Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçisi Hakan Olcay, Flaman Meclisi Medya Komisyonu’nun daveti üzerine Türkiye’deki basın özgürlüğü ile ilgili merak edilen soruları cevaplamaya çalıştı. Gelen sorulara tatmin edici cevaplar veremeyen Hakan Olcay’ı N-VA Milletvekili Wilfried Vandaele teselli etti. Vandaele, “ Verdiğiniz cevaplara gerçekten cevap demek mümkün değil ama bu yüzden size kızamayız. Siz de yapmanız gerekeni yapıyorsunuz.” dedi.
Vandaele, buna rağmen Türkiye’de basına yapılan baskılardan büyük bir kaygı duyduğunu ifade etmek zorunda olduğunu söyledi. Sorulan sorulara doğrudan cevap veremeyen Hakan Olcay, sadece önceden hazırlamış olduğu metni okumakla yetindi. Büyükelçi, aralarında Zaman gazetesinin de bulunduğu bir çok dergi ve gazete yayınlayan Feza Gazeteçilik A.Ş.’ye el konulmasıyla ilgili soruya, “Hukuki süreç devam ediyor” demekle yetindi.
Medyaya atanan kayyımlar kim? Medya uzmanı mı?
Medya Komisyonu Başkanı Bart Caron, Türkiye’de basının baskı altına alınmasını terör faaliyetleriyle bağdaştırılmasının kendilerini rahatsız ettiğini belirtirken, hükümet aleyhindeki medyaya da sistemik bir karartma uygulandığını aktardı. Caron, atanan kayyımların kim olduğunu da Büyükelçi’ye sorarken, “Bu adamlar kimler? Medya uzmanları mı? Atandıkları medya kurumlarının yayın politikasına bağlı kalıyorlar mı?” diye sordu.
N-VA Milletvekili Wilfried Vandaele ise Zaman gazetesinin ismini vererek sorusunu yöneltirken, “Zaman’a kayyım atanması sonrasında 200 kişinin işine son verildiğini öğrendik. Bu şekilde gazete aboneler kaybediyor. Okuyucu sayısı da düştükçe reklam gelirleri geriliyor. Bu olayların Belçika’daki Zaman’a da etkisi oluyor. Siz bu yapılanların hukuki süreç olduğunu söylediniz ve terörle bağlantılı olduğunu ifade ettiniz. Ancak bunlar bizi tatmin ediyor. Somut olarak kayyım atanan medya organlarının terörle somut bir bağlantısını ortaya koyabilir misiniz” diye sordu.
Yapılanlar basın özgürlüğüne saldırıdır
Flaman Sosyalistlerden Katia Segers ise Büyükelçi Hakan Olcay’ın Anayasa’da işaret ettiği terör maddesini sorarken, “O madde tam olarak ne diyor? Terörizm nedir? Terör tehdidi nedir? Gazetecilerin ve medyanın terör ile olan net bağlantısı nedir?” diye sordu. Segers, Zaman’a ve daha önce İpek Medya grubuna el konulması, Samanyolu grubunun uydudan çıkartılmasını, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yayınlarından dolayı yargılanmasını da hatırlatırken, “Türkiye’de son 7 ayda 2 bin gazeteci de işinden oldu. Bunlar basın özgürlüğüne bir saldırı değil midir?” diye sordu. Segers, Zaman’ın yurtdışındaki internet sitelerine Türkiye’den girişlerin engellenmesini de Hakan Olcay’a sorarken, “ Bu yaşananlara karşı basın özgürlüğünü nasıl garanti altına alabileceksiniz?” dedi.
Yolsuzlukları ortaya çıkaran demokratik ülkede kahraman oluyor
Hristiyan Demokrat Milletvekili Ward Kennes ise, Panama Belgeleri ve Fortis skandallarını hatırlatırken , “Buradaki yolsuzlukları ortaya çıkaran gazeteciler bizde kahraman olurken, siz de durum tersine işliyor. Siz kanunları işaret ettiniz ama o kanunlar basın özgürlüğünü korumak yerine engellemek için kullanılıyor.” ifadelerini kullandı. Herkese çok kolay şekilde terörist etiketinin yapıştırılmasını da eleştiren Kennes, basın kurumlarına reklam veren şirketlerin de baskı altına alındığını bildiklerini belirtti.
Büyükelçi Hakan Olcay ise bütün bu sorulara karşılık olarak devam eden yargı sürecini öne sürerek detaylı açıklamalarda bulunmasının mümkün olmadığını belirtti. Olcay, Feza grubuna yönelik yürütülen bir soruşturma olduğunu ve buna da cevap veremeyeceğini söyledi. ”Ancak yöneticiler darbe planlayıcısı olabilir” demesi tuhaf karşılandı. Olcay, yargının da bağımsız olduğunu ileri sürerken, ifade özgürlüğünün veya basın özgürlüğünün engellenmesini söz konusu olmadığını iddia etti.
İşini kaybeden gazetecilerin de gazete sahipleriyle ilgili bir konu olduğunu, hükümetin bir müdahalesi olmadığını savundu: “Hükümetin müdahalesi olsaydı, Türkiye’de eleştirel gazeteci kalmazdı” dedi. Büyükelçi, Belçikalı vekillerin endişelerini de Türkiye’ye ileteceğini aktardı.