’nın boynuna koşum takımlarını geçirdik. Ne onunla ne onsuz ilişkimiz o gün bugündür devam ediyor.
İdeolojisi ne olursa olsun parti bir sivil toplum örgütüdür ve sivil kalabildiği ölçüde, nihayetinde insanların hayrına iş yapar. Bu doğası gereğidir, büyük kapışmanın sivil tarafındadır.
Bizim cumhuriyetin kısa tarihinde devlet hep daha güçlü olmuş, bunu da zannedildiği gibi darbelerle değil, başarılı partileri, sivil toplumu ele geçirerek yapmıştır.
(...)