“İmparatorluğun böyle bir davası olmadı. Cumhuriyet devri zaten böyle bir işe hiç girmedi. Bunu düşünen bir adam çıktı, Fethullah Gülen Hocaefendi; onun da anasından emdiği sütü burnundan getirmeye çalışıyorlar. Okulların kapatılması Türkiye’nin temeline dinamit koyar”
Türkiye'nin yetiştirdiği önemli şairlerden Yavuz Bülent Bakiler, bir Türkçe sevdalısı. Gazetecilik ve televizyonculuk geçmişinin yanı sıra, bir dönem Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda müsteşar yardımcısı olarak görev yapan Bakiler ile Türkçe'yi, Türk Okullarını, eğitim sistemini ve son siyasal gelişmeleri konuştuk.
KÜLTÜREL DEĞERLER ORTADAN KALKARSA MİLLET YIKILIR
Türkçenin kullanımı konusunda çok hassassınız. Bu mesele uzun yıllardır tartışılıyor. Gidiş nasıl. Bir düzelme var mı?
Bir milleti yıkmak için doğrudan doğruya ordularınızı o milletin üzerine göndererek savaş açmanıza gerek yok. O milletin kültür değerlerini ortadan kaldırdığınızda millet kendiliğinden çöker. Bizim kültür değerlerimizin başında dil geliyor. Bu bakımdan Türkiye topraklarında müreffeh yaşamak isteyen her insan, kayıtsız ve şartsız Türkçe'yi birinci planda tutmalı. Türkçe üzerinde oynanan oyunlar karşısında çok açık bir tavır takınmalı. Bunu bizim halkımız katiyen bilmiyor. Uzun yıllar Kültür Bakanlığı'nda bulundum. Oradaki resmi rakamlar aklımda. Dünyadaki en az okuyan milletlerin başında biz varız. Bizim arkamızda Ortadoğu milletleri var. Onların altında ise Afrika tamtamları var.
ARAPÇA'DAN FARSÇA'DAN GELEN KELİMELERİ ATIYORLAR
Peki daha iyiye gidiş için teklifiniz nedir?
Nihat Sami Banarlı'nın ifadesiyle Türkçe bir imparatorluk dilidir. Çok tabii olarak bu dile Arapça'dan, Farsça'dan giren kelimeler vardır. Ama birtakım insanlar Arapça ve Farsça'dan dilimize giren kelimeleri atmaya çalışıyorlar. Devleti idare eden insanlar, dilimize giren ve herkes tarafından benimsenen kelimeleri kayıtsız ve şartsız kabul edeceklerdir. Gençlerimizde dil kısırlığı var. Bu kısırlığı da devlet organize ediyor. Neden? Çocuklarımıza 6 bin, 7 bin kelimelik kitap uzattığı için.
GÜLEN BAYRAĞIMIZI ŞEREFLE DALGALANDIRIYOR
Dil ve Türkçe deyince, akla ilk gelenlerdendir Türk okulları. Nasıl buluyorsunuz yurt dışındaki okulları?
Ben bu konudaki kanaatimi, Cumhurbaşkanı olduğunda Rahmetli Süleyman Demirel'e makamında anlattım. Kendisine dedim ki, ‘Azerbaycan'dan Çin Seddi'ne kadar dolaştım. Gördüm ki oralarda devletimizin bayrağını şerefle dalgalandıran bir tek kişi var: Fethullah Gülen Hocaefendi.' Ben böyle söyleyince Cumhurbaşkanı'nın gözleri açıldı ve ‘Gerçekten mi gerçekten mi' dedi. Benim bu açıklamamdan belirli bir süre sonra Demirel bütün Türk Cumhuriyetlerine gitti. Döndükten sonra bir basın toplantısı yaptı. Dedi ki, ‘Gitmiş olduğum Türk Cumhuriyetleri'nde, o ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, bu okulların sayılarının arttırılmasını istedi. Ben de sizden rica ediyorum, bu okulların sayısını artırın' dedi. Hem imparatorluk hem de Cumhuriyet zamanında en ciddi çalışmayı o okullarımız yaptı. Buna size dokunduğum gibi inanıyorum.
TÜRKİYE'NİN TEMELİNE DİNAMİT KOYAR
Başka neticeleri olur mu?
Türkiye'nin temeline dinamit koyar. Ben, Turgut Özal Türkmen Türk Lisesi'nde, Türkmen asıllı bir edebiyat öğretmenine sordum. ‘Ne gibi dersler veriyorsunuz' dedim. ‘Önce bu çocuklara ana dillerini öğretiyoruz' dedi. Ben de ‘Ne demek yani, liseye giden çocuk kendi ana dilini bilmiyor mu' diye sordum. ‘Yüzde 60 nispetinde çocuklarımız ana dillerinden koptu' dedi. Kim yaptı bunu? Rus idaresi. Neden? Türkistan Türkü ile Türkiye Türk'ünün arasını tamamen açmak için. Şimdi biz o okulları tamamen kapatmak suretiyle, Rus politikasına yüzde milyon hizmet etmiş oluruz.
OKULLAR SOYDAŞLARIN İNANÇLARINI KORUYOR
Okullar kapattırılmak isteniyor?
Evet, okullara karşı menfi bir tavır var. Kapatılmak istenmesi, yüzde 100 değil, yüzde milyon Rus kültür politikasına hizmet manası taşır. Çünkü Ruslar, bizim oradaki soydaşlarımızı kendi dillerinden, kendi dini inançlarından, kendi kültürlerinden koparmak için çalışıyorlar.
CUMHURİYET BÖYLE BİR İŞE HİÇ GİRMEDİ
Sadece Türkî Cumhuriyetler değil, Afrika'daki ve diğer ülkelerdeki okullar da var.
İmparatorluğun böyle bir davası olmadı. Cumhuriyet devri zaten böyle bir işe hiç girmedi. Bunu düşünen bir adam çıktı, Fethullah Gülen Hocaefendi; onun da anasından emdiği sütü burnundan getirmeye çalışıyorlar.
OLİMPİYATLARIN YAPILAMAMASI ÇOK BÜYÜK BİR AYIPTIR
Türkçe Olimpiyatları da artık Türkiye'de yapılamıyor. Ne dersiniz?
Bu, çok büyük bir ayıptır. Ben bu konuda yarım saat konuşurum da, zülfüyare dokunmamak için konuşmak istemiyorum. Bu okulları kapatanlar, Türkçe Olimpiyatlarının yapılmasını engelleyenler çıksınlar ortaya, mertçe ve erkekçe okulları kapatmak istediklerini, neden olimpiyatların yapılmasını engellediklerini, neden bayrağımızın oralarda dalgalanmasına rıza göstermediklerini açıklasınlar; ondan sonra konuşalım.
DEVLETİ İDARE EDENLER YANLIŞIN FARKINA VARSINLAR
Açıkladılar, ‘Paralel' diyorlar.
Ne alakası var efendim, paralel maralel… Siyasete giriyor bu konu, ben de siyasete pek girmek istemiyorum. Çok yanlış bir karardır bu. Temenni ediyorum ki, devletimizi sevk ve idare edenler bu hususta atılan yanlış adımların farkına varsınlar. Bir kimsenin yanlış bir hareketi varsa amenna, onu cezalandır. Ona hiç kimse bir şey söylemiyor. Ama burada Türkçe eğitiminin yapılmasına mani olmak, oradaki çocukların Türkiye Türklüğüne olan muhabbetini kesmeye çalışmak, devlete ve millete hizmet manası taşımaz.
TERÖR ÖRGÜTÜ DERSEK DÜNYAYA KENDİMİZİ GÜLDÜRÜRÜZ
Paralel denilerek hayırseverler gözaltına alınıyor. Nasıl bakıyorsunuz bu meseleye?
Bu meseleye doğru bakmıyorum. İslam yardımdır.
‘Terör örgütü' suçlaması da var?
O zaman silahsız bir terör örgütünü kurmakla tarih sahnesine çıkalım. ‘Biz insanlara, fakire fukaraya yardım etmek, insanlara dilimizi öğretmek, bayrağımızı dünyanın her tarafında dalgalandırmak suretiyle müthiş bir terör örgütüyüz' diyelim ve dünyayı kendimize güldürelim.
SİSTEMİN FAZLA DEĞİŞMESİ FACİALARI DOĞURUR
Eğitim sistemine bakışınız nasıl? Son dönemde Milli Eğitim Bakanı, ve sınav sistemi değişir oldu.
Bizim insanımız düşünemediği için, ikide bir eğitim sisteminde değişiklik oluyor. Düşünce zaafının meydana gelmesinde, devletimizin, ailemizin, okullarımızın birinci derecede rolü vardır. Sistemin bu kadar fazla değişmesi, hiçbir fayda getirmez, aksine büyük facialar doğurur.
SAĞ CENAHIN KÜLTÜR BAKANLARININ KÜLTÜRLE İLGİSİ PEK OLMAZ
Uzun yıllar Kültür Bakanlığı'nda görev yaptınız Kültür politikalarını nasıl buluyorsunuz?
Kültür politikaları bizde çok az rayına oturur. Sağ cenahta kültür bakanlığı bir plaka olarak görülür. İş başına gelen bakanların kültürle pek de ilgileri yoktur. Mesela Ertuğrul Günay Sivas'ta Madımak Oteli'ni milyonlar harcayarak müze haline getirmek istedi. Her defasında ‘Sayın Bakan, orayı müze haline getirmenizin 5 paralık bir faydası olmaz. O parayla Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin, Makalat isimli kitabını 1 milyon bastırın ve Sivas ve çevresine dağıtın' dedim. Böylece bu düşmanlıklar ortadan kaldırılabilirdi. Siz müze haline getirirsiniz, dün Madımak'ı yakan bu defa müzeyi yakar. Kafayı değiştirmek lazım.
YAZICIOĞLU'NU KÖYLÜ BULUYOR
Muhsin Yazıcıoğlu'na muhabbetinizi biliyoruz. Ölümü hâlâ aydınlatılamadı. Nasıl bakıyorsunuz?
Bu konuya şüpheyle bakıyorum. Sebebi şu: Muhsin Başkan'ın helikopterinin nereye düştüğünü köylüler buluyor ama devlet bulamıyor. Sonra helikopter içerisindeki birtakım cihazlar, bazı yetkililer tarafından sökülüp alınıyor. Bu ve benzer birtakım olaylar beni şüphelendiriyor. Bundan birkaç ay önce Turgut Özal'ın oğluyla konuştum. Ona ‘Babanızın zehirlendiğine dair bir şüpheniz var mı' diye sordum. Şüphem yok, babamı kesin zehirlediler. Ama bunu açıklayamıyoruz' dedi.
LİDERLİĞİNDEN ENDİŞE EDİLDİ
Niye açıklanamıyormuş?
Niye açıklayamıyorlar, onu ben bilmiyorum. Birtakım devlet adamlarımıza karşı içeriden ve dışarıdan bazı tertipler oluyor. Turgut Özal cumhurbaşkanı olarak ortadan kaldırıldıysa, Muhsin Başkan'ın da gelecek yıllarda ciddi bir lider olarak ortaya çıkmasından endişelenen birtakım insanlar, onu çok basit bir sebeple ortadan kaldırabilirler.
ÇALIYOR AMA ÇALIŞIYOR DÜŞÜNCESİ, KEPAZELİK
Vatandaş yolsuzluğa bir ehemmiyet vermiyor sanki, Neden?
Çünkü halk düşünemiyor. Diyor ki mesela ‘Çalıyorsa çalsın, yapıyor ya.' Böyle söyleyen adama, ‘Peki o zaman Ahmet, Mehmet çalışıyor ama aynı zamanda da zampara bir adam. Gelsin kızının ırzına geçsin' dense, kabul eder mi? Etmez. Peki neden onu kabul ediyorsun da bunu kabul etmiyorsun? Bunlara doğru cevap verebilmek için doğru düşünmek, doğru düşünmek için de doğru kelimelerle konuşmak lazım. Cahil adam düşünemez. Cahil adam bu kepazelikleri düşünemez. ‘Çalıyorlarsa çalsınlar, yapıyorlar ya' diye cevap veriyorlar.