Kamera kayıtlarının silindiğini ortaya çıkaran Ergenekon savcıları, tetikçi Alparslan Arslan'ın önemli bir bağlantısını daha tespit etti. İşte şok detaylar...
Ankara'da “Lüzumsuz iş” diye araştırılmayan pekçok bağlantı, Ergenekon'da deşifre edilmeye başlandı. Başkent'te hakkında dava bile açılmayan bazı şüphelilerin kilit rol oynadıkları iddia ediliyor. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde jet hızıyla karara bağlanan Danıştay saldırısı davasıyla ilgili kamera kayıtlarının silindiğini ortaya çıkaran Ergenekon savcıları, tetikçi Alparslan Arslan'ın önemli bir bağlantısını daha tespit etti. Alparslan Arslan'ın saldırıdan hemen önce defalarca dikkat çekici mesajlar gönderdiği kişinin Arslan'ın iddia ettiği gibi kız kardeşi Elif değil, Elif'in eski nişanlısı Teoman Ekşioğlu olduğu belirlendi. Ekşioğlu ile Arslan'ın saldırıdan bir gün önce 16 Mayıs akşamı Ankara'da birlikte oldukları da ortaya çıkarıldı. Elif Arslan'ın, saldırıdan sonra nişanı bozduğu belirlendi.
O NUMARAYA 14 MESAJ ATMIŞTI
OYAK'ın gönderdiği “Danıştay güvenlik kameraları bozuktu” yazısını yeterli görüp bozuk harddiski inceletmeyi “Lüzumsuz iş” gören Ankara 11'inci Ağır Ceza'nın, Danıştay saldırganı Alparslan Arslan'ın cep telefonu kayıtlarını ve HTC bilgilerini araştırmayı da “lüzumsuz işler” arasında gördüğü ortaya çıktı. Arslan'ın Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde yapılan ilk sorgusunda telefonunda kayıtlı “Bir eksiğin var mı?”, “İçeride mi dışarıda mı?”, “Uygun yer mi”, “Bilmiyorum yolcuyu görmeli miydim?” şeklinde 14 şüpheli mesaj bulundu.
TELEFON TRAFİĞİ ARAŞTIRILMADI
Alparslan Arslan, sorgusunda fatura bilgileri kendisi üzerine kayıtlı telefonu kız kardeşi Elif'in kullandığını söyledi. Ancak, yargılama sürecinde sanık avukatlarının soruşturmanın genişletilmesi istemiyle bu konunun araştırılması talebi reddedildi. Telefon trafiği araştırılmadığı gibi Elif Arslan'ın da ifadesine başvurulmadı. Elif'in de yaşadığı Arslan'ın babasına ait Elazığ'daki evde de arama yaptırılmaya gerek görülmedi.
ARSLAN ‘ELİF' DEDİ, ‘NİŞANLISI' ÇIKTI
Dosyanın Ergenekon soruşturmasıyla birleştirilmesiyle bu konu tekrar ele alındı. Yapılan inlemede şüpheli mesajların Alparslan Arslan'ın söylediği gibi kız kardeşi Elif'e değil onun nişanlısı Teoman Ekşioğlu'na gönderdiği belirlendi. Alparslan Arslan'ın, Ekşioğlu'yla sadece mesajlaşmadığı saldırıdan bir gün önce 16 Mayıs akşamı Ankara'da biraraya geldiği belirlendi. Teoman Ekşioğlu ile evliliğin eşiğine gelen Elif Arslan'ın ise saldırıdan sonra ani bir kararla nişanı attığı öğrenildi.
GÖRGÜ TANIĞI İLE YÜZLEŞTİRME YOK
Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi görgü tanığı Aysel Sağlam'ın “Saldırıdan önce Alparslan Arslan'ın yanında iki kişi daha vardı” şeklindeki ifadesinin derinlemesine araştırılmasına da gerek görmedi. Görgü tanığının Alparslan'la birlikte gördüğü iki kişiden birisinin de Teoman Ekşioğlu olduğunu değerlendiren soruşturma savcılarının, önümüzdeki günlerde bu sırrı açığa çıkaracakları belirtiliyor. Aysel Sağlam'ın da yüzleştirme için ifadeye çağrılabileceği belirtiliyor. •
Salih Hoca'ya da ‘Az yatarsın' dedi
Danıştay davasının görüldüğü dönemde Arslan'ın avukatı Ahmet Doğan'ın yanında stajyer avukat olan Teoman Ekşioğlu'nun, Alparslan Arslan'ın ek ifade vererek azmettirici olarak suçladığı emekli imam Salih Kunter'i de yönlendirmeye çalıştığı ortaya çıktı. Savcıya verdiği ifadede Teoman Ekşioğlu'nun Danıştay saldırısından sonra iki haftada bir yanına geldiğini anlatan Salih Kunter, Arslan ifade değiştirmeden önce yanına son kez gelen Teoman Ekşioğlu'nun Arslan'dan selam getirdiğini “Merak etme sana ceza verilmez, verilse bile yaşlı olduğun için evden dışarı çıkmazsın zaten senin de evden dışarı çıktığın yok” dediğini anlattı. Kunter, kendisinin, “Neden bana ceza versinler. Ne suçum var ki ceza versinler” şeklindeki sözleri üzerine Ekşioğlu'nun hiçbir şey söylemeden evi terk ettiğini dile getirdi.
‘Teoman, Tekin'in selamını getirdi'
Alparslan Arslan'ın kardeşi Elif adına kayıtlı telefonu kullandığı iddia edilen Teoman Ekşioğlu ile ilgili şok bir iddiayı da Danıştay saldırısı ile Ergenekon arasındaki bağlantıları itiraf eden Osman Yıldırım gündeme getirmişti. Ergenekon mahkemesindeki çapraz sorgusu sırasında Teoman Ekşioğlu ile o dönem Arslan'ın avukatlığını yapan Ahmet Doğan'ın Sincan Cezaevi'nde ziyaretine geldiklerini anlatan Osman Yıldırım “Muzaffer Tekin`in selamı var, savunmanı böyle yaparsan daha iyi olur. İfadelerini değiştir” dediklerini iddia etmişti.
‘Köprü eleman' mI?
Osman Yıldırım'ın avukatı Murat Eken, Danıştay kayıtlarının T.T. ve Teoman Ekşioğlu'nu korumak için silindiğini ve cinayetin perde arkasındaki bu ilişkilerin hala aydınlanmadığını iddia etti. Teoman Ekşioğlu'nun, cezaevindeki ziyaretleri sırasında Alparslan Arslan'ı yönlendirdiğini öne süren Murat Eken, Ekşioğlu'nun da o dönemde Muzaffer Tekin tarafından yönlendirildiğini söyledi. “Teoman Ekşioğlu bir köprü eleman'' diyen avukat Eken iddiasını şöyle sürdürdü: “Teoman Ekşioğlu, Ahmet Doğan'ın stajyeridir. Ahmet Doğan da Muzaffer Tekin'in ofis kapı komşusudur. Alpaslan cezaevine düştükten sonra Teoman Ekşioğlu sürekli Alpaslan'ın ailesinin yanında. Bu dönemde Doğan ile Ekşioğlu'nun telefon görüşmeleri söz konusu. Muzaffer Tekin'in de yine aynı şekilde Doğan ile telefon görüşmeleri söz konusu. Şemada Muzaffer Tekin'e bir bağlantı daha çıkıyor.”
Danıştay saldırısındaki şok gelişmeyle ilgili İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'nın 19 Ocak 2010'da soruşturma başlattığı ortaya çıktı.
Alınan bilgilere göre, Ergenekon davasına bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Ekim 2009 tarihli duruşmasında, Danıştay saldırısı ile ilgili kamera görüntülerinin incelenmesi için yedek üye Hâkim Hüsnü Çalmuk'a yetki verdi. TÜBİTAK, 12 Ocak 2010'da kamera kayıtları ile ilgili ön raporunu hâkime sundu. Bu raporda, OYAK Güvenlik'ten gelen yoğun disklerin belirtilenin aksine arızalı olmadığı, bazı kayıtların geri döndürülemez şekilde silindiği belirtildi. Bunun üzerine görevli hâkim, bilirkişi ön raporunun kendisine ulaşmasından sonra 13 Ocak 2010'da sorumlular hakkında suç duyurusunda bulundu. Aynı tarihte açılan soruşturma özel yetkili cumhuriyet savcılarınca İstanbul'da yürütülüyor.
"İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na (CMK 250. maddesiyle yetkili)" başlığı ile yazılan suç duyurusu dilekçesine 19 Ocak 2010'da Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Süleyman Pehlivan imzalı bir yazıyla cevap verildi. Bu yazıda savcı, "Danıştay saldırısına ilişkin görüntü kayıtlarının silindiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığımızca yapılan soruşturma kapsamında değerlendirilmek üzere" bazı bilgiler istedi.
Bilirkişi kayıtlarla ilgili teknik incelemesini 16 Nisan 2010'da tamamladı ve raporunu mahkemeye sundu. 21 Nisan'da mahkemenin raporu açıklaması ile kamuoyu skandaldan haberdar oldu. Kamera kayıtlarının silinmesi ile ilgili 19 Ocak 2010'da açılan soruşturma özel yetkili cumhuriyet savcılarınca İstanbul'da yürütülüyor.
TOLON'LA BİRÇOK KEZ TELEFONLA GÖRÜŞMÜŞ!
Danıştay tetikçisinin keşif görüntülerinin bulunduğu kamera kayıtlarının yer aldığı hard diskin arızalı olduğunu Emniyet'e saldırıdan tam 5 gün sonra bildiren Hâkim Mehmet Engin Çakmak'ın, Ergenekon soruşturması çerçevesinde 'izlendiği' ortaya çıktı. Çakmak, Ergenekon davasının sanıklarından Hurşit Tolon'la da birçok kez telefonla görüşmüş. Gelinen noktada, haklarında dinleme kararı çıkarılan yargı mensuplarının Ergenekon tartışmalarının merkezinde yer aldığı görülüyor.
Ergenekon kapsamında telefonları dinlendiği ortaya çıkan hâkim ve savcıların ismi, tartışmalı olaylarla gündemde. Son örnek, OYAK Güvenlik'in saldırıya uğrayan Danıştay binasına kurduğu kamera kayıtlarıyla ilgili TÜBİTAK raporunda yer aldı Emniyet'e 5 gün sonra cevap veren Danıştay Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Engin Çakmak'ın Ergenekon kapsamında mahkeme kararıyla teknik takibe uğradığı ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin talebi üzerine İstanbul 10. ve 11. Ağır Ceza mahkemelerinin verdiği kararla dinlenen 56 hâkim ve savcının adı, çeşitli iddialarda geçiyor.
Telefon dinleme kararına 'Ergenekon terör örgütünün, birçok kurumun yanı sıra yargıya sızma konusunda yoğun gayret gösterdiğinin anlaşılması' gerekçe gösterilmişti. Adalet Bakanlığı, soruşturma yürüttüğü 46 isim hakkında 'soruşturmaya gerek yok' kararı vermişti. Yargı mensuplarının dinlendiğine ilişkin iddialar bir hayli fırtına koparmıştı. Yargıtay, Danıştay ve YARSAV suç duyurusunda bulunmuş, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na üç kez 'baskın' düzenlenmişti. Ortaya çıkan belge ve dokümanlar ise dinleme kararlarının hukuki gerekçelerine ilişkin ipuçları veriyor.
Mehmet Engin Çakmak: Danıştay saldırısı sırasında genel sekreter yardımcısıydı. Kamera kayıtlarının bulunduğu hard disklerin arızalı olduğunu Emniyet'e 5 gün sonra bildirdiği belirtildi. Çakmak, kameraların daha önce de arızalandığını dile getiriyordu. Çakmak'ın ikinci Ergenekon iddianamesinde emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da bulunduğu bazı tanıklarla telefon görüşmelerinin bulunduğu ve iddianamede isminin M.E.Ç. olarak kodlandığı kaydedildi. Çakmak, Ergenekon kapsamında teknik takibe uğramıştı.
BİR ÇOK YARGI MENSUBUNUN İSMİ GÜNDEME GELMİŞTİ
Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner: Telefonları dinlenen hâkim ve savcılar arasında. Adalet Bakanlığı'nın göreviyle ilgili yürüttüğü soruşturmada ''görevi kötüye kullanma'' ve ''evrakta sahtecilik' suçlamasıyla hakkında dava açıldı. Özel Yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nın örgüt kapsamındaki suçlarla ilgili soruşturmada ise 'Ergenekon terör örgütü üyeliği' iddiasıyla dava açıldı. İlhan Cihaner, İrticayla Mücadale Eylem Planı'nı Erzincan'da uygulamakla suçlanıyor. Halen tutuklu bulunuyor.
Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ve eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Adalet Bakanlığı müfettişlerinin yürüttüğü soruşturma kapsamında telefonları dinlendi. Ergenekon sanığı Engin Aydın'a akıl verdiğine ilişkin iddialarla gündeme geldi. Ergenekon sanığıyla çekilmiş fotoğrafları basına yansıdı. Aydın'a, emniyette konuşmaması tavsiyesinde bulunduğu belirlendi. Yargıyı ele geçirme girişimi olduğu öne sürülen Kent Otel toplantılarına da katılan Eminağaoğlu'nun Yargıtay'a üye seçilebilmek için Aydın'a ricada bulunduğu ortaya çıktı. İşçi Partisi'nde ele geçirilen bir CD'de Eminağaoğlu'nun Ergenekon sanıkları Ergün Poyraz ve Levent Ersöz'le yemekle buluştuğuna dair bilgiler yer alıyordu. Eminağaoğlu, Yargıtay'da Ergenekon soruşturmasını hedef alan açıklamaları nedeniyle 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' suçlamasıyla yargılanacak.
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz: Telefonları Ergenekon kapsamında mahkeme kararıyla dinlendi. Ergenekon sanığı Kemal Kerinçsiz'in bir telefon görüşmesinde Başbakan Tayyip Erdoğan'la ilgili bir kararından dolayı Kaçmaz'ı 'gözlerinden öptüğü' iddianameye yansıdı. Osman Kaçmaz hakkında 'görevi kötüye kullanma' ve 'hazırlık soruşturmasının gizliliğini ihlal' suçlarından dava açıldı.
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Alifeyyaz Paksüt'ün eşi Ferda Paksüt: Ergenekon kapsamında telefonu dinlenen isimlerden. Hakkında silahlı terör örgütüne bilerek isteyerek yardım etme suçundan dava açıldı. Eşinin telefonuyla konuşarak dolaylı dinlemeye takılan Osman Paksüt hakkında Anayasa Mahkemesi 'soruşturmaya gerek yok' kararı verdi. Ancak kararda, Paksüt'ün dinlemeye takılan görüşmelerinde AK Parti davası sürecinde örgüt üyesi şüphelisi şahıslara ve bir basın mensubuna, toplumda karışıklık yaratma niyetli bilgi sızdırdığı tespiti yer aldı. Ferda Paksüt de Hurşit Tolon ve Turhan Çömez'e davayla ilgili bilgi vermekle suçlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin: Ergenekon kapsamında telefonlarının dinlendiğinin ortaya çıkması büyük yankı uyandırmıştı. Ancak Engin'in Ergenekon sanığı Tuncay Özkan'la yaptığı telefon görüşmesi gündeme damgasını vurdu. 1999 yılında yapıldığı belirtilen görüşmede Engin, "Sorgulamayı başından sonuna kadar talimatınızla yürütüyoruz." ifadesini kullanıyordu. Engin, Balyoz savcılarını soruşturmadan almasıyla gündeme geldi. Balyoz'da ele geçirilen belgelerde Engin hakkında, "Sıkıyönetim Mahkemesinde Görevlendirilecek Savcı" notu düşülmüştü.
Eski Bakırköy Basın Savcısı Ali Çakır: 2006 yılında Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) soruşturmasında dinlemeye takıldı. VKGB Başkanı Taner Ünal'ın yardımcısı Ahmet Cinali'nin telefonuyla yaptığı görüşmede "Mevkutelerin canına okumaya çalışıyoruz." dediği basına yansıdı.
Danıştay tanığına 'sus' baskısı
TÜBİTAK'ın Danıştay saldırısından bir gün önce kamera kayıtlarının geri döndürülmez şekilde silindiğini ortaya koyan bilirkişi raporu, saldırı ile ilgili yürütülen soruşturma hakkından farklı detayların ortaya çıkmasına neden oldu.
Danıştay davasının 21 Eylül'de görülen duruşmasında tanık olarak dinlenen Aysel Sağlam, Danıştay'a saldırı olayından bir gün önce Danıştay otoparkının yanında sanık Alparslan Arslan ile tanımadığı iki kişiyi gördüğünü aktarmıştı. Arslan ve yanındaki kişilerin gergin şekilde konuştuklarını, konuşmaları duymadığını, ancak ellerindeki çantalardan avukat olduklarını düşündüğünü anlattı. Bu kişilerin yol vermemesi sebebiyle otoparktan geçemediğini belirtti. Buna 'içerlediğini' ve Danıştay kapısı önünde duran iki kişiye 'İnsana yol bile vermiyorlar' diyerek tepkisini dile getirdiğini belirtti. Bu sırada konuşan kişilerin, 'tanınmamak için sırtlarını döndüklerini ve bu kişilerden birinin belinde silah gördüğünü' ifade etti. Olayın ardından emniyete çağrıldığını, Arslan dışındaki sanıkları teşhis edemediğini söyledi. 'Emniyette, bir şey görmediğine dair ifadesinin alınmak istendiğini' öne sürdü: "Emniyet'te hiçbir şey görmediğime dair ifademi almak istediler. Emniyet müdürü bana 'Sen hiçbir şey görmedin' dedi."
OYAK, Danıştay'ı suçlamış
OYAK Savunma Güvenlik Sistemleri AŞ tarafından görüntü sistemleri yönetilen Danıştay'ın kameralarındaki skandalda OYAK, Danıştay'ı suçladı.
Kameralardaki arızanın kamera kayıt sisteminin kesintisiz güç kaynağı yerine şehir şebekesine bağlanmasından kaynaklandığını savunan OYAK, Danıştay Genel Sekreter Yardımcısı Engin Çakmak'ın isteği doğrultusunda sistemin şehir şebekesine bağlandığını öne sürdü.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi doğrultusunda Danıştay Başkanlığı kameralarının saldırı günü arızalanmasıyla ilgili bilirkişi raporunda ilginç detaylar çıkmaya devam ediyor. OYAK tarafından mahkemeye sunulan kamera sistemi durum raporunda, Danıştay'a yönelik önemli suçlamalar yer aldı. Buna göre sistemin kuruluş aşamasında keşif yapıldıktan sonra Danıştay Genel Sekreter Yardımcısı Tetkik Hâkim Engin Çakmak'la bir görüşme yapıldı. OYAK uzmanları, Çakmak'a, ani voltaj değişimleri ve kısa süreli elektrik kesintilerinde sistemin arızaya geçebileceği ve bu arızaların garanti kapsamı dışında değerlendirileceğini bildirdi. Çakmak da, bütçesel yetersizliklerden dolayı kesintisiz güç kaynağını sisteme dahil etmedi. OYAK yetkililerine, sistemde kullanılacak cihazların enerjilerinin cihaza en yakın olan enerji noktasından alınmasını istedi.
Rapora göre Danıştay'a saldırıdan bir gün önce dijital görüntüleme ve kayıt cihazının kayıt yapması sırasında meydana gelen ve sistemin enerjisinden kaynaklanan problem nedeniyle, dijital görüntüleme ve kayıt cihazının görüntü kayıtlarını tuttuğu hard disk ünitesinde arıza meydana geldi. OYAK raporunda, sistemin mesai saatleri dışında enerjisiz bırakıldığına dikkat çekildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi doğrultusunda hard diskleri almak üzere OYAK'a giden polisin tutanağında da OYAK yetkililerinin Danıştay'ı suçlamaya devam ettiği görülüyor. 25 Eylül 2009 tarihli tutanağa göre, OYAK Savunma Güvenlik AŞ Elektronik Güvenlik Sistemleri Müdürü Yavuz Selim Kavaklıoğlu, kameralardaki arızanın kamera kayıt sisteminin kesintisiz güç kaynağı yerine şehir şebekesine bağlı olmasından kaynaklandığını söyledi. Kavaklıoğlu, akşamları temizlikten sonra görevlilerin şalterleri indirmesi nedeniyle cihazın arızalandığının tespit edildiğini öne sürdü.
Skandalların ardı arkası kesilmiyor
1- ARIZALI HARDDISK İDDİASI YALAN
OYAK Güvenlik ve Danıştay, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne “Güvenlik kameraları görüntülerini kaydeden harddisk arızalı olduğu için kayıt yapılamamıştır” dedi. Ancak Ergenekon Mahkemesi'nin görevlendirdiği TÜBİTAK bilirkişisi, “Harddisk arızalı değil, görüntüler silinmiş” dedi. Derin bir elin, Alparslan Arslan'ın keşif görüntülerini yok ettiği ortaya çıktı.
2- HARDDİSKİ İNCELEME LÜZUMSUZ BİR İŞTİR
Danıştay davasını tüm iddialara rağmen “Saldırı türban için yapıldı” diyerek jet hızıyla sonuçlandıran Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin o dönemdeki Başkanı Orhan Karadeniz, star'ın “Harddiski siz neden araştırmadınız” sorusuna, “Sanık suçüstü yakalanmıştı. O sebeple harddisk bozuk da denilince araştırma gereği duymadık. Mahkeme lüzumsuz işlerle uğraşmaz” dedi.
3- OYAK, KAYITLARI 5 GÜN VERMEDİ
Kanlı baskından sonra Danıştay'dan kamera görüntülerini isteyen polise 5 gün boyunca cevap verilmediği ortaya çıktı. Polisin hem Danıştay yönetimi hem de OYAK Güvenlik tarafından 5 gün boyunca cevapsız bırakılması, “Derin el keşif ekibinin görüntülerini sildi, saldırı günü de kameralar bilerek kayıt dışı bırakıldı” iddialarını daha da güçlendirdi.
4- SAVCIYA ERGENEKON TAKİBİ YAPILDI
Ankara Emniyeti'nin saldırı günü gönderdiği yazıya, 5 gün sonra cevap vererek bozuk harddiskin OYAK Güvenlik'te olduğunu yazan Danıştay Savcısı Mehmet Engin Çakmak'ın Ergenekon kapsamında 4 hafta boyunca izlendiği ortaya çıktı. Takibe alınan 71 savcı ve hâkimler arasında yer alan Çakmak'ın 4 hafta telefonlarının dinlendiği ve fiziki takibe alındığı ortaya çıktı.
5- 3 BİN 654 DOSYADAN 20'Sİ KURTARILABİLDİ
TÜBİTAK bilirkişi raporuna göre “arızalı” denen harddiskten 3 bin 654 dosyanın silindiği ortaya çıktı. Silinen dosyalardan sadece 20'si kurtarılabilmiş. Geri döndürülemez şekilde silinmiş 73 dosyanın da silinme tarih ve zamanları “0000.00.00 ve 00.00.00” olarak değiştirilmiş. Bol sıfırlı dosyalardan 10 tanesinin silinmeden önce isimlerinin de değiştirildiği görülüyor.
6- DANIŞTAY'DAN OYAK'A BÜYÜK KIYAK VAR
Danıştay'da kamera sistemi 23 Aralık 2005'te kurulurken, OYAK Güvenlik'in, “Özel Güvenlik Faaliyetleri İzin Belgesi”ni İçişleri Bakanlığı'ndan 27 Aralık 2005'te aldığı belirlendi. Bu durumda Danıştay gibi hayati bir kurumun güvenliği, Güvenlik İzin Belgesi bile olmayan bir firmaya verildiği ortaya çıkıyor. Bu işin OYAK'a nasıl verildiği kafaları karıştırdı.
STAR - ZAMAN