Bu amaçla hazırlanan “Türkiye’de Demokratik Kurumların İşleyişi” başlıklı rapor ve beraberindeki karar tasarısında, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL altında alınan önlemler nedeniyle demokratik kurumların işleyişinin “ciddi anlamda” bozulduğu savunuluyor.
AKPM Türkiye raportörleri Marianne Mikko (Estonya) ve Ingebjorg Godskesen (Norveç) imzalı belgede, Türk hükümetinin OHAL altında Türk Anayasası ve uluslararası hukuk kurallarının ötesine geçerek “orantısız” önlemler aldığı ifade edilmekte. Örnek olarak Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile on binlerce devlet memurunun işine son verilmesi gösteriliyor.
İfade ve medya özgürlüğü ile yargının bağımsızlığı konularına özel vurgu yapılan karar tasarısında, gazetecilerin tutuklanması ve muhalif gazetecilere yönelik baskının “demokratik bir toplumda kabul edilemez” olduğu not ediliyor. 154 parlamenterin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla Türkiye'de meclisin işleyişinin "baltalandığı”, bu kapsamda çok sayıda milletvekili tutuklu HDP'nin 16 Nisan referandumu için kampanya yürütemediği, bunun da “demokratik tartışmayı kısıtladığı” vurgulanıyor.
Karar tasarısında 16 Nisan referandumu konusundaki “kaygılar” da dile getirilmekte. Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi halinde, özellikle “kuvvetler ayrılığı” ve “yargının bağımsızlığı” konularında soru işaretleri doğacağı mesajı veriliyor. Tüm bu gerekçeler temelinde Türkiye'nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getiren ülke olmaktan çıktığını belirtilip "denetim sürecine” alınması isteniyor.
Taslak kararda Ankara’dan; OHAL uygulamasına derhal son vermesi, KHK yayımlamayı ve toplu işten çıkarmaları durdurması, suçları kanıtlanmamış tutuklu parlamenterler ve gazetecileri serbest bırakması, OHAL inceleme komisyonunu işletmesi, adil yargıyı güvence altına alması ve medya ve ifade özgürlüğü için adım atması isteniyor. Bu taleplerin ne derece yerine getirildiğinin 2018 içinde gözden geçirileceği belirtiliyor.
AKPM, Anayasa değişikliği ve 16 Nisan referandumu hakkında Venedik Komisyonu tarafından bu yıl Mart ayında hazırlanan ve bu değişikliğin “ülkeyi otoriter ve tek adam rejimine götürebileceği” mesajı içeren görüş raporuna atıf yapan ek bir belge de hazırladı.
Küçükcan'dan tepki
AKPM’deki Türk heyetine başkanlık eden AKP milletvekili Talip Küçükcan rapora ek yayımlanan bir bildiriyle karar metnine tepki gösterdi. Raporun “hatalarla dolu” olduğunu savunan Küçükcan, Türkiye’nin yeniden denetime alınması kararının “adilane olmayacağını” ve “Avrupa Konseyi değerleriyle bağdaşmayacağını” dile getirdi. Küçükçan, Türkiye’nin denetime alınması halinde “AKPM’nin Türk kamuoyu gözünde değer kaybedeceği” ve “Türkiye’ye karşı açıkça ayrımcı yaklaşımda bulunulmuş olacağı” görüşünü de ifade etti.
Karara olası tepkiler
Kararın bu yönde çıkması halinde AKPM bünyesindeki 18 kişilik Türk heyeti içinde kırılma yaşanacak. Türk heyetinin 11’i AKP, 4’ü CHP, 2’si HDP, 1’i MHP’li üyelerden oluşuyor. AKP’li üyeler kararın bu yönde çıkması halinde AKPM-Türkiye ilişkilerinin zedeleneceğini söylüyorlar. Ancak denetim kararı çıkması halinde Türk heyetinin “blok” halinde AKPM çalışmalarından çekilmesi söz konusu değil.
Türkiye bir ‘ilk' olabilir
Denetim süreci kapsamında, Avrupa Konseyi üyesi bir devletin demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında ne derece Avrupa standartlarında olduğu ölçülüyor. Türkiye, esas olarak sovyetik rejimlerden kurtulan Orta ve Doğu Avrupa devletlerinin Batı standartlarında demokrasiye geçişlerini kolaylaştırmak amacıyla AKPM bünyesinde 1990’lı yılların başlarında oluşturulan denetim sürecine 1996 yılında dahil edilmiş, gerçekleştirdiği reformlar sayesinde koşullu olarak Haziran 2004’te bu süreçten çıkarılmış ve "post-monitoring” olarak adlandırılan “denetim sonrası sürece” dahil edilmişti.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi düzeyinde “sabıkalı demokrasiler” listesinden çıkması AB ile üyelik müzakerelerine başlamasında önemli rol oynamıştı. Türkiye denetim sürecine yeniden alınırsa, süreçten çıkarılıp yeniden dahil edilen ilk Avrupa ülkesi olacak.
Kararın onaylanması halinde, Türkiye 1949 yılından bu yana üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nde, içinde Arnavutluk, Ermenistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Moldova, Rusya, Sırbistan ve Ukrayna’nın bulunduğu demokrasi ligine gerilemiş olacak.
Karar Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini ne derece yerine getirdiği konusunda AB içinde yeni bir tartışma yaratma potansiyeline de sahip.