Merkez Bankası'nın açıkladığı ödemeler dengesi rakamlarına bakılırsa yıllık cari açık 45 milyar dolar.
Merkez Bankası'nın açıkladığı ödemeler dengesi rakamlarına bakılırsa yıllık cari açık 45 milyar dolar.
Büyümenin yüzde 10'lardan yüzde 3'e gerilediği bir ekonomide bu kadar yüksek döviz açığı ancak üretkenlikten uzak bir sanayi ile izah edilebilir. Hızlı büyüme dönemlerinde cari açığın 50 milyar dolar olmasını izah edebiliyorduk. Mevcut tablonun izahı yok.
İşsiz sayısını çoğaltmaktan, borçluluğu artırmaktan başka bir işe yaramayan muharriki tüketim olan düşük büyümenin cari açığı 5-10 milyar dolara çekmesi beklenirdi. Mamafih öyle olmuyor. Potansiyelin yani yüzde 5'in altında büyümeye mukabil 50 milyar dolara yakın tutarda döviz açığı veriyorsak ekonomi döviz şoklarına karşı hâlâ kırılgandır. Dolayısıyla beynelmilel sermayeye muhtacız demektir.
AKP'nin 13 senelik devr-i iktidarında 471 milyar dolar cari açık verdik. Bu açığı nasıl mı finanse ettik? İçeride böyle bir kaynak olmadığına göre dışarıdan gelen paralarla karşıladık. Müşkül vaziyete düştüğünde ‘dış güçler' diyenlerin kulağı çınlasın, sadece 150 milyar doları sıcak para ile finanse edildi cari açığın. 40 milyar dolardan fazlası ‘kaynağı belirsiz' diye tabir edilen para girişiyle kapatıldı. Bir kısmını doğrudan yatırımlar, büyük bölümünü de döviz borçları ile çevirdik. Hatırlatalım, 2002'de 130 milyar dolar olan dış borç 402 milyar dolara çıktı.
Hal böyle iken şirketlere ceza üstüne ceza yazan, holdingleri polis ordusu ile basan, yandaş olmayan işadamlarını ihalelerin kapısından içeri sokmayan AKP iktidarı, sermayeyi ürküterek ateşle oynuyor. Hukuku ayaklar altına alarak, her safhası suç teşkil eden işlemlerle bugün rahat bir nefes aldıkları zannına kapılabilirler. Olan memlekete oluyor.
(...)