Türk hekim Ebru Yıldız, Almanya’da Yılın Doktoru seçildi. Almanya'da Yılın Kadın Doktoru seçilen Dr. Ebru Yıldız, organ bağışını artırmaya yönelik çabalarıyla dikkat çeken bir isim. Yıldız, bir kişinin yedi kişiye umut olabildiğini anlattı.
Dr. Ebru Yıldız, Almanya’nın önde gelen organ nakli merkezlerinden Essen Üniversitesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi Genel Müdürü. Ülkenin saygın tıp insanlarından biri olan Dr. Yıldız, toplumda organ bağışı bilincini artırmaya yönelik çalışmaları dolayısıyla German Medical Award 2025’te (Alman Tıp Ödülü) Yılın Kadın Doktoru ödülüne layık görüldü.
Aldığı ödülle ilgili olarak DW Türkçe’ye konuşan Dr. Yıldız, ödülün yalnızca kişisel bir başarı değil “organ bağışıyla yeniden yaşam bulan binlerce insan adına kazanılmış bir anlam” taşıdığını söyledi.
Dahiliye, nefroloji, yoğun bakım ve organ nakli uzmanı olan Yıldız, sözlerini “Bu ödül sadece benim değil, organ bağışıyla yeniden yaşam bulan herkesin ödülü” diye sürdürdü.
2019’DAN BU YANA ORGAN NAKLİ MERKEZİNİN BAŞINDA
2001 yılından bu yana Essen Üniversitesi Tıp Fakültesi bünyesinde görev yapan Yıldız, 2019’dan beri Batı Almanya Organ Nakli Merkezi Genel Direktörlüğü görevini yürütüyor. Yılda 250–300 organ nakli operasyonu yapılan merkezin koordinasyonundan sorumlu olan Yıldız, “Artık daha çok insana ulaşmak zorundayım. Çünkü her bağış, birden fazla hayata umut oluyor” diyor.
Ödüle kendi başvurusuyla değil öneriyle aday gösterildiğini anlatan Dr.Yıldız, “Haberim olduğunda hem şaşırdım hem de mutlu oldum. Ama beni en çok sevindiren şey, yıllardır emek verdiğim konuların ödüle değer görülmesi oldu” dedi.
ORGAN BAĞIŞI FARKINDALIĞI İÇİN ÇALIŞIYOR
Yıldız, aslında sadece bir organ nakil uzmanı değil. O, yoğun bakımın sessizliğinde kaybolan hayat hikâyelerini görünür kılmaya çalışan bir anlatıcı. Nakil sonrası hayata dönen hastaların sesi olmak için hastane koridorlarında adeta sessiz bir devrim de başlattı.
“Yoğun bakım hemşireleriyle, doktorlarla konuştum. ‘Nakil hastaları hep çok ağır durumlar, niye bağış yapalım?’ diyorlardı. Halbuki sadece ağır hastaları görüyorlardı; nakilden sonra sağlığına kavuşanları tanımıyorlardı. Onlara o hikâyeleri anlattım.”
Yıldız’ın bu görünmeyen çabası konferans salonları, dernekler, okullar, huzurevlerinde de devam etti. Bir annenin çocuğuna yeniden sarılışını, bir gencin üniversiteye dönüşünü, bir öğretmenin sınıfına kavuşmasını insanlara aktardı. Bu hikâyelerin sadece duygusal değil aynı zamanda algı değiştirici bir güce sahip olduğuna inandı.
ENBÜYÜK KORKU: ÖLMEDEN ORGANIM ALINIR MI?
Yıldız, organ bağışı konusundaki en büyük korkunun “ölmeden organlarının alınacağı” veya “organ bağışçısı olduğu için yeterli tedaviyi görememek” endişesi olduğunu söylüyor:
“Bu korku bir gerçek, çünkü insanlar buna inanıyor. Ama tıbben ölmeden organları almak mümkün değil. Eğer beyin ölümü kesin olarak tespit edilmezse, organ bağışı süreci sona erer. Bu durumda organ nakliyle ilgilenen ekip süreci bırakır ve artık sadece hastanın yakınlarıyla ve tedavi eden doktorlarla görüşmeler yapılır. Odak noktası artık hastanın rahatlatılması ve acısız bir şekilde desteklenmesidir. Çoğu zaman beyin hasarı o kadar ilerlemiştir ki, yaşama dair bir umut kalmaz. Bu nedenle, hastanın iyiliği için tedavinin uzatılmaması ve sürecin huzur içinde sonlandırılması gerekir. Aksi takdirde, hastaya faydası olmayan bir bekleyiş yaşanır.”
BİR KİŞİ YEDİ KİŞİYE UMUT OLABİLİYOR
Organ bağışı konusunda kimseye doğrudan çağrı yapmadığını belirten Yıldız, “Amacım, insanların kararını kendisinin vermesi. Başkası sizin yerinize karar vermek zorunda kalmasın. Ailenize, çocuklarınıza bu yükü bırakmayın. Bir anne veya babanın organ bağışı için çocuğundan karar vermesini isteyemem. O soruyu sormak, bir hastaya kötü huylu bir hastalığı olduğunu söylemekten daha zor benim için” diyor.
Bir kişinin organlarını bağışlayarak yedi kişiye kadar yaşam şansı verebileceğini belirten Yıldız, “Kalp, akciğer, iki böbrek, karaciğer ve bağırsak nakli yapılabiliyor. Karaciğer ve akciğer bölünebildiği için daha fazla kişiye de umut olunabiliyor” bilgisini paylaşıyor.
Yıldız ayrıca deri, göz, kemik iliği gibi dokuların da nakledilebildiğini hatırlatıyor:
“Bir organ bağışı sadece bir kişiyi değil, birden fazla hayatı kurtarabilir. Bu, tıbbın en mucizevi yanlarından biri” dedi.
TÜRKİYE’DE DİZİLERDE BİLE FARKINDALIK OLUŞTURULUYOR
Yıldız, Almanya’da yılda yaklaşık 2 bin 900 organ nakli yapıldığını, nakil listesinde ise 9 binin üzerinde kişinin bulunduğunu, bu sayının tahmini olarak 12–13 bin civarında olduğunu belirtti.
Türkiye’de ise yaklaşık 33 bin kişinin organ nakli beklediğini kaydeden Yıldız, Türkiye’nin farkındalık oluşturma ve bağışçı olarak kaydolmada dijitalleşme ve kamu iletişimi açısından Almanya’dan daha ileride olduğunu vurguladı.
“Türkiye bu konuda Almanya’dan çok daha ileride. E-Devlet üzerinden organ bağışı yapılabiliyor. Almanya’da hâlâ dijital çift kimlik doğrulama gibi zorlu aşamalar var. Türk televizyon dizilerinde bile organ bağışı için teşvik edici sahneler oluyor. Ben Almanya’da da özelikle siyesilerle konuşarak daha kolaylaştırıcı olunması için çaba harcıyorum” dedi.
Dr. Ebru Yıldız, hedefinin hem Almanya’daki hem de Türkiye’deki toplumu kapsayacak şekilde yaklaşık 160 milyon kişiye ulaşmak olduğunu belirterek “Bu hedef belki ulaşılamaz ama ne kadar insanı bilinçlendirebilirsek o kadar iyi” ifadelerini kullandı.
ADANA’DAN ALMANYA’YA UZANAN BAŞARI ÖYKÜSÜ
Dr. Ebru Yıldız, Adanalı bir ailenin çocuğu olarak 1979’da Almanya’da dünyaya geldi. Çocukluğunun bir kısmını Adana’da geçiren Yıldız, ilkokula da burada başladı.
Bugün Almanya’nın önde gelen organ nakli merkezlerinden birinin başında bulunan Dr. Yıldız, sözlerini, “İnsan sevgisine inanıyorum; doğru anlatırsak kimse organ bağışından kaçınmaz” diyerek tamamladı.