"Kekiğin ve kekikten elde edilen ürünlerin Covid-19’a karşı etkili olduğunu belirten haberlerin bilimsel açıdan pek çok sorun içerdiğini, insanların sağlığı ile oynadığını düşünüyorum."
Koronavirüse karşı kekik tüketin önerisi sakıncalı
Koronavirüs salgınının önümüzdeki kış mevsimi boyunca etkili olacağı anlaşılıyor.
Koronavirüsün yol açtığı Covid-19 hastalığını tedavi etmekle kullanılabilecek etkili bir ilaç ya da aşı geliştirilmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Dolayısıyla şu an için hastalığın tedavisinde kullanılabilecek “kesin etkili” bir tıbbi tedavi yöntemi henüz ortada yok.
Mevcut durum bu olmasına rağmen medyada ve sosyal medyada koronavirüse karşı etkili olduğu, virüsü öldürdüğü, virüsü akciğerlerden uzaklaştırdığı iddia edilen bitkisel ürünlerle ilgili çok sayıda haber var.
Medyada ve sosyal medyada çeşitli baharatlar, bitki çayları, bitkilerden elde edilen çeşitli ürünler, bal, polen, arısütü vb. gibi arıcılık ürünlerinin faydalarına ilişkin çok sayıda habere rastlamak mümkün. Konu oldukça geniş kapsamlı ancak bu kısa yazıda çok sık gündeme geldiği için sadece kekik ile ilgili haberlere odaklanacağım.
Kekiğin ve kekikten elde edilen kekik suyu ya da kekik yağı gibi ürünlerin koronavirüse karşı etkili olduğunu belirten haberlerin bilimsel açıdan pek çok sorun içerdiğini, insanların sağlığı ile oynadığını, topluma yanlış ve eksik bilgiler aktardığını düşünüyorum.
Geçtiğimiz bir ay içinde medyada yer alan sorunlu haberlerden bazıları Hürriyet'te, Posta'da, Yeniçağ'da, Sabah'ta, atv'de ve Haber Dünyası'nda yayınlandı.
Bu haberler kekik bitkisini ve kekikten elde edilen ürünleri koronavirüsün yol açtığı hastalık için bir çare olarak sunuyor. Bu tarz bir habercilik kamusal meseleleri bireyselleştirmek, bilimsel olarak tartışmalı konuları bir hakikatmiş gibi sunmak, yanlış bilgi vermek, ürün reklamı yapmak vb. gibi sorunlar içeriyor. Ancak bu tip haberlerin halk sağlığını olumsuz etkileyecek bir içeriğe sahip olması en ciddi sorundur.
Baharatlar, bitkisel çay olarak tüketilen çeşitli bitkiler (anason, melisa, papatya, rezene vb.) ve bu bitkilerden elde edilen çeşitli ürünler sağlığa zararlı kimyasal maddeler içerebilir. Bu kimyasal maddelerin başında son yıllarda ciddi bir tartışma konusu olan pirolizidin alkaloitleri geliyor. Pirolizidin alkaloitlerinin miktar olarak en fazla bulunduğu ürünlerden biri ise kekiktir.
Pirolizidin alkaloitleri yüksek düzeyde toksik etkiye sahip, karaciğerde ciddi hasarlara neden olabilen, yüksek tansiyona yol açan, karsinojenik (kanser yapıcı), genotoksik (genlerde hasar oluşturucu), teratojenik (doğumsal anomalilere neden olan) ve pnömotoksik (akciğerlere zarar veren) etkili kimyasal maddelerdir.
Tabiattaki çiçekli bitkilerin yüzde üçü pirolizidin alkaloitlerini içeriyor. Bu bitkilerde tespit edilen pirolizidin alkaloitlerinin sayısının ise 660’dan fazla olduğu belirtiliyor. Şimdiye kadar 350'den fazla farklı kimyasal yapıya sahip pirolizidin alkaloidi tanımlanmış ve bunların yaklaşık yarısının toksik etkili (özellikle karaciğer için) olduğu varsayılmıştır.
Avrupa Birliği Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) gıdalarda bulunabilen ve gıda güvenliği açısından önem arz eden pirolizidin alkaloitlerinin sayısının ise 21 olduğunu belirtiyor. Ancak bu sayı değişebilir; çünkü mesele hala tartışılıyor ve henüz bir çözüme kavuşmuş değil. Son birkaç yıldır AB’de yürütülen tartışmaların odak noktası pirolizidin alkoloitlerini içeren ürünlerin vücuda alımını sınırlandıracak önlemleri yürürlüğe koymak üzerinedir. Ülkemiz medyasında ise tam aksi bir tutum ile pirolizidin alkaloitlerini içeren ürünlerin tüketilmesini arttırmaya yönelik yayınlar yapılıyor olması ciddi bir sorumsuzluktur.
Gıdalarda ve yemlerde bulunan pirolizidin alkaloitleri çok kapsamlı, karmaşık ve bilimsel olarak son yıllarda ciddi tartışmalara yol açan bir halk sağlığı ve gıda güvenliği meselesi. Salgın nedeniyle oluşan kaygı ortamı insanların koruyucu etkisi olduğunu düşündükleri ancak sağlık açısından sakıncalar içeren çeşitli ürünleri fazla miktarda tüketmelerine yol açabilir. Medyada da sık sık yer verildiği gibi pirolizidin alkaloitlerini fazla miktarda içeren ürünlerin, örneğin kekiğin daha fazla tüketilmesi ciddi bir risk oluşturabilir. Bu nedenlerle bu kısa yazı ile kamuoyunu uyarmak istedim. Kekik başta olmak üzere baharatların, tek ya da çeşitli bitkilerin bir karışımı olarak kullanılan bitki çaylarının, sallama çayların, polen vb. gibi arıcılık ürünlerinin aşırı tüketiminden kaçınmak gerekiyor.
Ülkemizde üretilen çeşitli ürünlerin pirolizidin alkaloitleri içeriğinin ne olduğu hakkında ortada net bir bilgi yoktur. Ancak Avrupa Birliği’ne ülkemizden ihraç edilen kekiklerde yapılan analizler kekiklerin çok yüksek düzeyde pirolizidin alkaloitleri içerebildiğini göstermektedir. Bu tip riskli ürünler kabul edilmemekte ve ülkemize geri gönderilmektedir.
Medyada ve sosyal medyada bal, polen, bitki çayları ve kekik gibi baharatlar başta olmak üzere pirolizidin alkaloitlerini yüksek miktarda içerebilen ürünlerin aşırı tüketilmesine yol açacak öneriler yapmaktan kaçınmak gerekiyor. Pirolizidin alkaloitlerini içeren ürünlerin fazla tüketilmesine yol açacak öneriler halk sağlığını tehlikeye atmaktadır.
Herhangi bir karaciğer hastalığı olan kişiler, yüksek tansiyon hastalığı olanlar, barbiturat içerikli ilaç kullananlar, bakır maruziyetinin söz konusu olduğu işlerde çalışan işçiler, bebekler ve çocuklar pirolizidin alkaloitlerinin olumsuz etkilerine çok hassastır. Anne karnındaki çocuklar ve yeni doğanlar pirolizidin alkaloitlerinin olumsuz etkilerine karşı en hassas kesimi oluşturmaktadır.
Bu konudaki bilimsel tartışmalar (ve ülkemizdeki durum) netlik kazanana kadar duyarlı kesimde yer alan kişilerin (özellikle hamile kişilerin) kekik ve kekikten elde edilen ürünlerin aşırı kullanımına yol açacak önerileri dikkate almamalarını, bitki çaylarını aşırı kullanmaktan kaçınmalarını, yeni doğanlar ve bebeklerde ise bitki çaylarının kullanılmasından kaçınılmasını öneriyorum. Bu konuda daha ayrıntılı bir değerlendirme yazısını yakında kamuoyu ile paylaşacağız.