Türkiye ayakta! Her kesimden tepki yağıyor

Türkiye ayakta! Her kesimden tepki yağıyor
Seçime sayılı günler kala iktidarın yargı eliyle özgür medyayı susturmak için aralarında gazetecilerin de yer aldığı 200 kişilik isme operasyon hazırlığında olduğu, gazete ve televizyonlara el konulmak istendiği iddiasına her kesimden tepki yağıyor.

Gürsel Tekin: Seçimi kaybetme telaşıyla ülkeyi başka noktaya sürüklüyorlar

CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Twitter fenomeni Fuat Avni’nin medyaya yönelik operasyon iddialarıyla ilgili konuştu. İktidarın buna cesaret edebileceğini düşünmediğini söyleyen Tekin, “Eğer bir ülkenin cumhurbaşkanı bir gazetenin genel yayın müdürünü direk hedef göstererek tehdit ediyor, iş adamını, gazete patronunu tehdit eder duruma gelmişse o ülkede çok ciddi tehlikeler var demektir. Yani son günlerde seçimi kaybedeceğiz telaşıyla Türkiye’yi başka bir noktaya götürmek istiyorlar.” dedi.

MHP'li Vural, Fuat Avni iddialarını değerlendirdi: Herkesi susturmak istiyorlar

MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, aralarında gazeteci, polis ve adli tıp uzmanlarının da bulunduğu 200 kişinin gözaltına alınacağı ve muhalif medya organlarına el koyulacağına ilişkin iddialarını değerlendirdi. Vural, "Babil Kulesi yıkılıyor. Haram ve yalan saltanatı yıkılıyor. Babil Kulesi'ni korumak için bütün bunlar açıkçası herkesi susturmak, kör etmek, gözlerini kapatmak, kulakları duymaz hale getirmek isteyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Raydan çıkmış artık." dedi.

MHP Grup Başkan Vekili Vural, Fuat Avni'nin iddialarını değerlendirdi. Vural, "Bozkurt işareti yapan bir arkadaşımızı gözaltına alacak kadar şirazesinden çıkanlar, artık trafik işaretlerini bile kapattıracak, toplattıracak duruma gelmiştir. Medya, emniyet, adli tıp kurumu, yargı mensuplarının içinde bulunduğu 200 kişinin gözaltına alınması da yıkılmakta olan Babil Kulesi'ni kurtaramayacaktır. Milletin önünde hesap vereceksiniz. Sandıkta hesap verecekseniz. Haram ve yalan saltanatı, bölücü PKK ile yaptığınız pazarlıkların hesabı sorulacaktır. Bozkurt işareti yapanı gözaltına al, muhalif olan medya mensuplarını, tweet atan yazarları, yolsuzluğu ortaya çıkaran polisi, savcıyı içeri at. Bunun sonu nereye varacak? Bunun sonu bellidir. Bunun sonu diktatörlüktür, baskı düzenidir. Halen başkanlıktan dem vuruyor. Hayır, bu düpedüz diktatörlüktür. Buna karşı olarak herkesi demokraside, insan haklarında, adalette, hukukun üstünlüğünde bütünleşmeye, bu Babil Kulesi'ni yıkmaya davet ediyoruz. Kaybedeceğini anlayan Erdoğan her şeyi yapabilir. Ağlayabilir, kefen edebiyatı yapabilir, eline geçirdiği güçle muhalefeti, basın mensuplarını sindirmek isteyebilir, korkutmak isteyebilir ama unutma ey Erdoğan, ey AKP, bozkurtun nefesi ensenizde. MHP olarak bu düzeni yıkmaya, demokrasiyle hukukun üstünlüğüne, adalete sahip çıkmaya kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İstanbul MHP mitingini gördükten sonra bırakın ağlama seansları düzenlemeyi, bırakın savcıları, hakimleri, polisleri, medya mensuplarını tutuklatmayı, gerçekten bu tabloyu gördükten sonra sarayın çatısına çıkıp eline bir bidon alarak, 'Gelmeyin üstüme, yakarım kendimi.' derse kimse şaşırmasın. Sakın buna tevessül etme. Hukukun içerisinde her türlü yolsuzluğun, adaletsizliğin, bölücülüğün hesabını sormaya kararlıyız." dedi.

AK Parti kurucularından HDP’li Fırat: Türkiye hukuk devleti olma vasfını yitirdi

Seçime sayılı günler kala iktidarın yargı eliyle özgür medyayı susturmak için aralarında gazetecilerin de yer aldığı 200 kişilik isme operasyon hazırlığında olduğu, gazete ve televizyonlara el konulmak istendiği iddia edildi.

Twitter fenomeni Fuat Avni, gazeteci, yargı mensupları, polis ve adli tıpçıların olduğu toplam 200 ismin gözaltına alınacağını yazdı. İddiaya göre, hazırlanan 200 kişilik listede Nazlı Ilıcak, Emre Uslu, Yasemin Çongar, Ahmet Altan, Can Dündar, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan gibi birçok isim var. Operasyon listesinde Samanyolu Grubu, Zaman Gazetesi ve Taraf Gazetesi'nin tüzel kişiliklerinin de olduğu iddia edildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Cumhuriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Can Dündar'ı Suriye'ye insani yardım götürdüğü iddia edilen TIR'larda silah taşındığını ispatlayan görüntü ve haberleri nedeniyle hedef almış ve dün, "Bunu yanına bırakmam..." diyerek tehdit etmişti. Bu iddia üzerine siyaset ve medya dünyası adeta ayağa kalktı.

Dengir Mir Mehmet Fırat, Türkiye'nin artık hukuk devleti olma vasfını yitirdiğini söyledi. Hükümeti sert bir dille eleştiren Fırat, "Bu yeni bir şey değil. Şimdiye kadar yapılan operasyonlara baktığınız zaman bu beklenebilir. Her şey olabilir. Artık hiçbir şey beni hayrete düşürmüyor. Çünkü Türkiye'de artık hukuk filan yok. Hukuk devleti olma vasfını maalesef yitirmiş durumdayız." dedi.

Planlanan operasyonun şikayetçilerinin de Ergenekon ve Balyoz sanıkları olmasının üzücü bir durum olduğuna değinen Fırat, şunları söyledi: "Darbe geride kaldı, temize çıktılar tabii. Maalesef üzücü bir olay. Olabilir böyle bir operasyon. Dediğim gibi her şey mümkün. Ama ben Ergenekon sanıklarının halkın vicdanında beraat ettikleri kanısında değilim. Ama mühim olan yargıdaki manipülasyonlarla değil halkın vicdanında da beraat edebilmektir."

BBP Genel Başkan Yardımcısı Gürhan: Fikirler üzerine baskı yapılmamalı

BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gürhan, baskıcı uygulamalarla demokrasinin dışına çıkıldığını belirterek, "Fikirler üzerine baskı yapılmamalı. Siz basın özgürlüğünü kısıtlayarak, insanların fikirlerini değiştiremezsiniz. Fikirler üzerine baskı yaparsanız, 'kinli fikir' olarak döner." dedi.

Gürhan, Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, aralarında gazeteci, polis ve adli tıp uzmanlarının da bulunduğu 200 kişinin gözaltına alınacağı ve muhalif medya organlarına el koyulacağına ilişkin iddialarını değerlendirdi. Gürhan, "Demokrasi, hukuk ve sosyal bir devletin bu tip uygulamaları, demokrasi parantezi açıp dışına çıkmak oluyor. Yani eğer siz demokrasiyle yönetiliyorsanız, sizin özgürlükleriniz vardır. Bunun içinde de basın özgürlüğü, bilgi alma özgürlüğüdür. Dolayısıyla siz basın özgürlüğünü kısıtlayarak insanların fikirlerini değiştiremezsiniz. İnsanlar fikirlerini değiştiriyormuş gibi gösterirler ama hiçbir zaman fikirlerini değiştirmezler, hattâ fikirler üzerinde baskı yaparsanız, 'kinli fikir' olarak döner. Bir bölücülük, bir ayrımcılık olur. Yani bir fikri desteklersiniz, bir fikir üzerinde baskı oluşturmak, bu demokrasinin kurum ve kurallarına, bizim bin yıllık, yani Türk tarihinin geçmişten gelen bizim birikimlerimizin üzerinde bir uzlaşmacılık var. İmparatorluk dönemlerimize baktığımızda herkesle biz uzlaşarak birtakım şeyleri çözmüşüz. Kimsenin üzerine baskı kurarak gitmemişiz. Hiçbir fikri yok etmeye çalışmamışız. O nedenle bu demokrasinin kural ve kaideleri içerisinde olmakta yarar var." dedi.


Bursa Barosu Başkanı: İktidar kendi aleyhine olan her şeyi düşman sayıyor

Birçok hukuksuzluğu önceden deşifre eden twitter fenomeni Fuat Avni'nin aralarında gazeteci, savcı, polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğunu açıklamasının yankıları sürüyor. İktidarın kendi aleyhine olan her şeyi kendisine düşman saydığına dikkat çeken Bursa Barosu Başkanı Avukat Ekrem Demiröz, "Söylenti olabilir ama; geçmişte yapılanlara bakılınca bunların gerçekleşme olasılığının çok yüksek olduğu yönündeki kaygılara sahibiz." dedi.

Bir ülkede neler olacağının anlamanın yegane yolunun; dün nelerin olduğuna bakmak şartına bağlı olduğuna dikkat çeken Bursa Barosu Başkanı Demiröz, şunları kaydetti: "İktidar kendi aleyhine olan her şeyi kendisine düşmanlık sayıp, tepki gösteriyor. En son; Cumhuriyet Gazetesi'nde Can Dündar'ın yaptığı yayın. Şüphesiz ki kamuoyu olarak hepimiz bundan büyük kuşkular duyuyorduk. Türkmenlere ilaç ve yiyecek yardımı yapıldığını iddia eden devlet, ' insanlar kuşku duymasın' deseydi TIR'ların kapısı açılsaydı bu tür kaygılar olmayacaktı. İktidar, dün Hatay milletvekili açıklamasına göre; halen silah sevkiyatını sürdürüyor. Saringazı olayına ilişkin birçok elementin terör örgütlerine taşındığına ilişkin ciddi iddialar vardı, gözaltılar oldu ama tutuklamalar gerçekleşmedi. Bütün bu olaylar iktidarı ve Türkiye'yi uluslar arası düzeyde sıkıntıya sokacak, hatta Lahey'in yollarını açabilecek ki bu; bu ülkenin hiç tanık olmadığı bir durumdur. Böylesine bir risk içeriyor. İktidarı telaşını anlayabiliyoruz. Silahların Türkmen cephesine gittiği söylendi; ama Türkmenler yardım almadıklarını söylediler."

Eski AİHM yargıcı Türmen: Buna cesaret edemezler, hukuksuzlukların da bir sınırı var

Gazetecilerin de aralarında bulunduğu çok sayıda ismin gözaltına alınması, bazı gazetelere de el koyulmasına ilişkin iddiaları değerlendiren eski AİHM yargıcı, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, "Böyle bir şey olamayacağını düşünüyorum. Hukuksuzluğun da, baskının da, özgürlüklerin olduğu gibi özgürleri ortadan kaldırmanın da bir sınırı var. O sınırı da aştıktan sonra artık tam bir diktatörlük haline gelir ki bu herhalde seçimden önce yapılabilecek en yanlış şeylerden biri olur. Böyle bir şey yapmaya cesaret edilemez, hukuk bakımından da bu kadar büyük hukuksuzluk olamaz. Türkiye'de baskı bakımından da bu kadar büyük baskılar kurulamaz. Türkiye'nin artık bir demokratik olgunluğu vardır her şeyin başında." dedi.

Söz konusu iddiaların doğru çıkması halinde Türkiye'de nelerin değişeceği sorusuna ise CHP Milletvekili Türmen, "Ülke için gerginlik olur, çok şey olur. Baskıyı arttırdıkça baskıya karşı direnişi de arttırırsınız aynı zamanda. Hukuktan tamamen kendinizi bu kadar soyutlar, hukuku tamamen ortadan kaldırırsanız ortaya orman kanunu, kargaşası çıkar. Kaos ortamı doğar. Bu hiçbir akıllı iktidarın isteyebileceği, yapabileceği bir şey olmasa gerekir." cevabını verdi. Böyle bir durumun Avrupa'da, AİHM'de nasıl yankılanacağı konusunda ise, "Nasıl yankılanacak, elbette ki çok kötü yankılanır. Ben böyle bir şey olacağını tahmin etmiyorum." dedi.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi: Bu bir çılgınlık olur

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, seçimden önce aralarında gazetecilerin de bulunacağı 200 kişiye operasyon yapılacağı ve bazı gazetelere el konulacağı iddiasının gerçek olması durumunda büyür bir çılgınlık olacağını söyledi.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, seçimden önce aralarında gazetecilerin de bulunacağı 200 kişiye operasyon yapılacağı ve bazı gazetelere el konulacağı iddiasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. "Seçim öncesi böyle bir operasyon yapılacağını sanmıyorum, önemli gazetelere el konulması ya da gazetecilerin gözaltına alınacağını sanmıyorum ama böyle bir şey olursa bu bir çılgınlık olur açıkçası." diyen Tahir Elçi, "Bu tamamen demokrasiden, hukuktan ve insan haklarından tamamen ayrılmak olur. Artık toplum kendini tamamen kaybeder. Yani ifade özgürlüğü demokratik toplum düzeni tamamen kalkar." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin geleceğiyle ilgili, ileride neler olabileceğine dair bir takım kaygılarının olduğunu belirten Elçi, "Bununla ilgili bir takım olgular var. Sayın cumhurbaşkanının gazeteci Can Dündar ile ilgili söylediği sözleri kabul etmemiz mümkün değil. Haberi yapan gazeteci bunun bedelini ödeyecektir şeklindeki sözleri, medyaya açıkçası bir gözdağıdır ve halkın bilgi alma ve ifade özgürlüğü hakkına çok ciddi bir tehdittir." diye konuştu

Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin: Bu bir felaket olur

Eskişehir Barosu Başkanı Avukat Rıza Öztekin, aralarında gazeteci, savcı ve polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu iddiasını, "Türkiye'de hukuk devleti yok, hukuk rafa kalkmış.Anayasa askıda. Artık her şey olabilir. Olursa bu bir felaket olur." Şeklinde değerlendirdi.

Başkan Öztekin, Cihan Haber Ajansı Muhabirine yaptığı açıklamada, Twitter fenomeni Fuat Avni'nin iddialarını gördüğünü, daha da detaylı inceleyeceğini belirterek, "Eğer bunlar doğruysa bir hukukçu olarak söyleyecek bir şey bulamıyorum artık." dedi.

Seçim öncesi bu tür bir çalışmanın siyasi bir girişim olacağını ve bunu siyasilerin yapacağını vurgulayan Başkan Öztekin, "Bakın bir avukat, bir Baro başkanı olarak buna inanmak istemiyorum. Olursa bu bir siyasi çalışma olur.Ama bunun geçmişteki örnekleri var. Hep ortaya çıktı." diye konuştu.

Böyle bir şey olabilir mi? olabilir" diyen Başkan Öztekin, şöyle konuştu:  "Çünkü Türkiye'de hukuk devleti yok. Hani bakın hukuk var mı? Anayasa askıda. Bu nedenle her şey olabilir. Bu ülkede kimin tutuklanacağını, kimin alınacağını birisi karar veriyorsa ve bir de Sulh Ceza Mahkemeleri var malumunuz. Eh gelin siz düşünün. Eğer bahsedilen böyle bir şey gerçekleşirse felaket olur, yani felaket. İnan artık söylenecek bir söz bulmakta zorlanıyorum. Ne diyeyim. Bu Fuatavineye de bir bakmak lazım. İnşaallah böyle bir şey olmaz temennisindeyim. Dediğim gibi olursa da bu bir felaket olur."

Van Barosu: Operasyon talimatını Cumhurbaşkanı verdi

Van Baro Başkanı Murat Timur, seçimden önce aralarında gazetecilerin de bulunacağı 200 kişiye operasyon yapılması talimatını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün canlı yayında verdiğini söyledi. Yargının bu talimatla soruşturma için hazırlık yaptığını belirten Timur, "Hiçbir demokraside Cumhurbaşkanı'nın ya da Başbakan'ın talimatıyla harekete geçen bir yargı söz konusu değil." dedi.

Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, aralarında gazeteci, savcı ve polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu iddiasına tepkiler gelmeye devam ediyor. Bu iddiaları değerlendiren Van Baro Başkanı Murat Timur, bütün dünyadaki mahkemelerin bağımsız olduğunu, hiçbir kurum ve kuruluştan emir ve talimat alıp hareket edemeyeceğini belirtti. "Fakat günümüze baktığımızda cumhurbaşkanı ve başbakanın verdiği bir talimat üzerine mahkemelerin harekete geçip operasyonlar yapıldığını görüyoruz." diyen Timur, şöyle konuştu: "Burada da gazetecilere yönelik söz konusu olan operasyonda da cumhurbaşkanı bunun dün talimatını verdi. Bununla ilişkin düğmeye bastı. Yargı ne yapıyor? Yargı da bu operasyonun ve soruşturmanın hazırlıklarını yapıyor. Şimdi hiçbir demokraside cumhurbaşkanının ya da başbakanın talimatıyla harekete geçen bir yargı söz konusu değil. Yargı bağımsızdır, hiç kimseden de talimat almaz. Burada şunu hepimiz biliyoruz ki son dönem içerisinde muhaliflerin mal varlıklarına el koyma, muhalif gazetecileri susturma yönünde hükümetin çok sert ve hukuk dışı tedbirler içerisinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunu da çözecek olan şey, önümüzdeki seçimler. Gerçekten halk şunu oylayacak. Ya diktatöryel bir sisteme onay verecekler, ya da buna dur diyecekler. Bunun bir referandumu olacak. Seçimi bu şekilde değerlendirmek gerekiyor."

Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Abakay: Giderayak her yeri yakmak istiyor

Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, medyaya yönelik son baskıların “Giderayak her yeri yakmak istiyor.” şeklinde değerlendirdi.

ABAKAY: ‘BENDEN SONRASI TUFAN’ ANLAYIŞI

Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Can Dündar'ın da aralarında gazetecilere  yönelik operasyon iddiaları ‘Kralın son çırpınışları'. Basına düşman bir iktidar demokrasilerde görülmemiştir ama bizde demokrasi olmadığı için bunu çok yakından ve acı şekilde yaşıyoruz. Gidiyor, gideceği için ‘Benden sonrası tufan diyerek' her yere, özellikle de basına saldırıyor. Her şey seçime yönelik, giderayak her yeri yakmak istiyor. ‘Benden sonrası tufan' anlayışıyla gazetecileri tehdit ediyor, bu konuda geçmişte de yaptıkları var, somut bilgiler çok açık. Bu tehditleri reddediyoruz. Tabi ki yandaş medyasında çok fazla sayıda elemanları var ama basın özgürlüğünü böyle zamanlarda savunmak gerekir.

Şırnak Baro Başkanı Elçi: Muhalifleri susturmak tehlikelidir

Aralarında gazetecilerin de olduğu 200 kişiye operasyon yapılacağı iddialarını değerlendiren Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elci, iktidara muhalif olanları etkisiz hale getirmek, saldırıya uğratmak ya da yayın kuruluşuna el koymak gibi bir düşüncenin ciddi bir tehlike olduğunu belirtti.

Twitter fenomeni Fuat Avni'nin, aralarında gazeteci, savcı, polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu iddiasına Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elci'den de tepki geldi. Demokrasinin temel ayaklarından biri olan basının özgür olması gerektiğini söyleyen Elçi'nin değerlendirmesi şöyle: "Ama Türkiye'de maalesef son yıllarda basının gidişatına bakıyoruz, ciddi bir ilkesel bir tutum sergilenmemektedir. Candaş ya da yandaş olarak adlandırılabileceğimiz hepsi için demiyorum ama çoğunluğun siyasi görüşüne göre siyasi iktidara, siyasi muhalefete göre pozisyon belirleyen bu yönde tutum sergileyen bir durum görüyoruz. Bu da Türkiye'nin demokrasisinin gelişmesi için ciddi bir tehlikedir. Türkiye'ye baktığımızda özellikle son yıllarda yoğun bir şekilde saf tutarak, herkesin kendi safına göre hareket ederek bir yayın çizgisi oluşturması söz konusu. Bu da kesinlikle hem gazetecilik mesleğine yakışmıyor, hem de ülkenin geleceği, gelişimi, demokrasinin modernleşmesi anlamında büyük bir engel teşkil ediyor. Eğer Fuatavni'nin bahsettiği gibi basına yönelik bir operasyon varsa, muhalif olanları etkisiz hale getirmek, saldırıya uğratmak ya da yayın kuruluşuna el koymak gibi bir düşünce varsa bu kesinlikle ciddi bir tehlikedir. Buna herkesin karşı koyması gerekiyor. Başta biz hukukçular olmak üzere herkesin buna karşı bir duruş sergilemesi gerekiyor."

Kocaeli Barosu, uyardı: Basını susturmanın bedeli çok ağır olur

Kocaeli Barosu Başkanı Sertif Gökçe, basını susturma girişimlerine sert tepki göstererek, "Ülkeye yapılabilecek en büyük kötülük olur. Bedeli çok ağır olur. Bu bedeli ülke olarak ödeyeceğiz, hepimiz ödeyecek, gelecek kuşaklar ödeyecek." dedi. Gökçe, seçim öncesi susturma girişiminin ters tepeceğinin altını çizdi.

Gökçe, aralarında gazeteci, savcı, polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu iddiasını değerlendirdi. basın özgürlüğünün çok önemli olduğunu belirten Gökçe, "Basın özgürlüğü Türkiye'de ve dünyada çok önemli bir konu. 21. yüzyılda basını susturmak, basın özgürlüğünü kısıtlamak, bırakın Türkiye içerisinde, dünyada sizi çok yalnızlaştırır. Çok tehlikeli bir durum olarak görüyorum. Günü kurtarmak adına yapılmaması gereken bir şey. Türkiye demokrasisini çok uzun kazanım sonucu belli bir noktaya kadar getirdi. Belli bir lige kadar çıktı. Tekrar en düşük lige geri dönmesi, dünyanın, Avrupa'nın gözünde demokrasisi düzelmesi çok uzun bir zaman alacak. Bu açıdan ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesidir. Bunun bedeli çok ağır oluyor. Bunun bedelini ülke olarak ödeyeceğiz. Hepimiz ödeyeceğiz. Gelecek kuşaklar ödeyecek." diye konuştu.

Gökçe, seçim öncesi böyle bir operasyonun ters tepeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti: "Seçim öncesi böyle bir şey ters tepecek. Doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum. Seçim öncesi gözaltılar olması demokratik ülkelerde olmayacak bir durum. Seçimi dahi tartışmalı hale getirecek riskli bir durum. Aklı başında, aklı selim olan bir yönetimin yapmaması gerektiğine inanıyorum."

Gökçe, sindirme operasyonlarının çok uzun süre devam etmeyeceğine vurgu yaparak, şunları aktardı: "Sindirme operasyonun çok uzun süre dayanacağına, çok uzun süre devam edeceğini düşünmüyorum. Çünkü sonuçta Türkiye diğer Ortadoğu ülkelerine göre, üçüncü dünya ülkelerine göre demokrasi daha fazla olgunlaşmış, demokrasiye inanmış insan sayısı çok daha fazla. Dolaysıyla böyle bastırmalar, böyle göz korkutmalar bir yerden sonra ters tepecektir. Türkiye'nin yüzde 50'sini, yüzde 70'ini içeriye alacak, hapishaneye atacak haliniz yok. Sonuçta bu geçici çözümler, anlık çözümler. Hükumetin anlık refleks göstermesi hiçbir zaman görülmemiş bir olay değildi. Geçmişte de gazeteler hükumet aleyhine bir şeyler yazdılar. 40 yıldır yazıyorlar, 50 yıldır yazıyorlar. Karşısına anlık refleks göstermek, sizi göstereceğiz demek görülmüş şeyler değil. Zaten Türkiye'de görülmemiş şeyler yaşadığımız için artık bize çokta garip gelmiyor."

Sakarya Baro Başkanı Kazan: Anayasa lağvedildi, her şeyi yapabilirler

Sakarya Barosu Başkanı Avukat Zafer Kazan, basının susturulması ile ilgili; Türkiye'de artık demokrasinin rafa kaldırıldığını, Anayasası lağvedildiğini belirterek "Bunun üzerine ne söylenebilir ki. Her şey yapabilirler." dedi.

Kazan, aralarında gazeteci, savcı, polislerin de olduğu 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu iddiasını değerlendirdi. Özellikle Cumhuriyet gazetesinin MİT TIR'ları ile ilgili yaptığı haberden sonra bunun beklenen bir şey olduğunu vurgulayan Kazan, iktidarın seçimde istediği sonucu aldığı taktirde tüm muhalifleri susturacağını dile getirdi.

Türkiye'de artık demokrasinin rafa kaldırıldığını, Anayasası lağvedildiğini, ülkenin toplama kampına dönüştürüldüğünü belirten Kazan, "Cumhurbaşkanı, Can Dündar'a da zaten meydan okudu. 'Bunu yanına bırakmayacağım' gibi bir cümle kullandı. Bu nasıl bir uslüp. Bir Cumhurbaşkanı nasıl bir gazeteciyi tehdit ediyorsa bu söylenenler, hiç süpriz değil yaparlar. Çünkü alenen gazeteciyi tehdit edip 'Buna günün göstereceğim' diyen bir Cumhurbaşkanı var. Bunun üzerine ne söylenebilir ki. Her şey yapabilirler. Bunun artık hukuku yok. Bunda hukuk aramayın. Bu hukuksuz bir şey. Artık hukukçuların konuştuğu bir ülkede değiliz. Hukuki mütaaleleri tartıştığı bir zamanda değiliz. "

01 Haziran 2015 16:40
DİĞER HABERLER